Telefonlarını değil, biraz da Kürtlerin kalbini d
944 Okunma, 4 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com

07.10.2011

 

El Kaide’nin 11 Eylül 2001 günü gerçekleştirdiği terör saldırısının şokunun etkisiyle ABD’de şuna benzer sorular sorulur olmuştu: “Uydu aracılığıyla, dünyanın herhangi bir köşesinde araba kullanan herhangi birinin kolundaki saati bile okuyabilen bizler nasıl oldu da bu saldırıyı önceden öğrenemedik, engelleyemedik?”

 

Bu sorunun cevabı çok basitti ve El Kaide ve ona benzer yapılanmaları, önyargısız, olabildiğince objektif araştırmaya çalışan kimseler tarafından verildi: “Uydular koldaki saati okur ama kalpleri okuyamaz.” Ve hemen ardından İslam dünyasında ABD’ye karşı giderek artan öfkeyi, bunun eğitimli orta sınıf gençleri de kapsadığını ayrıntılarıyla anlattılar ve buradan hareketle El Kaide ve benzer yapılanmalara karşı dünya Müslümanlarının “kalplerini ve zihinlerini kazanma”nın ön şart olduğunun altını çizdiler.

 

Dönemin ABD Başkanı George W. Bush ve kurmayları, bu “kalpleri ve zihinleri kazanma” önerisini benimsemiş gibi yaptılar ancak önce Afganistan, ardından Irak’ta yapıp ettikleriyle daha fazla kalp kırıp zihinlere daha fazla düşmanlık tohumları ektiler.

 

KCK operasyonları

 

Buradan Türkiye’ye, Kürt sorununa ve yine gündeme gelen KCK operasyonlarına geçebiliriz. Bazı gazeteler BDP İstanbul İl Başkanlığı’na yerleştirilmiş “böcek” sayesinde elde edilmiş birtakım kayıtları yayınlayarak bu operasyonun yerinde olduğunu kanıtlasmaya çalışıyor. Halen yürümekte olan KCK davalarının iddianamelerinin de esas olarak telefon ve ortam dinlemelerine dayandırıldığı bilindiğinde bunda şaşacak bir şey yok. Diyarbakır’daki o meşhur plastik kelepçeli fotoğrafın ardından kaleme aldığım, 28 Aralık 2009 tarihli yazının başlığında “Kürt sorunu dinlemelerle çözülmez” demiştim. O günden bugüne daha çok kişi dinlendi, teknik takibe alındı; yüzler, hatta binlerce kişi daha gözaltına alındı, çoğu tutuklandı. Ama hiçbir şey çözülmedi, çözüleceğe de benzemiyor. Örneğin o tarihten bu yana Kürt siyasi hareketi kentlerde “sivil itaatsizlik” adı altında çok başarılı bir kampanya yürüttü; DTP son genel seçimlerden zaferle çıktı...

 

Ortada çok büyük bir yanılsama var: Ergenekon, Balyoz vb. soruşturmalarında elde edilen başarılardan gözleri kamaşan bazı kişiler aynı yöntemlerin Kürt siyasi hareketine karşı uygulanması durumunda başarının kesin olduğunu düşünüyorlar. Fakat birbirinden tamamen farklı iki oluşum söz konusu olduğu için arzulanan başarıya ulaşmak mümkün olmuyor; başarı gelmeyince de operasyonların (yani baskının) dozu artırılıyor. Ne var ki yine olmuyor.

 

İşte bu nedenle bugünkü yazımın başlığında “Telefonlarını değil, biraz da Kürtlerin kalbini dinleyin” diyorum. Bu başlık aslında hükümete, demokratik açılımı kaldığı yerden devam ettirme çağrısıdır. Aksi takdirde Kürtlerin kalplerini ve zihinlerini kazanma şansı iyice azalacak ve Türkiye’de barış içinde bir arada yaşamak iyice zorlaşacaktır.

 

Jobs’a minnet

 

Hayatımda ilk bilgisayarım bir Mac’ti. Uzun bir süre Mac’te ısrar ettim ama daha pahalı olması ve bu yüzden daha az yaygın olması nedeniyle Windows’a geçtim. Ama Apple’ın yaptığı büyük atılımla birlikte Mac’le yıllar sonra yeniden kavuştuk. Beş yıldır yine Mac’ciyim çok şükür. Tabii bu arada Ipod, Iphone, Ipad gibi “oyuncaklar”ı da unutmamak lazım.

 

İşte bu nedenle Steve Jobs’un o beklenen ölümü beni sandığımın ötesinde sarstı. Şahsen kendisine minnettarım. Bu vesileyle 1980’li yıllarda Prof. Süleyman Ateş’in başlatmış olduğu bir tartışmayı hatırladım. Prof. Ateş hazırladığı bir Kuran tefsirinden hareketle “Cennet Müslümanların tekelinde değildir” demiş ve epey tepki toplamıştı.

 

Herhalde esas olarak Jobs gibi insanlığa büyük hizmetler sunmuş insanları kastetmişti.

 

Mekanı cennet olsun!

 

Yorum:

Tekelleşen Cennet Anlayışı

 

Herkesin aklında farklı bir Allah profili oluşabilir. Kimisi için cezalandıran, kimisi için merhametli, kimisi için ise sürekli deneyen bir Allah vardır. Aslında hepsi de doğrudur. İnsanın hiç dini bilgisi olmasa da aklıyla çok iyi muhakeme edebiliyor bazı şeyleri. Sayın Çakır’ın vardığı sonuçtan bunu anlıyorum. Steve Jobs insanlığa çok büyük hizmetler vermiştir, tıpkı Einstein gibi, Edison gibi. İnancını bilmiyorum ama hayattayken salih amel işlediği apaçık ortada. Bu insan diğer hak dinlerden birine mensupsa veya hiçbir dine mensup değilse bu yaptığı güzel amelleri ortadan kaldırmaz ki. Müslümanlar arasında kavram kargaşasından kaynaklanan ciddi bir yanılgı hakim. O da cennete sadece Müslümanların gireceğine dair. Bugün müslümanı, şahadet getiren insan olarak algıladığımızda bu sonuca varıyoruz ancak Kuran terminolojisi bundan oldukça farklı. Kuranda geçen Müslüman kelimesi barışçı, fesat çıkarmayan manasındadır. Bir insan düşünün ki hayatı boyunca bir karıncayı dahi incitmemişken bir de insanlığa yararlı işler yapmışsa neden cennete gitmesin ki?

Cennete kota uygulayacağımıza amellerimizle oraya dahil olmaya çalışmalıyız. Şahadet sertifikası olan, kendine bile yararı olmayan, toplumun başına bela bir müslümanın cennete gitmesi ancak iyi huylu güzel işler yapan bir hıristiyanın ya da yahudinin veya başka bir din mensubunun cehennemi boylaması kafanızda nasıl bir Allah profili çiziyor?

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Zafer Kafkas
09.10.2011
20:39

-Bu tekelleşme anlayışında Kuran'daki kelimelere verilen anlamların etkili olduğunu düşünüyorum.

-Kuran bu konuda açık şekilde Yahudi ve hristiyanların cenneti tekellerine alma hatasına düştüklerinden bahsetmesine rağmen bu hataya bizde düşüyoruz. Ben hala kafamda netleştiremedim, o kadar çok yorum var ki.

Tayibet Erzen
09.10.2011
21:28

Bahsettiğiniz ifade Bakara 112. Ayette geçiyor. Hemen arkasındaki ayette diyor ki:

بَلَى مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

“Hayır, kim yüzünü iyi davranarak Allah’a selm ederse, Onun ecri Allah’ın indindedir. Onlara hiç korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler de. “

Bu ayet bile amellerle bir ödüllendirme olacağını gösterir. Burada inanç sınırlaması yok.

Zafer Kafkas
10.10.2011
00:35

Evet ayet bu. Kastettiğim ise birçok ayette de kafirlerin cehennemlik olduğundan , ateşte ebedi kalacaklarından ve yaptıkları amellerin köpük misali uçup gideceğinden bahsedilmektedir. Eğer yahudi ve hristiyanları direk kafir kabul edersek bu ayetlere göre iman etmedikleri için amelleri boşa gidecek ve ebediyen cehennem misafirleri olacaklar. Ama kafir tanımını bilinçli bir tavırla , bile bile aksini iddia etmek , kabul etmek olarak anlarsak o zaman cehennemin sakinleri değişiyor.

Tayibet Erzen
10.10.2011
09:01

Yazarımın atıf yapmasından yola çıkarak Steve Jobs’ı konu edindim yoksa üzüldüğüm falan yok. Jobs ile şahsi iletişimim olmadı ne kadar şımardığı hakkında bir fikrim yok. Ayrıca bu önemli bir konuya temas ediyor. Tartışılan şey Kuran'da geçen kavramların yanlış adlandırılması ve anlaşılmasıyla ortaya çıkan algı hatalarıdır.

İnsanlığa yapılan her hizmetin Allah katında mükafatı olmalı bu çok basit bir icat da olabilir ki Jobs’ın iletişim alanında ürettiklerine basit diyemeyiz.

Mekanı cennet olsun :D





Sayı: 121 | Tarih: 9.10.2011
Mahir Kaynak
Ekonomi ve siyaset
Adil Düzen ekonomisi
1179 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruhat Mengi
G.Doğu’ya gitmek istemeyen öğretmenler haksız mı?
Ne Demeli?
1150 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Pembe haber
Üniversite eğitimi
1001 Okunma
3 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
meğer halk sağlığı ticari sır olabilirmiş
vahşi kapitalizm ve AKP ve ADP
963 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Telefonlarını değil, biraz da Kürtlerin kalbini d
Tekelleşen Cennet Anlayışı
944 Okunma
4 Yorum
Tayibet Erzen
Ebubekir Sifil
Anlamak ve Yorumlamak
Kadın-Erkek
923 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Gündüzleri TC, Geceleri PKK
İstenirse Çözülür
855 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler