Olayların gidişi ve Başbuğ olayı
1704 Okunma, 11 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com

07.01.2012

 

İstanbul Film Festivali daha festival değilken, yani “Sinema Günleri”nin ilk yılında izlediğim ve beni çok etkilemiş bir filmdi “Olayların Gidişi.” Alman yönetmen Wim Wenders’in 1982’de çektiği, orjinal adı “Der Stand der Dinge” olan bu sade ama müthiş filmden nasipse ilerde bir gün uzun uzadıya bahsederim, bugünlük sadece adını ödünç almakla yetineceğim. Kimileri AKP hükümetiyle birlikte yaşanan büyük dönüşümleri anlamada bir başka Alman’ın, felsefeci Hegel’in dolaşıma sokmuş olduğu “zamanın ruhu” (zeitgeist) kavramıyla anlamayı ve anlatmayı tercih ediyor, bense Wenders’in filminden esinlenerek “olayların gidişi”ni.

İlker Başbuğ’u ele alalım. Başbuğ, genelkurmay başkanı olduğu dönemde “olayların gidişi”ni kavramamış olamaz. Olsa olsa bu gidişattan memnun olmadığını, onu durdurmasa bile olabildiğince engelleyip geciktirmeye çalıştığını düşünebiliriz. Tabii ki bunda başarılı olamadı, olabilmesi de herhalde mümkün değildi ve olaylar normal seyrinde akınca onun da yargılanması gündeme geldi. Kısacası Başbuğ’un tutuklu yargılanması, basit bir olay olmamakla birlikte son derece olağandır ve sanıyorum kendisi de buna pek şaşırmamıştır.

Özkök’ü örnek alsaydı...

Olayların bu şekilde gelişmesinde Başbuğ’un birinci derecede sorumluluğu bulunuyor. Şayet kendisine berbat bir miras devretmiş olan Yaşar Büyükanıt yerine Hilmi Özkök’ün çizgisini benimsemiş olsa, yani olayların gidişini engellemeye çalışmak yerine yasaların kendisine çizdiği sınırlar içinde kalıp bu gidişatın olabildiğince olumlu bir şekilde evrilmesine katkıda bulunmaya çalışsa hem Türkiye, hem kendisi için epey hayırlı olurdu.

Bu noktada kuşkusuz akla ilk olarak Ergenekon, Balyoz ve benzeri soruşturmalardaki çabaları geliyor. Başbuğ bütün bu süreçlerde, TSK’nın günahlarını örtmeye çalışmak yerine bunlarla yüzleşmeyi tercih etmiş olsa olaylar hem daha hızlı, hem daha sağlıklı bir şekilde gelişirdi. Ne var ki onun bu nafile çabalarının hiçbir işe yaramadığı, üstelik kimseyi memnun etmediği ortadadır.

Ancak Başbuğ’un en büyük hatasının Kürt sorununda statükocu pozisyonda ısrar etmesi, hükümetin başlattığı açılıma destek vermekten kaçınması olduğunu düşünüyorum. Neden böyle yaptığının iki temel nedeni olsa gerek. Birincisi, hiç kuşkusuz TSK’ya hakim olan ideolojidir. İkincisi de, Kürt sorununun bir “tehdit” olarak varlığını sürdürmesinin, TSK’ya ülkede hep belli bir güç ve iktidar alanı açıyor olmasıdır.

En büyük hatası

Halbuki iç içe geçmiş olan Kürt ve PKK sorunlarını en yakından ve en iyi bilen kişilerde biri olan Başbuğ, bunların silahla çözülemeyeceğin de bilincindeydi, fakat o geleneksel “biz görevimizi yaptık, yapıyoruz; şimdi sorumluluk sivillerde” klişesini tekrarlamanın ötesine pek geçemedi. Prof. Metin Heper’in ilginç ama geçerliliği hayli tartışmalı tezlerine yaslanarak, en fazla “bireysel haklara evet ama kolektif haklara hayır” noktasına varabildi ki bu yaklaşımın sahici hiçbir açılıma cevaz vermediğini açık bir şekilde gözlüyoruz.

Devamı için TIKLAYINIZ.

 

Yorum:

Başbuğ üzdü

Başımızın göğe ermesi yakındır. Peh, peh, pehh…

Meğer sen ne güçlü, ne demokrat, ne adaletli bir hükümetmişsin de haberimiz yokmuş. Güncel bütün davaları çözdün, görev başındaki insanlara hesap sorabildin ve hızını alamayınca emeklilere kadar uzandın. Ülkeye huzur getirdin, adalet getirdin. Artık kendinle ne kadar gurur duysun azdır!

 Sağda solda ‘Biz adamı böyle yola getiririz.’ edalarıyla gezip kendince geçmişin intikamını aldığını sanan sen, aslında ne kadar büyük bir gaflette olduğunu anlayamayacak kadar şımarıksın, basiretsizsin.

