20.12.2011
BİR: 7 yıl mı, 5 yıl mı?
İKİ: Yılbaşında ne yapıyorsun?
ÜÇ: En sevdiğin film hangisi?
DÖRT: Adnan Hoca beklenen Mehdi olabilir mi?
BEŞ: Fransız mallarının boykot edilmesi gerekmez mi?
ALTI: “Cemaat” ile “Fenerbahçe” arasında ne tür bir ilişki var?
YEDİ: Ne diyorsun Trabzonspor’un durumuna?
SEKİZ: Senin dünya görüşün ne?
DOKUZ: Şiir gerçekten öldü mü?
ON: Ay büyürken uyuyabilir misin?
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Mehdi bekleyenlerin hazin sonu
Daha öncede defalarca yazdık. Tembellik insanları kurtarıcı beklemeye götürür dedik.
23.12.2011 tarihinde bu konuda Hayrettin Karaman Yeni Şafak’ta bir yazı yazmış. İlgili kısmı alıntıladım:
Bu konulara giriş olarak yazdığım kısımda şu önemli kuralı zikretmiştim: "İslâm âlimlerine göre inanç konusunda bir hadîsin delîl olarak kabûl edilebilmesi için onun mütevatir olması (ilk nesilden itibaren birçok râvî tarafından aktarılması) gerekir". Hz. İsâ'nın yeniden geleceğini bildiren hadîslerden hiçbiri mütevatir değildir. Tamamında ortak olan "yeniden gelecek" kısmı için mütevatir diyenler vardır, onlara göre de -bu ortak kısım dışında kalan- detaylar mütevatir değildir, delîl olmaz. Bir iki kişinin rivâyet ettiği bir hadîsi, inanç konusunda delîl olarak kabûl etmemek, Hz. Peygamber'e (s.a.) muhâlefet değildir; "O'nun böyle bir söz söylediğine dair güçlü delîl yok, söylememiş olabilir" demektir. Böyle ihtimâlli sözler ile de kesin ve ortak bir İslâm inancı oluşmaz.
Bir Mehdî ve Îsâ Mesîh beklentisi, çeşitli zamanlarda birtakım sahtekârların ortaya çıkıp mehdîlik ve mesîhlik iddiasında bulunmalarına sebep olagelmiştir. Hz. Îsâ'nın, bir ıslâhat vazifesi ile dünyaya yeniden gelmesi mukadder ise bunun için gövdesini ölümsüz kılmak ve onu gökte bekletmek zarûrî değildir; bunun ilâhî takdir ve kudret ile başka şekillerde de gerçekleşmesi mümkündür. Müslümanların vazifesi de ıslâhat için Mehdî'yi veya Hz. Îsâ'yı beklemek değil, kötülüğü engellemek, iyilik ve güzellikleri yaymak, yaşamak ve yaşatmak için elden geleni yapmak, canla başla çalışmaktır. Müminlere bunu yapıp yapmadıkları sorulacak, mükâfat ve ceza da buna göre olacaktır. "Bir kurtarıcı gelecek diye bekledim, bu sebeple ben -gücüm yettiği kadar da olsa- dinin emirlerini yerine getirmedim" diyen bir kimsenin mazereti kabul edilmeyecektir.
Adnan Oktar cemaati bunun tipik bir örneğidir. Sadece onlar değil, başka mehdiciler de vardır. Ancak bu mehdiler birbirleri ile kesişmediği için bu gruplar birbirinden hoşlanmazlar.
Tarih bu mehdicilerin hikayeleri ile doludur. Sürekli beklemişlerdir. Ama bekledikleri gelmemiştir. Daha sonra gelenler öncekilerin yanlış mehdi beklediklerini düşünüp, delilleri yeniden yorumlayarak yeni mehdi beklemişlerdir. Ama burada asıl sorun mehdi beklemek değildir. Mehdinin kim olduğuna önceden karar vermek ve eldeki delilleri ona uydurmaktır.
Günümüzde de halen devam eden bu davranış şeklinden kurtulmak gerekir. Çünkü bu beklenti insanı öyle bir hale getirir ki onun beklediği mehdiye inanmayanların dalalette olduğu düşüncesini doğurur. Tek gerçeklik vardır, kendi mehdisine inananlar hidayette, diğerleri dalalettedir. Hatta o kadar ilginçtir ki mehdisi son derece yaşlansa da onun yaşayacağını, güçleneceğini, dünyayı kurtaracağına kesin olarak inanır. O Allah’ın özel olarak seçtiği kuludur ve Zekeriya ve İbrahim peygambere nasıl ileri yaşta çocuk verilmişse, Eyüp peygamber nasıl yaşlılıkta güce kavuşmuşsa ona da güç-kuvvet verilecektir. Hatta Allah’ın mehdisinin yaşamına 100 yıl daha eklemesi işten bile değildir. Çünkü delilleri %100 olarak onu bu düşünceye götürmektedir. Aksi yanlıştır. %0.00000001 ihtimal bile yoktur, %100’dür. Kendisine düşüncelerinin yanlış olduğu söylenince, söyleyenin aslında şirk içinde olduğunu, düşüncesinin kesin olduğunu, %100 gerçekleşeceğini iddia eder.
Gün gelir, mehdisi hakkın rahmetine kavuşur. Önce bir sersemleme yaşar, afallar, şaşırır. Nasıl olur da dünyayı kurtaracak, orduları peşine takacak o büyük mehdisi ölmüştür? Böyle bir şey nasıl olabilir? Sonra psikolojik savunma mekanizmaları devreye girer. Bu durumda iki çözüm vardır kendini rahatlatmak için. Birisi eski mehdisinin büyüklüğünü devam ettirmek ve bütün insanları onun “görüş”ünün kurtaracağını iddia etmektir. Onun “görüş”ünde olmayanlar dalalettedir. İsterlerse gece-gündüz Kuran için, İslam düzeni için çalışsınlar, fark etmez. Mehdisinin ölen bedeni değil, “görüş”ü kurtarıcıdır artık. Yeni mehdisi artık mehdisinin “görüş”üdür. İkinci yol ise yeni bir mehdi bulmaktır. Bu mehdi önceki mehdisinden küçük bir mehdidir. Ama bu küçük mehdi büyük mehdisinin “görüş”ü üzerinedir. Bu nedenle küçük mehdiye uyulmalıdır. Çünkü küçük mehdi ölen büyük mehdisinin bir nevi temsilcisidir. Bütün iyiliklerin kaynağı ölen büyük mehdisi olduğu için, ondan sonrakileri de büyük mehdisi belirler. Onun “görüş”ü üzerinde olan küçük mehdiye uymamak dalalettir ona göre artık.
Böylece savunma mekanizmaları devreye girmiş, nefis rahatlatılmıştır. Bundan sonra artık bu psikolojik durumun güçlendirilmesi gereklidir. Mehdisinin “görüş”ünde olmayanlara çatmak farzdır. Onlara çatmak için sebepler üretmek ise en büyük sevaptır.
Bundan sonra tek kurtuluş vardır artık: Allah’ın hidayeti.
Bu yazı mehdi bekleyen insanların kendilerini toplaması için bir uyarıdır.
Bir nostalji:
- Birileri saplantı halinde Erbakan’ın hala büyük kurtarıcılık yapacağını, bu hasta halinden ayağa kalkıp dünyayı kurtaracağını düşünüyorlar. Çok saçma, teamüllere ve sünnetullaha aykırıdır. Bir insanın artık yaşlandığını ve daha fazla bir şey yapamayacağını artık anlayın.
- Erbakan yaşlı öldü bitti sünnetullaha aykırı derken size gaybın haberimi getirildi ya da melek mi geldi de bu kadar kesin konuşuyor sunuz ? deliliniz nedir? Mucize gibi görülen şeylerin aslında sünnetullahta olan olağan şeyler olduğunu düşünmek zor mu mesela ? ibrahime 100 yaşından sonra evlat verilmesi meryeme babasız bir erkek oğlan verilmesi yunusun balık tarafından yutulup hayata tekrar gelmesi musanın denizi yarıp içinden geçmesi zekeriyyaya çok yaşlı vaktinde oğul verilmesi gibi olaylardan çok daha mı sünnetullaha aykırı. siz sünnetullah sözünden istatistiki olarak ortalamanın bilgisini anlıyorsanız bunlar elbette zor sizin için. Eyüpte tüm gücü sıfırlanınca yeniden eskisinden güçlü çıkmadı mı. Yaşlı olan birine Allahın yine 100 yıl ömür vermesi çok mu sünnetullah dışı ? Bunları reddetmek yerine Allah bilir demek daha akıl karı değil mi...bu bilmediğin konuda ahkam kesmekten daha sağlıklı olurdu...
erbakan gibi bir hasta acuzun mehdiliğine inanmak ve beklemek şirktir ve saçmadır demek asıl şirkin kendisidir.
- İnsanlar görünenle ve kurallarla hareket eder. Peygamberler vahiyle hareket eder. Biz bir insanın uçmasını beklemeyiz. 100 yaşındaki adamın futbol oynamasını da beklemeyiz.
- Erbakana uyguluyoruz ve delilleri görüyoruz, hayatını okuyoruz ihtimaliyat hesabıyla 100 % uygun düştüğü için buna inanıyoruz.