Din-millet ikilemi
1113 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com

12.11.2011

 

Wadad Makdisi Cortas’ın “O Sevdiğim Dünya” (Metis Yayınları, çeviren Gamze Varım) adındaki anı kitabını okuyorum. 1909’da Beyrut’ta doğup 70 yıl sonra yine aynı yerde ölen Cortas, iki dünya savaşına, İsrail devletinin kuruluşuna, dolayısıyla başta Filistinliler olmak üzere tüm Arap halklarının çektiği çile ve zulümlere bizzat tanıklık etmiş olan aydın bir Arap kadını.

Cortas’ın Lübnan, Filistin ve Suriye başta olmak üzere tüm Arap alemi ve çok sayıda Batı ülkesinde geçen 70 yıllık hayatı, Ortadoğu’nun sömürgeciler ve yeni-sömürgeciler tarafından nasıl talan edilmiş (ve halen edilmekte) olduğunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Kendisinin, “Oryantalizm” adlı dev eseriyle Batı sömürgeciliğinin gerçek yüzünü tüm dünyaya göstermiş olan Edward Said’in kayınvalidesi olması bu nedenle hiç de raslantı olmasa gerek.


“O Sevdiğim Dünya”yı okurken yıllardır beni meşgul eden, büyük ölçüde gazetecilik faaliyetlerimin de temel sorusu olan “din-millet” ilişkisi ve ikilemi üzerine bir kez daha düşünmeme yol açtı. Şöyle ki kitap “Bu benim hikayem, bir Arap kadınının hikayesi” cümlesiyle başlıyor ve Cortas’ın daha küçük bir çocukken edinmiş olduğu Arap kimliğini, bir eğitimci ve kadın hakları savunucusu olarak hayatının son anına kadar muhafaza ettiğini gösteriyor. Yazar bir Hıristiyan. Eşi Emile Cortas da kendilerini barışa adamış olan Hıristiyanlığın Quaker mezhebine mensup. Zaten kitaptan, Arap milliyetçiliğinin ortaya çıkış ve gelişmesinde Hıristiyanların ne derece önemli bir rol oynadığını da öğreniyoruz.

İki çarpıcı örnek

Buradan “din-millet ikilemi”ne dönecek olursak aklıma hemen iki örnek geliyor. Örneğin işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle de Gazze’de Müslüman Kardeşler örgütü, El Fetih liderliğindeki milliyetçi hareketin önünü kesmeleri umuduyla uzun bir süre İsrail tarafından hoşgörülmüş, hatta teşvik edilmişlerdi. Fakat Müslüman Kardeşler, tabandan gelen baskılara daha fazla direnemeyip önce adını Hamas olarak değiştirdi, ardından milliyetçi söylemleri de benimseyip İsrail askerlerine saldırmaya başladı ve nihayet Filistin’in en güçlü siyasi yapısı haline geldi.

Bir diğer örnek, İran desteğiyle Lübnan Şiileri içinden çıkmış olan Hizbullah’tır. Başlangıçta ağır basan yönü “radikal İslamcılık” olan Hizbullah, Lübnan’daki sol ve laik milliyetçi güçlerin boşalttığı alanı doldurmaya başladığı andan itibaren İsrail’e karşı direnişin baş aktörü oldu ve neredeyse Lübnan’ın milli ordusu haline geldi.

Türkiye örneği

Ve ülkemize gelecek olursak: Şurası çok açık…

 

Devamı için TIKLAYINIZ.

 

 

Yorum:

 

Ne alınmalı?

 

Aslında bir ikilemden öte birbirini tamamlayan iki kavramdan bahsetmiş, Sayın Çakır. Din insanları bir arada tutan çok etkin bir güçtür. Irksal farklılıklar bizim müdahale edemeyeceğimiz gerçeklerken, inanç birliği pek tabii bir millet olabilmemizi sağlayabilir. Bunu nasıl harmanladığımız önemli. Birinden birini illaki ön plana çıkaracaksak bu bizi bir kaostan öteye taşımaz.