Gün oldu, devran döndü. Müslümanlar şimdi iktidar ve geçmiş yılların hesabını soruyorlar. Adına da adil yargılama diyorlar. Bu resmen intikamdır. Başka bir şey değil. İlker Başbuğ’un yaka paça tutuklanması ve sivil bir muameleye maruz kalması beni üzdü. İddialar doğru bile olsa bunun bu şekilde yapılması ülkeye prestij kaybından başka ne sağlayabilir? Mevcut hükümetin kıyamete kadar iktidar olacağı zannından olacak, bir intikam furyasıdır almış başını gidiyor. Adil yargılama gibi bir dertleri yok, ne de olsa bundan sonra kurulacak bir hükümetin halka yapacağı zulümlere onlar maruz kalmayacaklar. Onlar da bugünlerin hesabını soracaklar ve döngü sürüp gidecek.

Hiç bir şey beklemiyorum. Yol yapmasınlar, okul açmasınlar, işsizliği çözmesinler, vizeleri kaldırmasınlar, ekonomiyi kalkındırmasınlar hele eğitime dokunmasınlar bile. Sadece ve sadece sağlam temeller üzerinde adil yargıyı inşa etsinler. Bu ülkenin en temel ihtiyacı budur. Bu sağlanınca gerisi gelir, çok da dert değil.

Kendilerine çıkar sağlayacak şekilde hareket etmeleri, kendi şahsi ihtiras ve cehaletlerindendir. Benim kaygım ise faturanın yine Müslümanlara çıkması, yapılanların ‘yobaz adaleti’ olarak adlandırılmasıdır.

 

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Zafer Kafkas
08.01.2012
23:22

Kamuya artık namaz kılanlar giriyor, ihaleleri hacı abiler alıyor daha ne istiyorsunuz ki? Bundan gayrı adalet var mı?

ziya küçük
10.01.2012
08:49

Neden üzüldüğünüzü pek anlamadım. Bu ülkenin kanunları var bunu hükümet koymadı ki. Kim suç işlerse belirli süreç uygulanır. Size uygulanacak olan Başbuğa neden uygulanmasın? Halkın oylarıyla gelmiş meşru hükümeti devirme çabası suçtur,cezasını da yapanlar çeksinler ,bundan doğal ve güzel ne olabilir?

ziya küçük
10.01.2012
10:05

Hakan beye katılıyorum, tabiki.

Ama yinede kim kanuna aykırı hareket ettiyse cezasını çekmeli,28 şubatı yapanlarda, andıççılarda,e-muhtıracılarda.

Tayibet Erzen
10.01.2012
10:20

Ziya Bey,

Bana uygulanan O'na uygulanamaz. Ben sivilim, O asker. Herşeyden önce farklı mahkemelerde yargılanma olmalı ve bu şekilde olmamalı. Geçmişe dair temizlik operasyonlarını samimi değil, tamamen çıkarcı bir yaklaşım olarak görüyorum.

İnternet andıcına delilleri var da 28 Şubat için mi yok? Siz buna inanıyor musunuz?

ziya küçük
10.01.2012
10:56

28 şubat olayına bende katılıyorum sorun yok.

Bırakalım askerler yargılasın. Yani körler sağırlar birbirini ağırlasın. Askeriye de kimi kime şikayet edeceksiniz?

Kanunlar böyle ayrıca hükümeti çok suçlu göremiyorum. Değiştirebilir ama sonuçta halkın iradesi ile başa gelen bir iktidar halkı temsil ediyor değiştirmiyorsa seçimde halk ona göre davransın.

Tayibet Erzen
10.01.2012
11:25

Halk hak ettiği gibi yönetilse bile, faturası herkese çıkar. Sadece günü kurtarma zihniyetine karşıyım. Bizim oylarımızla orada oturan birilerini düzeltme, onlara yön verme hakkımız olmalı. Bir kere oy verdik, bitti değil.

Sadece Başbuğ meselesi değil, hükümet taa başından beri asker karşıtı bir tavır içinde. Bu tavır ne yaık ki toplumda ciddi bir kesim tarafından üstünlük, dize getirme, ders verme vs. gibi anlaşılıyor ve yine ne yazık ki insanları mutlu ediyor. Bu tutumun sonu ne olacak yarın ordu ülkeyi KORUMAZSA hükümetin hangi B planı işe yarayacak? Demokrasinin neresine tutunacaklar?

Bu ülke için ordu, bana göre, en büyük güçtür ve yıpratılmamalı. Orduyu çıkarınca geriye neyimiz kalıyor ki zaten.

ziya küçük
10.01.2012
12:54

Farklı bakabiliriz , ya da ben anlamıyorum.

