İslami Kesim ve Demokratlık
952 Okunma, 2 Yorum
Hüseyin Gülerce - Zaman
Zafer Kafkas

 

Sayın Başbakan'ın başlattığı "dindar nesil yetiştirme" tartışmasına girmek istemiyorum.

AK Parti'nin on yıla yaklaşan iktidarında, bu yönde bir şey yapıldığını da bilmiyorum. Meselenin siyasî tarafı da var. Sayın Erdoğan'ın, CHP'li milletvekillerinin katsayı konusunda Danıştay'a iptal başvurusu yapmaları üzerine konuştuğunu da hatırlayalım... "Nedir CHP'nin bu imam hatiplilerden istediği?" isyanının söylettiği bir ifade bu. Sayın Başbakan'ın bir cümlesini alıp, buradan niyet okumaya kalkmak da insafa sığmaz. Nitekim Sayın Erdoğan, "Farklı inançlara yaklaşımımız ortada. Öğrencileri formatlamak gibi bir niyetimiz yok. Kimseye bir dayatma yapmadık. Aksine daha çok özgürlük ve demokrasi diyoruz." sözleriyle tavzih yapmak zaruretini kabul etti.

Dindarlık, ortak ölçüsü olmayan bir sıfattır. Dindarlık bir paye de değildir. Dindar nedir? Mesela dinin vecibelerini yerine getirmek dindarlığa kâfi midir? Gönül yıkan, kaba saba, nobran, ukala, insanlara eziyet eden, kendisine hiçbir konuda güven duyulmayan birinin, kendisini dindar ilan etmesi, dine de zarar vermez mi? Mesela dindarlık şekil midir, öz müdür? Kendini dindar görmediği halde, Allah katında makbul insanların sayısı az mıdır? Şahsen benim İslamiyet'ten anladığım; insanlardan bir insan olmak, bütün insanlar için sancı çekmek, bu dünyada hiçbir beklentiye esir düşmeden sadece Allah'ın rızasına kilitlenmek ve hayırlarda, iyiliklerde yarışarak kötülüklere mani olmaya çalışmaktır... Bunu yaparken de, tevazu, nezaket, hoşgörü, uzlaşma ve sevgi esas alınmalı, paylaşma kabullenilmelidir... İşte burada demokratlık öne çıkıyor.

Zaten üzerinde durmak istediğim asıl konu da bu. "İslamî kesim ve demokratlık..." 1966-1967'den itibaren gençlik yıllarımızda, sol çok öne çıktığı için biz kendimizi "sağcı" olarak kabul ve ifade ediyorduk. Kimimiz "Ülkücü", kimimiz "Mücadeleci", kimimiz "MTTB'li" idik. Şimdi bu kuşak siyasette, medyada, bürokraside, iş dünyasında, kültür ve sanatta "Yeni Türkiye"ye omuz veriyor. Yani dünün sert, kavgacı, sadece Batı karşıtlığı ile tepki hareketinden ibaret oluşumlar, bugün her alanda sorumluluk alıyor, hizmet ediyor.

Çoğumuz müspet anlamda değiştik ve bu değişimi de en yalın şekilde; "Milli Görüş"ten AK Parti çizgisine geçişin getirdiği üç dönemdir de güçlenen iktidarın varlığı anlatıyor. Sol-laik kesim, Türkiye'yi ve dünyayı doğru okuyamaz ve kendini sadece AK Parti karşıtlığına mahkûm ederken, bizler şimdi "muhafazakâr demokratlar" şemsiyesi altında ve en önemlisi, her türlü rövanş duygusundan uzak kalarak ayağa kalkmış bulunuyoruz. Geldiğimiz nokta bizi sevindiriyor, umutlandırıyor, heyecanlandırıyor.

Ama Türkiye bizden ibaret değil ve Kemalist cemaatin düştüğü hataya bizim de düşme ihtimalimiz var. Bunu tek bir şey engelleyebilir: Kendimizi sorgulamak, özeleştiriyi öne çıkarmak... Her gün aynaya bakmalı ve hiç çekinmeden kendimize şunu söylemeliyiz: Kendine Müslüman, kendine demokrat olma... Böyle olduğumuz için değil, böyle olmamamız için kendimizi ikaz etmeliyiz.

Bir kaderdenk noktasındayız. Otoriter laikliğe dayanan vesayet sisteminin payandaları sarsılıyor. Demokratikleşme yolunda, referandumdaki yüzde 58 evet ile aldığımız yol çok değerli. Bir yandan da dünya ile köprüler kuruluyor. Dünyadan kopmak yerine, kendimiz kalarak dünya ile entegre olmanın baharları yaşanıyor. Üç asırdır sömürülen İslam coğrafyası, yeni dünyanın esaslı bir aktörü olarak sahne alıyor. Türk dünyası, yeni uluslararası bir güç olma yolunda.

Tarih altın bir fırsat sunuyor. Başkalarını da düşünmek zorundayız. Başkalarıyla birlikte, fikir ve ifade hürriyetinin, din ve vicdan özgürlüğünün, hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir dünyada birlikte yaşama dışında bir yol yok. Paylaşma temelli bir zihniyete ihtiyacımız var. Herkesin var...

İç barış, evrensel barış, huzur, istikrar, refah.. hepsi böyle bir ufuk enginliğine muhtaç...

 

 

Yorum:

 

Adil Düzen İstiyoruz

 

Bizde demokrasi istiyoruz , yeni anayasa istiyoruz , yargı sisteminin düzenlenmesini istiyoruz. Ama bunları isterken Batının çıkmaza girmesine ve kaosa doğru sürüklenmesine neden olan anlayışların transferi ile gerçekleşecek değişiklik ve düzenlemeleri de istemiyoruz. Gerçekten çok önemli bir dönemden geçiyoruz ve bu dönem bize çok fırsat sunuyor. Bütün Dünyaya her yönden yeni modeller sunma imkanına sahibiz , çıkmazdaki ekonomilere rahat nefes aldırabiliriz , kısıtlanmış iradeleri özgür bırakabiliriz ve en önemlisi adil bir dünyanın temelini atabiliriz.

 

Tabi ki  şu an lanse edildiği gibi bir  demokratikleşme , bir normalleşme  olduğunu düşünmüyorum , sistemin doğal sonucu olarak güçlerin el değiştirmesini yaşıyoruz. Kendimize kişisel hayat olarak yakın gördüğümüz kişilerin yanında yer alarak karşı tarafın yaşamına ve haklarına müdahale ediyoruz. Bizim durumumuz bu bence, lakin yukarıda bahsettiğimiz gibi her yönden dünyaya rahat nefes aldırabilecek imkanımız var. Çünkü Adil Düzenimiz var. Eğer ki Adil Düzen varsa gerçek demokrasi var , adalet var , refah var ve normalleşme var. Ülkemize ve dünyaya kavramları ve kurumları uygun bir dil ve metot ile anlatabilirsek gerçekten öne çıkan aktör olabiliriz. Yoksa taklitçilik ile figüranlıktan öteye gidemeyiz. Yeni dünyanın yıldızı ve öne çıkan aktörü olmak için Adil Düzenci nesil istiyoruz.

 

 

 

 

Zafer Kafkas


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
13.02.2012
12:05

Zafer Kardeşimiz bu hafta;

"ADİL DÜZEN İSTİYORUZ!"

diye yazmış...

iyi etmiş...

*

şubat ayındayız...

ERBAKAN'ın vefat ayında...

ay başından beri Erbakan etkinlikleri başladı...

ERBAKAN'ı andıklarını zannediyorlar, bir şeyler yapıyorlar!...

*

her gün konu ile ilgili birkaç telefon, mesaj mail, makale vesaire alıyorum...

bugün, bu sabah da yine detaylı "bir şeyler" geldi...

birine minik bir teklif yazdım...

aşağıdadır...

***

MUHTEREM YETKİLİLER; "ADİL (EKONOMİK) DÜZEN"İN -GERÇEKTEN- ANLAŞILDIĞI, ANLATILDIĞI, UYGULANDIĞI VE UYGULAMALI OLARAK BÜTÜN DÜNYAYA ANLATILDIĞI (TEBLİĞ EDİLDİĞİ) "İLMİ-DİNİ-İKTİSADİ-SİYASİ-SOSYAL" ÇALIŞMALAR YAPMAK VE YAPTIRMAK... ERBAKAN'I İNSANLIK VAR OLDUKÇA "ASIL ANLAMA VE ANMA" BUDUR; BÖYLE OLMALIDIR... DETAYLARINI YERİ GELDİKÇE YAZILARIMA YAZDIM; YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM... SELAM, HÜRMET MUHABBET VE DUALARIMLA... REŞAD NURİ EROL 40 YILLIK MİLLİ GÖRÜŞ VE ADİL (EKONOMİK) DÜZEN ÇALIŞANI

Reşat Nuri Erol
13.02.2012
12:12

"ADİL DÜZEN" gerçekten isteniyorsa...

KIRK YIL NASIL ÇALIŞILDIYSA...

BİR KIRK YIL DAHA...

KIRK YIL DAHA...

YANİ...

NİCE "KIRK YILLAR" ÇALIŞMAK GEREKİYOR...

*

"VE EN LEYSE Lİ'L-İNSANİ İLLA MA SEA...

"İNSAN İÇİN ÇALIŞMASINDAN BAŞKASI YOKTUR."

*

VE'S-SELMA MEA'D-DUA.. DUA.. DUA...

VE ELBETTE ÇALIŞMAK.. ÇALIŞMAK.. ÇALIŞMAK...

SA'Y/ÇALIŞMAK BİZDEN, BAŞARI/TEVFİK ALLAH'TAN...

KIRK YILLIK ADİL (EKONOMİK) DÜZEN ÇALIŞANI REŞAD





Sayı: 139 | Tarih: 12.02.2012
Ruşen Çakır
‘İkinci Uludere faciası’
Paranoya Evresi
1166 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Good morning after supper
İnceden inceye oyunlar
1099 Okunma
3 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Yalan Söyleyen Bakan
Müslüman Ülke ve Müslüman
1069 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Hakan Fidan Hakkında Röportaj
Yorum
1031 Okunma
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
Türk'ün parayla imtihanı
Çökertilmiş Türkiye
1001 Okunma
Ali Bülent Dilek
Hüseyin Gülerce
İslami Kesim ve Demokratlık
Adil Düzen İstiyoruz
952 Okunma
2 Yorum
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler