G.Doğu’ya gitmek istemeyen öğretmenler haksız mı?
Yıllardır süren PKK terörü konusunda hükümetler hep aynı tepkileri verdiler, hep “Terörle mücadelemiz sürecektir” benzeri sözler edildi, hala da ediliyor ama toplumun daha fazla bekleyecek sabrı kalmadı. Özellikle son bir iki haftada aralıksız verilen şehitler, karnında bebeğiyle ölen hamile kadınlar, ölen bebekler, arabasında giderken terörist kurşunlarıyla canını yitiren genç kızlar, erkekler, kısacası “şehir merkezlerine, sivillere yönelen terör” bardağı taşırdı.
‘VATAN GÖREVİNİ HERKES YAPSIN’
Bu arada Doğu ve Güneydoğu’da “okulların açılmaması için, Türkçe eğitimi engellemek için” baskı yapan PKK’nın öğretmenleri hedef alması, öğretmen evlerine saldırması, öğretmenleri kaçırması da bu bölgelerde görev yapması gereken öğretmenlerde endişe yarattı. Özellikle Türkçe öğretmenleri büyük tedirginlik içinde.
Dün konuştuğum bir hanım bu konudan söz etti ve “kızının Türkçe öğretmeni olduğunu ama Güneydoğu’ya tayini çıkarsa gitmeyeceğini” söyledi. Ve ekledi; “Asker oğlum olsa ve onu gönderseler yeminle söyleyeyim yine gitmesine karşı çıkardım. Bu ‘vatan sağolsun’ tekerlemesine de artık hiç katılmıyorum. Vatan sağolsun tabii, vatanı korumak gerektiğine inanıyorum ama vatan görevi yapılacaksa siyasetçiler de zaman kaybetmeden görevlerini yapsınlar, kararlarını versinler. Herkes otururken benim çocuğumu ateşin içine göndermesinler.”
İnsan bunları duyunca ne düşüneceğini şaşırıyor, hak mı vermeli yoksa bir anne olarak düşüncelerinde haklı olduğunu bile bile itiraz mı etmeli.. Bir yanda o gencecik şehitler verilmiyor, o bebekler anne karnında-kucağında vurulup ölmüyor gibi devam eden kaygısız siyasi gündem ve yaşamlar, diğer tarafta terör bölgesinde “her an saldırıya uğrama olasılığı altında” stresle yaşayan veya hayatını kaybeden insanlar. “Bir kutu konserve ile kuru ekmeği” paylaşarak dağlarda dolaşan askerler.
Bu eşitsizlik altında, bu duygularla konuşan anneye ne diyebilirsiniz?
Yorum:
Ne Demeli?
Geçenlerde küçük bir güneydoğu gezisi yaptım. Mardin sokaklarında ilerlerken yolun kenarına oturmuş başını önüne eğmiş vaziyette bir adam gördüm. Usulca yaklaştım yanına ve uzunca bir süre sessizce bekledim. Kararlıydım. Derdini öğrenecek hayat hikayesine ortak olacaktım. Başını kaldırdı, gözlerimin içine derin derin baktı. Bir şeyler haykırmak istiyordu besbelli. Derdin ne diye sordum. Derin bir ahh çekti. Saçı başı dağınıktı. Yüzündeki her bir hat acı bir hikayenin ifadesiydi. Yerinden kalktı ve yanımızda duran taşlardan üç tanesini üst üste koydu. Sonra en alttakini yavaş yavaş kendine doğru çekti. Taşın tamamını çekmeden yüzünü bana dönerek tekrar gözlerime baktı. ‘’Sence üsttekiler düşer mi?’’ diye sordu. ‘’Elbette’’ dedim. Taşı hızlıca çekerek devirdi yapmış olduğu hayatına eş simgeyi.
İlkokul 3. Sınıftan terk. Türkçesi birkaç kelimeden ibaret. Okula gittiği 3 yılda okuma yazma öğrenememiş. Aradan yıllar geçmiş ve evlenmiş. 4 çocuğu olmuş. 2 kız 2 erkek. En küçüğü bir yaşındayken eşi hastalanıp ölmüş. Doktora götürmemiş. İkinci evliliğini yapmış ardından. Bir kızı olmuş nur topu gibi. 6 aylıkken anneyle beraber rahatsızlanmış. Kızı çok güzel olduğu için nazardır dediler. Doktora da götürememişler zaten. O da ölmüş.
Oğulları lise terk, kızları hiçten terk. En büyük oğlu PKK’ya katılmış. Diğerleri de sempatizan. 90-94 dönemini gözyaşlarıyla anlatıyor. Askere gitmiş küçük oğlu. Güneydoğu’ya vermişler dağıtımda. Çatışmada ikisini de kaybediyor.
Kimlik tespitine götürüyorlar. Komutana şok halinde ‘’hangisine yanayım?’’ diye sormuş ve gözyaşları oluk oluk. Adam geri zekalı değildi. Akıllı bir adama benziyordu. Tekrar yüzünü bana döndü ve dolmuş gözleriyle bana ‘’ilkokulda öğretmen yoktu ve ben o yüzden okuldan ayrıldım ve ben o yüzden okuma yazma öğrenemedim ve ben o yüzden karımı kaybettim ve ben o yüzden kızımı kaybettim ve ben o yüzden oğullarımı kaybettim ve ben’’ diye haykırdıktan sonra hıçkırıklar konuşmasına bir daha izin vermedi. Göğsüme dayadı başını. Ellerimle sarmaya çalıştım. Anlamak istiyordum onu. Gözyaşlarının ıslattığı dudaklarından, ‘’çektiğim taş eğitim, üstündekiler toplumdu’’ kelimeleri döküldü.
Saygılar