Asker neden ülkeyi korumayacakmış?

Asker kim ki , benim amcam,sizin kardeşiniz diğerinin oğlu vs.

Ben ne kadar bu ülkeye askerlerin hakim olmasını istemiyorsam askerlerde öyle olmalı ve sadece işini yapmalı. Asker bizi korumayacak diye ona imtiyaz neden tanıyoruz ki? Korumayacaksa korumayacağı kişiler anası,babası,dedesi,hanımıdır. Bizde yeni ordumuzu yeni mensupları ile kurarız. Çünkü bizim aramızdan çıkacak bu.Bence çekinecek bu kadar tavır alınacak birşey yok. Kendi doğruları çerçevesinde bu milletin iradesine hangi hakla müdahale edebilir?

Ordu tabiki en büyük gücümüz ve gözbebeğimiz ama bu ona imtiyaz tanımaz.

28 şubatçılara neden dokunmadıklarını savcılara sormak gerek. O dönem için aslında herşey ispatlı.

Hükümet Baştan beri ordu karşıtı idi ise ve bu sizin için çok önemli ve bu kadar gayri adil bir durum ise neden desteğinizi çekmediniz , en azından sizce adil olmayan birinin yanında olmamış olurdunuz. Bu kararlar eğer ki hükümetin etkisi ile - bence çok anormal bir durum yok - yapılıyorsa buna sizde ortak olmuş oluyorsunuz. Sizde bilyorsunuz ki ülkemizde seçimler 4 yılda bir yapılır ve arada müdahale etme şansınız yoktur.

Günü kurtarma politikalarına gelince yer yer siyasiler buna başvurur. Bence en önemli icraatları sizin tepki verdiğiniz icraatlarıdır.

Tayibet Erzen
10.01.2012
14:18

Korumaz çünkü o söyleneni yapar, korumaz çünkü emre itaat ederken sonrasını düşünemez, korumaz çünkü emirlere uydu diye günün birinde yargılanma, ordudan atılma, hapse girme gibi korkularla yaşayamaz. Asker olduktan sonra artık benim babam, senin oğlun, bir başkasının kardeşi değil; T.C ordusua mensup, söylenenleri yapmakla mükellef bir robottur.

Orduyu yargılama sivillerde olduğu gibi yapılmaya devam edilirse ne tutuksuz asker kalır, ne de ordu. Kendi içlerinde nasıl çözerler bilmiyorum ama böyle generalleri kulaklarından tutup kodese tıkmakla ancak düşman sevindirilir.

Şahsım adına hükümete verdiğim faal bir destek yok, kötünün iyisi tercihini saymazsak tabii. Seçim arenasındaki en iyi partiye oy vermek, yarınlara umut adına bir şans vermektir, adil olmayanın yanında yer almak değil. Zaten ne yapıp yapmayacağını da ancak iktidar sürecinde görebiliyorsunuz, bunun öncesinde bilmek mümkün olmuyor. Herkes bu kumarı kerhen de olsa oynuyor.

ziya küçük
10.01.2012
14:35

O zaman bizde verdiği emirler sivillerin hayatına müdahele etme şeklinde olmayan komutanları yetiştiririz. Sivillerin korkusu ne olacak? Ortaya çıkanları görüyorsunuz ve geçmişte ordu eliyle yapılanları. Sivillerin kitap okumalarına dahi dayanamayan bir ordu, namaz kılanlara düşman bir ordu zaten bizi koruyamaz ki. Bence bu temizlik iyidir , emir verenleri kendi işleri ile ilgili emir vermeye yönlendirecektir. Robotlar kendi görevleri ile ilgili programlanacaktır böylece.

Oy verme hususunda genel konuştum şahsınızın tercihlerini yargılamak için konuşmadım. Akp ye bende oy verdim bir kere ama zihniyeti baştan beri bence belli idi.

Tayibet Erzen
10.01.2012
14:39

Ordunun temizlenmesine amenna. İnşallah bu iş, bu millet daha fazla zarar görmeden gerçekleşir.

ziya küçük
10.01.2012
16:10

amin...





Sayı: 134 | Tarih: 8.01.2012
Mahir Kaynak
Kim seçilecek?
Cumhurbaşkanı seçimi
2239 Okunma
10 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Olayların gidişi ve Başbuğ olayı
Başbuğ üzdü
1704 Okunma
11 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
‘Başbuğ tutuklandı’ cümlesinin mesajı ne?
Adil Düzen Gelmedikçe
1297 Okunma
8 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Biraz Paylaşımcı Ol Yahû!
Biraz da Temiz!
1217 Okunma
Emine Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Uludere Tuzağı Neden Kuruldu?
Uludere'nin Rövanşı Başbuğ mu?
1091 Okunma
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler