25.11.2011
- ERDOĞAN’a “Dersim’i istismar ediyor” diye kızacağınıza kendi partinizin liderine “böyle bir istismara neden fırsat veriyorsun” diye kızsanız daha iyi edersiniz.
- Erdoğan’a “Çorum için de, Maraş için de özür dile” falan diyeceğinize kendi partinizin liderine “Dersim için bir şeyler söyle” diye çağrıda bulunsanız daha iyi edersiniz.
- Erdoğan’ı Dersim konusunda samimiyetsiz bulmakla uğraşacağınıza kendi partinizi Dersim konusundaki samimi görüşlerini açıklamaya zorlasanız dahi iyi edersiniz.
- Erdoğan’a bugünün zulümlerini anımsatmak yerine kendi partinizin dünün zulümleriyle hesaplaşmasını talep etseniz daha iyi edersiniz.
- Erdoğan’ın çelişkilerine odaklandığınız kadar, önce “milleti birbirine düşürüyorsun” diyen, ardından da “Dersimlilerin topraklarını ver” çağrısında bulunan genel başkanınızın çelişkilerine odaklansanız daha iyi edersiniz.
- Erdoğan’ın “Devlet yapmadı CHP yaptı” sözüne kızacağınıza, “o zaman devlet CHP idi” diye cevap veremeyen partinizin yöneticilerine kızsanız daha iyi edersiniz.
- Erdoğan’ın Dersim katliamı üzerinden partinize gol atmasına kızacağınıza, gollük pası Erdoğan’ın ayağına atan partinizin yöneticilerine kızsanız daha iyi edersiniz.
- Erdoğan’ın Dersim konusunda ön almasına bozulacağınıza, konuyu ilk kez dile getiren partiliniz Hüseyin Aygün’ün neden susturulduğuna bozulsanız daha iyi edersiniz.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Tarihle hesaplaşmak
Gündemde tek konu var bugünlerde: Dersim. Sanki dün olmuş. Sanki Dersim’de yaşananlar Cumhuriyet tarihimizin tek olayıymış, tek sıkıntısıymış. Oysa daha neler yaşandı neler.
Dersim olayları için istenen ve yapılan özür tamamen mantık dışıdır. Geçmişte yapılanlar eğer bizim için özür sebebiyse o zaman dilenecek çok özür var. Kim dileyecek?
İstiklal mahkemelerinde önce idam, arkasından şahitlerin dinlenmesi şeklinde verilen kararların özrünü kim dileyecek?
Menemen olayı adı altında tezgahlanan tiyatroda öldürülen Kubilay’dan kim özür dileyecek?
Menemen olayı sonrası Menemen’e ayak basmamış Türkiye’nin değişik yerlerinden toplatılıp idam edilen İskilipli Atıf Hoca gibi ilim adamlarından kim özür dileyecek?
İnkılaplara itiraz ettiği için darağaçlarında sallandırılanlardan kim özür dileyecek?
Çorum olaylarında, Sivas olaylarında ölenlerden kim özür dileyecek?
12 Eylül öncesi ve sonrası öldürülenlerden kim özür dileyecek?
Sivas’ta tezgahlanan Madımak Oteli olayında otelde ölenlerle, sokakta öldürülenlerden kim özür dileyecek?
Bu liste daha çok uzatılabilir.
Çok temel bir kural vardır: “Her insan kendi yaptığından sorumludur”. Babalarımızın, dedelerimizin yaptığından sorumlu olsak, onlar adına özür dilemeye başlarsak ömrümüzün sonuna kadar başka bir iş yapmamamız lazım.
Geçmişte yapılanlar geçmişte yapanlara aittir. Onların suçunu, günahını ne biz yükleniriz, ne CHP ne de başkası. Mustafa Kemal’in kendisi sağ olsaydı, ona sorardınız. Bize düşen tarihten ibret almaktır. Tarihteki insanların yaptıklarını analiz eder, bize göre doğrularını ve yanlışlarını buluruz. Gerçi bazıları bazılarının sorgulanamaz ve hatasız olduklarını düşünebilirler. Bugün CHP’yi rahatsız eden budur. Oysa onların “Mustafa Kemal’in hataları da vardır, doğruları da vardır, bugün artık o yok, onun hataları onu ilgilendirir” demeleri gerekirken ilahlaştırma hastalığının bir sonucu olarak Mustafa Kemal’in yanlışları vardır diyeni cezalandırma refleksiyle hareket ediyorlar.
Başbakan da CHP’nin bu zayıf noktasını çok iyi biliyor ve genel başkanının da Dersim’li olmasını bir fırsat olarak değerlendiriyor ve vuruyor da vuruyor. Eğer devletin geçmişte yaptıklarından günümüzün Başbakanı özür dileyecekse daha çok işi var. Şimdiden başlasa iyi olur. Akla, hukuka aykırı işleri sadece siyasi nedenlerle yapmak bir devlet adamı için hiç de yakışık alan bir şey değil.
Dersim olayları o günün şartları içinde değerlendirilmeli. Olayların öncesi ve sonrası doğru analiz edilmeli. Yapılanlar ve yapanların o şartlar içinde neler yapmak istediği, neleri yapabilecekleri doğru değerlendirilmeli.
Tarihle hesaplaşılmaz, tarih doğru analiz edilir ve ibret alınır.