 

Bir dönem gemiyle kurtarma geyiği çok yaygındı. Şöyleydi:

İnsanlık büyük bir felaketle karşı karşıya kalır ve çok azı hariç tüm insanlık yok olacaktır. Durum böyleyken size, insanlığa yeni bir gelecek oluşturmak üzere gemiye bindirilecek 6 insan seçmeniz gerekirse bunların kimler olacağı sorulurdu.

 

Doktor, hâkim, fizikçi, mimar, öğretmen, astrolog, çiftçi hatta aşçı verilen cevapların en popülerleriydi. Cevapların arasında din adamı neredeyse hiç olmazdı. Gerekçe ise şuydu: insanlık yeni bir düzen kuruyor, kendi doğrularını ve kurallarını pek tabii olarak oluşturabilir ve böylelikle dinin zorlayıcı yasalarına gerek kalmaz.

 

Kasıt sadece İslam dini değildi, tabii ki. Vahiyle ilişkili tüm hak dinler kastediliyordu. O zaman acayip bozulurdum bu duruma. Çünkü insanların kendi doğrularını seçecek kadar erdemli olmadıklarını ve mutlaka sapıtacaklarını, bu yüzden yol gösterici olarak doğruluğu kesin olan bir rehbere ihtiyaç duyacaklarını düşünürdüm. Haklıydım da. Yanlış olduğum nokta ise din adamı kavramında ısrarlı olmamdı. Her ne kadar ben kafamda salt cami imamından öte, Kur’an öğretilerine hakim, din olarak benimsediğimiz inancı hayata geçirerek bir dinamizm oluşturmuş bir otorite kursam da, bu kavram din adamını gereksiz gören birçok insan için böyle değildi. Onlara göre İslam’ın şartları ile vakit namazları dışında pek de mesaisi olmayan bir adamdan bahsediyorduk (o dönem adam kavramına da bayağı takılmış durumdaydım, ne yani kadın imam olamaz mıydı?).

 

Oysa kitap herkese, emir herkese gelmiştir. Her insan kendi yaşamının imamıdır zaten. İyi bir Müslüman başarılı bir imamken, kötü bir Müslüman başarısız bir imamdır aynı zamanda. Ancak ikisinin de yaşam ipleri kendi ellerindedir. Kur’an, onu okuyan anladığı zaman inmiştir aslında. Bundan öncesinde evin ulaşılması en zor yerinde, dokunmaya kıyamadığımız bir kitaptan başka bir şey değildir.

 

Şimdi biliyorum ki, gemiye din adamını almayanlar haklıydılar çünkü o doktorun da, fizikçinin de, diğerlerinin de öncelikle Kur’an’la donanımlı olmaları gerekirdi. En azından böyle emrolunmuşlardı. O yüzden dini standartlar yerine Kur’an’ı anlayacak temiz beyinlere ihtiyaç vardı. ‘Gemiye kim alınmalı?’ sorusu çok çeşitli cevaplar oluştursa da, ‘Ne alınmalı?’ sorusunun cevabı kesinlikle tekti.

 

 

 

 

 

Tayibet Erzen






Sayı: 126 | Tarih: 13.11.2011
Ahmet Hakan
İzmir’de bir iyi, bir kötü olay
Saygı duruşu ibadeti
2357 Okunma
16 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
büyük iskender ve mustafa kemal
savaş medeniyeti ve barış medeniyeti
1379 Okunma
4 Yorum
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Yeni düzen ve ülkemiz
Emek Parası
1238 Okunma
9 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Japonya'da Bizden Fazla İslam Ahlakı var
Ahlakları Sistemden Kaynaklı
1160 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Din-millet ikilemi
Ne alınmalı?
1113 Okunma
Tayibet Erzen
Ruhat Mengi
Evet beyler, Atatürk’ü tartışamazsınız aslında!
Bayağı Tartışmalar
1087 Okunma
Vahap Alma
Ebubekir Sifil
İdeoloji Mağdurları
Hak Yolda İyi Şeyler Yapmak
1076 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler