03 ŞUBAT 2012
Okullardaki mecburî din derslerinin kaldırılmasını istiyorlar. Kaldırsınlar... Lakin biz Müslümanların bazı şartlarımız vardır.
İnsan haklarına, din hürriyetine, millî kimlik ve kültüre aykırı Tevhid-i Tedrisat Kanununu da kaldırsınlar, Müslümanlara Tevhidî Eğitim yapmak hakkını tanısınlar.
Nasıl olur demesinler. Fransa laik değil mi, orada Katolik kilisesinin hür okulları ve liseleri yok mu? Bizde de öyle olsun. Çoğunluktaki Sünnî Müslümanlar da "İslam mektepleri" açabilsin.
Devlet bu okulları kontrol etmesin mi? Ne münasebet etsin ama din hürriyetini kısıtlayan ideolojik zihniyetle etmesin, âdil ve hakkaniyetlyi bir şekilde etsin. Müslümanlara Kemalizm ideolojisini empoze etmesin.
Bugünkü din dersleri zaten bir aldatmacadan ibarettir.
Açın resmî din dersleri kitaplarını, baş sayfasında M. Kemal Paşa'nın kalpaklı bir resmini görürsünüz. Atatürk'ün gençliğe hitabesinin bir İslam kitabında ne işi vardır?
Resmî din kitaplarında Şeriat kelimesini bulamazsınız. Yahu Şeriatsız İslam mı olur?
Din dersleri kaldırılırsa Müslümanların (âdil hukukun kontrolünde) tatil günlerinde özel din dershaneleri açmalarına izin verilmelidir.
Diyanet bu işleri, bugünkü rejime, resmî ideolojiye bağımlı statüsüyle yapamaz. Müslümanların din işleri de bağımsızlaştırılmalı, en azından özerk hale getirilmelidir.
Doksan yıldır baskı altında kalmış olan Müslümanlar başlangıçta bocalayacaklardır ama inşaallah toparlanacaklardır.
İslamî eğitim hizmetleri için büyük paralar lazımdır. Müslümanların devletten bağımsız Ümmet teşkilatı kurmalarına, onun başına ehliyetli, liyakatli, âdil, bilge, takvalı, ihlaslı, ilim ve irfan sahibi bir İmam-ı Kebir seçmelerine de izin verilmelidir.
Müslümanlara, İngiltere'de olduğu gibi geniş bir din, eğitim, kültür, teşkilatlanma hürriyeti verilince meydanı boş bulan bazı cemaatler bunlara el koymak isteyeceklerdir. Kurulması tasavvur olunan Türkiye İslam Ümmeti Teşkilatı şu veya bu cemaatin veya tarikatin değil, bütün Müslümanların temsilcisi olmalıdır.
Müslümanlar bu kadar kökten değişimlere hazır değilmiş... Hazırlansınlar...
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Ağaç Yaşken Eğilir
Okuldaki din derslerinin kaldırılmasıyla ilgili fikir bana da sorulacak olursa ben istemiyorum. Bu soru öğrencilere sorulacak olursa elbette ki onlar bu dersleri istemezler. Onlara kalsa hiçbir dersi istemezler. Matematik, tarih, İngilizce vb. öğrenciler “bu dersler bize ne kazandıracak” sorularıyla karşılaşıyorum. Onlar için gerekli derslerin hangileri olduğunu idrak edecek yaşta olduklarını düşünmüyorum.
Öğrencilere pozitif ilimler başta olmak üzere din derslerinin de verilmesini uygun buluyorum. Ben ortaokuldayken din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenimin sayesinde namaza başladım. Allah ondan razı olsun. Namazı kılmak istiyordum. Fakat nasıl kılınacağını bilmiyordum. Çevreden anlatılanları da anlamakta zorlanıyordum. Rekatlar karışıyordu. Öğretmenimin bizlere nasıl namaz kılınacağı ile ilgili kitap getirtmesiyle namaza başladım. O gün bu gün hamd olsun kılıyorum. Bu kitapta vakitlere göre namaz çok güzel şematize edilmişti. Rekatlar çok güzel anlatılmıştı. Bu kitabı daha birçok kişiye önerdim.
Müslüman çoğunluğun yaşadığı bir ülkedeyiz. Bunun için gösterilecek din kültürü dersinin içeriği sadece Müslümanlığı içermemelidir. Müslümanlığın yanında, Hıristiyanlığı, Museviliği ve diğer dinler hakkında da doğru bilgi verilmelidir. Öğrenciler hemen hemen bütün dinler hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Bu genel bilgiden sonra öğrencilere hangi dini öğrenmek istiyorlarsa daha sonraki sınıflar da o din hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olması için dersler konulmalıdır. Buna göre dört yıl din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri okutulmalı diye düşünüyorum. “Ağaç yaşken eğilir.”atasözünden yola çıkılarak bana göre genç yaşta öğrenmeleri daha faydalıdır. İsterlerse daha üst seviyede ilerde öğrenilecek açık kapı bırakılmış olur.
M.Kemal’in portresi, İstiklal marşımız ve Atatürk’ün gençliğe hitabesi tüm kitaplarımızda bulunan şeylerdir. Bu artık standartlaşmıştır.