Eski MİT mensubu Prof. Dr. Mahir Kaynak, MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın özel yetkili savcı tarafından ifadeye çağrılmasını 'Fidan’ı tasfiye operasyonu' olarak değerlendirdi.
İHLAS SON DAKİKA - İstanbul özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK soruşturması çerçevesinde şüpheli sıfatıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’i ifadeye çağırmasını yaşattığı etki devam ederken MİT eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak ANKA’nın konuya ilişkin sorularını cevapladı.
Kaynak - “Evvela MİT Müsteşarı Fidan’ın neyle itham edildiğine bakmak lazım. Bunu “bu adam niçin yapar” diye soruyorum kendime. Bir işi yapmanız için bir beklentiniz olur. Ya Kürtsünüzdür, Kürtlere hizmet için yaparsınız, bu değil, ya da daha büyük bir mevki verilecektir, bu da değil, Büyük bir maddi imkân mı, onu da zannetmiyorum. İfadeye çağrılması için bir sebep bulamıyorum” dedi.
Karagülle - Hukuku, yargının kararları tespit eder. Herkes kendi isteğiyle hukuka uyar. Güvenlik, hukuk kararlarına uymayanlara karşı hukuk dışı müdahaleyle sağlanır. Savcılara güvenlik güçlerinin görevlerini denetleme yetkisini verirseniz. Bunu yöneticilere teşmil ederseniz bu hukuka aykırıdır. Yargı yönetimin üstündedir. Ama yargı icra yapamaz. İcra eden yönetimdir. Yönetime kısas uygulanmaz diyete dönüşür. Soruşturma ise savcı çağırtmaz, savcı ayağına gider, isterse cevap verir. Duruşmaya hakemler kararı ile çağrılabilir. Savcı davacıdır. Davacı davalıyı çağıramaz eşitlik ilkesi ortadan kalkar.
Kaynak - MİT Müsteşarı’nın tasfiye edilmesini hedefleyen büyük bir güç bulunduğunu ve ifadeye çağırma işleminin Fidan’ı tasfiye operasyonu olduğunu savundu.
Karagülle - Savcı kamunun vekilidir. Kamuyu kim temsil eder. Merkezî yönetimde devlet başkanı, demokratik yönetimde hükümet temsil eder. Savcı ne olarak resen dava açma yetkisine sahiptir. Hayat çelişkiyi kabul etmez. Sorunun hukukun alt üst edilmesidir.
Kaynak -ULUDERE İSTİHBARATÇISI BULUNURSA FİDAN’I İSTEMEYEN DE BULUNUR-
Karagülle - Uludere yasak bir fiil midir. Yasağı önlemek görevlinin görevi midir. Görevliyi suçlayamayız. İstihbarat hatalıdır veya suçludur. Bir suçlunun etkisindedir. Asıl bunu tertipleyen sermayeye ulaşma gerekir.
Kaynak - MİT’e yönelik ithamların sadece KCK’yla sınırlı olmadığını belirten Kaynak, “Uludere’de 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda MİT’in istihbaratının yol açtığı söyleniyor. Eğer 34 kişinin öldürülmesinde rol oynayan bulunursa, Hakan Fidan’a da bu operasyonu yapan bulunur, operasyonları yapan güç aynıdır. Öncelikle onunun bulunması lazım” dedi.
Karagülle- Uludere olayı bir tertiptir, sermayenin tertibidir. Mit bu tertibi ortaya koyamamıştır. Mit müsteşarı asker olmalıdır. Sivil bu işi başaramıyor.
Kaynak - Emniyet ve MİT arasında bir çekişme olduğunu söylemenin yanlış olacağının altını çizen Kaynak, “Emniyetin içindeki bazı kişilerle olabilir. Bazı kişiler bağlı oldukları başka bir güç tarafından yönlendirilebilirler. MİT-Emniyet arasında bir çekişme olduğunu zannetmiyorum. Ancak şahıslar bazında olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Karagülle - Yeraltı örgütleri zamanla anlaşır, patronlarını kandırır, olaylar çıkarır, para sızdırıp güçlülüklerini korurlar. CIA ile Mafya arasında böyle anlaşma içinde olmuşlardır.
