Mahir KAYNAK
Asker ve terör
26 Kasım 2011 Cumartesi
Son günlerde bedelli askerlik konuşulurken asker sayısındaki azalmanın terörle mücadelede elimizi zayıflatacağı tartışılıyor. Yani terörü engellemek askerin işidir deniyor.
- Terörü önlemek askerin işidir deniyor.
- Asker cephe savaşı yapar. Terörü önleyemez.
Türkiye’de terörün başladığı günden beri bu konuda söylediklerimi şöyle özetleyebilirim: Terörle mücadelede özel birlikler kullanılmalı ve bu güç istihbarat tarafından desteklenmelidir. Asker bölgede siyasi egemenliğin temsilcisi olarak kışlasında kalmalı, kitlesel eylemlerin olması halinde müdahale etmelidir. Yanlış bulduklarım şuydu: Alan hakimiyeti stratejisi yanlıştır. Amaç bölgeyi kontrol etmek değil hasmı yok etmektir. Bu nedenle bir yere bayrak dikseniz bile akıllı hasım o bayrak altında bile faaliyetlerini yürütür. Eylemin bölücü olması için bir güç tarafından desteklenmesi ve kitlesel hale dönüşmesi gerekir. Bu durumda özellikle hava harekatlarına karşı kullanılacak füzelerin olduğunu gözlemleriz. Yani bir terör örgütü terör eylemleriyle bir bölgeyi ele geçiremez. Terör eylemlerinin başlangıçta bölge halkına yönelik olması örgüte karşı muhalefetin güçlenmesine sebep oluyordu. Bu duyguyu önlem saydığımız iki yanlış hareketle terör örgütü lehine çevirdik. Birincisi güvenliği devletin sağlaması yerine koruculuğu ihdas ederek halka bıraktık, ikincisi halkla barışçı ilişkiler içinde olmak ve onlarla yakın ilişkiyi sürdürmek gerekirken aşırı şiddet kullanarak devlete olan güveni sarstık. Bu yakınlığı sağlamak isteyenler teröriste destek olmakla suçlandılar.
- Asker kışlada kalmalı terör istihbarat destekli özel timlerle yapılmalı. Amaç bölgeyi kontrol değil hasmı yok etmek olmalı. Terör bölgeyi ele geçiremez. Biz halkı o tarafa iteriz. Öyle başarılı olur. Koruculuk ve halka şiddet onları kayırma olmuştur.
- İllere bağımsızlık verilmeli. İç güvenliği onlar sağlamalıdır. Devlet onların daveti ile askeri müdahalede bulunmalı.
Terör eylemleri amaç açısından da askeri eylemlerden farklıdır. Terörle ne karşı güç imha edilebilir ne de bir bölge işgal edilebilir. Bu eylemler halkın psikolojisine yön vermeyi amaçlar.
- Terör askeri amaçlardan farklıdır. Halkı korkutur.
- Sonunda onların yanında yer alır. Teröre yataklık etmek suç sayılmamalıdır.
Başarılı bir terör eylemi aynı zamanda onunla mücadele eden gücün zaafını ortaya koyar. Otuz yılı aşkın bir süredir mücadele edilen terör örgütünün varlığı sürdürmesi bir başarısızlık sayılır. Türkiye’de gözlenen durum uygun bir mücadele stratejisinin olmayışıdır. Çünkü terörle mücadele bir güç meselesi değil bir akıl meselesidir. Seksen bin korucunun birkaç bin teröristle başa çıkamıyor olması bile anlaşılmaz. Tüm silahlı kuvvetlerimizi terör karşısına koymak psikolojik savaş yöntemleriyle bağdaşmaz.
- Ne korucu ne de ordu terörü yenemedi. Yenemez. Türkiye Başarısızdır.
- Elin aklı ile hareket eden Türkiye bunları bile bile yapmaktadır.
Silahlı kuvvetlerimiz dünyanın en güçlü ordularından biridir. Onu terörle mücadelede kullanmak yanlıştır. Bölge halkının saygı duyduğu, sözüne güvendiği bir kişinin yaratacağı etki, terör bağlamında, askeri güçten daha etkili olur. Teröre destek veren güçler ülkemizin olayı bir psikolojik savaş olarak algılamasını ve buna uygun tedbirler almasını engellemiştir. Teröre silahla karşı koymak doğaldır ama halkı kazanmak zorla olmaz. Aşırı vatanseverleri kullanan odaklar olayı ordu ile terör örgütü arasındaki bir mücadeleye dönüştürdüler. Kürde Kürt demeyi vatana ihanet saydılar. Sonunda savundukları her şeyi kaybettiler ama ülkenin ödediği maddi ve manevi kayıplar telafi edilemedi.
- Asker terörle yıpratılmamalıdır. Terör ora halkıyla yenilir.
- Sorun sadece il bağımsızlığı ile çözülür.
Terörün silahlı gücü çok zayıftır. Ona karşı koymak için aynı çapta ama daha vasıflı silahlar ve onu kullanan özel birlikler yeterlidir. Ülke içinde kanuna karşı çıkanları emniyetle önlüyorsunuz ve askeri çağırmıyorsunuz. Terör de özel bir eylem türüdür ve ona uyan güçler kullanılmalıdır.
- Ülke içi kanunsuzluklar askerle değil emniyetle yenilir.
- Bu emniyet il halkından oluşan jandarma kuvvetleridir.
Yorum:
Adil Düzen’e göre insanlık anayasasında yer alan hükümlere göre;
1- Ocak ortak yaşamaları sağlar.
2- Bucak ortak çalışmayı sağlar.
3- İl iç güvenliği sağlar.
4- Ülke dış savunmayı sağlar.
5- İnsanlık uygarlaşmayı sağlar.
İç güvenlik devletin değil ordunun işidir. Bağımsız iller oluşturulur. Olayın kendi meclisleri kanunları var. Başkanları bakanları var. İç işlerinde tamamen serbesttirler. Kendi il dilleri var. Orta öğrenimini kendi dilleri ile yapar. Kendi halkından oluşan zabıta gücü var. Her ilçede birer bölük halinde bulunurlar. Diğer ilçe halklarından oluşur.
Mahkeme kararı ile ismen belirlenen kimseleri etkisiz hale getirmek onların işidir. Suçlu olanın dışında kimseye asla sıkıntı vermezler.
Bir ilin nüfusu 1000'den azdır. Bunun devlete karşı gelmesi imkansızdır. Kaldı ki ger bölgenin merkez illerinde Türk ordusu bulunur. Burada o bölgeden olmayan halklardan oluşan ordu vardır. İlin biri isyan edecek olursa hakemlerin kararı ile orası ile savaşır ve ili dağıtır. İl yok edilir. Komşu illere verileceği için halk mağdur olmaz. Bölge de karşı çıkmaz.
Bir il eğer kendi iç güvenliğini sağlamıyorsa o il bölge merkezinden askeri güç ister ve askeri güç de ile girer. Sıkıyönetim kuralları içinde ilin güvenliğini iade eder. İl başkanının talebi ile ili terk eder. Bu hizmetinden dolayı il orduya zamanla orantılı olmayan bedel öder.
Adil Düzen insanlık anayasasında bunlar yazılıdır. Bu esaslar 40 sene önceki Adil Düzen çalışmalarında yer almıştır.
Mahir bey prensipler olarak anlattıklarımıza yaklaşmaktadır. Tüm mekanizmayı ortaya koymamaktadır. Anayasamızı okuyup kritik etmesi gerekir.