Kaynak - Uludere’de 34 vatandaşın ölümüne neden olan olaya ilişkin istihbaratı verenin önemine dikkat çeken Kaynak, “İstihbaratı vereni bulamadık. Uludere işini örneğin İsrail yapmışsa Fidan operasyonunu da o yapmıştır” diyerek, Fidan’ın göreve gelmesinin ardından MİT’in operasyonlarını Türkiye dışında aktifleştirmeyi hedeflediğinin altını çizdi.
Karagülle - Zamanla oluşmuş bir topluluk kuruluşu operasyonlarla değiştirilemez. Başka kuruluş kurulur zamanla tasfiye edilebilir. Mit müsteşarı o görevden alınmalıdır. Asker biri müsteşarlığa getirilmelidir.
Kaynak -TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL BİR GÜÇ OLMASI İSTENMİYOR-
Karagülle - Ismarlama güç olunmaz. Öyle gösterirler seni kullanılırlar işin bitince de hesabını görürler.
Kaynak - Türkiye’nin bölgesel bir güç olduğunun altını çizen Kaynak, “Türkiye’nin bölgesinde güçlenmesini istemeyen taraflar vardır, herkes Türkiye’nin böyle bir güç olmasını tasvip edecek değil. O güç Fidan’ı hedef almış olabilir. O güç MİT eskisi gibi kendi sınırları içerisinde kalsın dışarıya bakmasın istiyor olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Karagülle - Biz gücün kaynağını öğrensek bile o güçleri ortadan kaldırmamız mümkün değildir. Biz şeytanı öldüremeyiz. Biz mikropların neslini kurtaramayız. Nereden gelirse gelsin kendimizi korumamız gerekir. Karşı gücü oluşturmamız gerekir. Gizli istihbarat hukuk düzeninde meşru değildir. Askerî düzende ve askeri hareketlerde meşrudur. MİT onların emrine verilmelidir. Başbakan bile karışmamalıdır.
Kaynak - MİT’in Türkiye çevresindeki ülkelerin iktidarları veya muhalifleri ile biraya geldiğini o ülkelere yönelik destekler sağladığını, tüm dünyada da istihbarat örgütlerinin bunu yaptığını belirten Kaynak, Türkiye’nin bunu yapmasını istemeyen güç odaklarının bulunduğuna dikkat çekti.
Karagülle - İstihbarat sadece haber alır. Devlet gizli operasyonlar yapmaz. Fiiliyata geçmedikçe devlet asla müdahale etmez. Faaliyete geçince en ağır yaptırımı yapmış olur. Gerekirse sıkıyönetim ilan eder ve askerî metotla gerekeni yapar. Yurt dışına ancak savaşla müdahale eder.
Kaynak - Emre Taner döneminde KCK’nın kamuoyunda çok da bilinmediğini vurgulayan Kaynak, “MİT yıpratmak ve etkisini sınırlandırmak istiyorlar. Bu aynı zamanda MİT’e yönelik de bir operasyondur. Birbirinin devamı olmayan, birbirinden çok farklı kaynakları olan iki insandır Fidan ve Taner. Bu Fidan’ı tasfiye operasyonunun yanı sıra MİT’e de yöneliktir. Teşkilatın tümüne yönelik bir kampanya var. Dışarıdaki güçler ‘George veya Hans’ olarak gelmezler, içeride kullandıkları yerli insanlar vardır. Bu operasyon bunlar aracılığıyla yapılıyor. Fidan’ın görevden alınması durumunda başka birinin gelmesi isteniyor olabilir. Demek ki bir güç başka dünya görüşü olan bir insan getirmek istiyor” diye konuştu.
Karagülle - Mit zaten yıpranmış durumda birinin aleyhinde olduğumuzda Mitçi diyoruz. Çünkü Mit şimdiye kadar namaz kılanları ihbar etmiştir. MİT, Ordunun emrine verilmelidir. Hukuk düzeninde açık istihbarat örgütü kurulmalıdır.
Yorum: Asker gizli istihbarat örgütü kurabilir. Sadece bilgi edinir. Asla operasyon yapamaz veya yapmaz. Çünkü askeri operasyonlara hukuk içinde karar verilir.
Asker bu bilgileri dışa karşı savaş zamanında, içte ise sıkıyönetim zamanında kullanır. Bugünkü Milli istihbaratın görevi budur, bu olmalıdır. Sivil yönetimin tamamen dışarı çıkarılmalıdır. Hükümet yargıya müdahale edemediği gibi orduya ve KİT'e de müdahale etmemelidir. Hukuk düzeni için sivil istihbarat örgütü kurulmalıdır. Bu örgütün Adil Düzen anayasasında yeri vardır.
1- Açık istihbarat örgütünün il ve ilçelerde resmen teşkilatı olacaktır. Halk şikâyetçi olduğu kimseleri kendi adını yazarak ve itham edenleri de zikrederek bu örgüte bildirir. Kendi adının saklı olmasını isteyebilir. Muhatap almadığı kimselerden adlarını zikretmeden söz eder.
2- Bu ihbar, bildirenin dosyasına girer. Ayrıca kimlerin adları geçiyorsa onun dosyasına girer.
3- Hukuk düzeninde kimsenin kendisine gizli dosya tutulmaz. Dosyaya giren her belgeden kendisi haberdar edilir. Kendisinin istemediği kimse bu dosyadan haberdar edilmez. Yargı da dosyasına bakamaz. Bu dosya herkese gizlidir kişiye açıktır.
4- Devlet görevlileri de kişiler hakkında dosya tutabilirler. Ama adı geçen her yazıdan kişi haberdar edilir ve dosyasına girer. İtham edilenin cevapları da her iki tarafın dosyasına girer.
5- İsteyenler kendi dosyalarını soruşturmacılara gösterirler. Soruşturmacılar gerekli bilgileri savunma sadece ilgililerden alırlar. Ona göre kanaatleri oluşur. Ona göre mahkemede şahitlik yaparlar.
6- Soruşturmacılar soruşturmayı birbirlerine tamamen ayrı yaparlar. Suç sabit olmuşsa davacıya şahadet edeceklerini bildirirler. Davacı yeter şahit bulduğunda şahitler dosyalarını mahkemelere verirler. Hakemler dosyaları incelerler. Yeterli inceleme yaptığına kanaat getirince şahitliğini kabul edeceğini bildirirler. İstihbarat bilgileri bu dosyalarda yer alır. Hakemler dosyayı aynen iade ederler. Dosyadaki bilgileri başka yerde kullanamazlar. Kopyalayamazlar.
7- Hakemler soruşturmacıların sadece ifadelerine dayanırlar. Delil ve gerekçeler isteyemezler. Kararlarını verirler. Karar infaz edilir. Temyizi yoktur. Soruşturmacılar yalnız sonucu ifade ederler. Falan falanın şu malını çalmıştır derler. İstihbarat başkalarına yine gizli kalır.
8- Karar yanlış verilmişse mağdur olanlar, belli şartlar içinde tanıkların veya yargının aleyhinde dava açarlar. Sübutla ilgili ise soruşturmacılardan, hükümle ilgili ise mahkemeler aleyhine dava açılır. Soruşturmacılar, soruşturmacıların dosyalarına bakarak şahitliklerinde eksik bilgiye dayanarak yapıp yapmadığına karar verirler. Soruşturmacıları mahkûm ederlerse tazminatı, dayanışma ortaklıkları öderler. Soruşturmacılara ceza verilemez.
Hukuk düzeninde kişiye savunma hakkı tanınmayan bir itham devlet arşivlerine giremez. Kişinin aleyhine gizli dosya tutulamaz. Hukuk düzeninde memur ile halk eşittir. Kimsenin diğerinden daha üstün tarafı yoktur. Polis haksızlık yaparsa hâkim de yapar. Hakim adilse polis de adildir. Avukat ne ise savcı da odur. Bunlar Kuran’ın bize anlattıklarıdır. Varsa başka daha iyi çözüm getirin biz ona uyalım.