23.07.2011
İSLAM dini övgüleri iyi görmez.
Peygamberimiz "Meddahların (övücülerin) suratlarına toprak saçınız" buyurmuştur.
İslam dini yağcılığı, yalakalığı, pohpohçuluğu, dalkavukluğu çirkin huylar olarak görür.
Gerçek din büyüklerinin övgüye ihtiyacı yoktur.
Övülmeyi istemek, övülmekten hoşlanmak olgunluk alameti değil, noksanlık alametidir.
Bazı İslamî fırkalar, hizipler, cemaatler başlarındaki zatın hiç durmadan, yoğun bir şekilde, gece gündüz, hiç ara vermeden çok daha çok, en çok övülmesini istiyor.
Kendileri de mütemâdiyen (devamlı olarak) reislerini övüyorlar.
Böyle bir şey hikmete uygun değildir.
Övgülerden çok hoşlanmak nefsaniyetle (benlikle) ilgilidir ve mezmum (kötülenmiş) bir haslettir.
Kemalistler M. Kemal Paşa'yı över durur.
Türkiye'de milyonlarca M. Kemal portresi, büstü, heykeli, kabartması vardır.
Devlet din dersi kitaplarına bile M. Kemal'ın resimlerini koymuştur.
Bir kısım İslamcılar da Kemalistlerin yolundan gidiyor, kendi büyüklerinin bitmez tükenmez reklamını yapıyor.
Hattâ bazı zengin cemaatler büyük telif ücretleri ödeyerek kendi büyükleri için ısmarlama övgü kitapları yazdırıyor.
Öyle acayip Müslümanlar var ki, reisleri için bir yığın övgü kitabı yazdırıyor, yayınlıyor ama Resulullah efendimizin siretini, Sünnetini, ahlakını öğretmek için o kadar gayret göstermiyor.
İslam dini birtakım ruhbanların erbab (rabler) haline getirilmesini, tanrılaştırılmasını, putlaştırılmasını uygun görmez.
Gerçek İslam büyüğünün şöhrete ihtiyacı yoktur.
Onun işi Allah iledir.
Onun ücreti Allah'a aittir.
O, ücretini dünyada istemez, ebedî kalınacak yer olan âhirette ister.
Olgun Müslümanların katında insanların övgüleri ile sövgüleri birdir.
İslam'ın temel prensiplerinden biri şudur: Bütün hamdler Allahü Teala hazretlerine mahsustur.
Bugün öyle sahte ve sözde büyükler vardır ki, bir gün övgüsüz kalsalar komaya girerler.
İslam hükeması şöhret âfettir demiştir. Onlar bu âfete deliler gibi tâliptir.
Şöhrete tâlib kişi âqil değil, mecnundur.
Şöhret istemek, şöhret için deli olmak, şöhretsiz yaşayamamak Tevhid ahlakına uymaz.
Biz Müslümanlar Ashab-ı Kiram radiyallahü anhüm ecmaîn efendilerimizi, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn efendilerimizi, gerçek din imamlarını, gerçek ulemayı, gerçek fukahayı, kâmil mürşidleri severiz. Lakin büyükleri erbab haline getirmeyiz.
Gerçek büyüklere İslam'a, İman'a, Kur'ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete yaptıkları hizmetler dolayısıyla teşekkür ve minnet borçluyuz.
Peygamberimiz ve öteki Peygamberler dışında hiçbir insanı mâsum, lâ yuhtî, günahsız kabul etmeyiz.
Gerçek din büyükleri, bir tür ücret olan ünü, alkışı, pohpohu, övgüyü kabul etmez ve sevmez.
Gerçek büyüklüğün birinci şartı nefs-i emmâresini dizginlemiş olmaktır.
Şöhreti, övgüyü, alkışı, pohpohu nefs-i emmâre ister.
Müslümanlardan hayır ve hizmet parası toplayıp, sonra bunların bir kısmı ile cemaat liderinin reklamını ve propagandasını yapmak çok vahim ve mühlik (helâk edici) bir davranıştır.
Zekat paralarıyla şahıs reklamı ve propagandası yapmak bir cinayettir.
Cenab-ı Hak cümlemize akıl, fikir, vicdan, adalet, insaf nasip buyursun.
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Övülen Övüldüğünü Bilmez
Her insan sevdiği kişiyi kendisine model olarak alır ve onu çok sever. Kendisi sevdiği için onun yanlışlarını hiçbir zaman görmez. Yanlışlarını gören insanlara da kulak vermez. Onların söylediklerine de hiçbir zaman inanmaz. Olan olayları yanlış değerlendirdiğini söyler. Bu anlattığım İslami cemaatler, partiler de dâhil olmak üzere bütün topluluklarda geçerlidir.
İslam dini övgüleri iyi görmez demektedir. Öyle ise başta Milli gazete olmak üzere buna uymadığını görmekteyiz. Rahmetli Erbakan’ın resmi ölümünden bu yana Yazarım M.Şevket Eygi’nin sayfasında yer almaktadır. Böylelikle Erbakan’a övgü göstergesinin küçük bir örneğini bana göre görmüş olmaktayız. Yazarım bu yazıyı yazarken bunu görmemektedir. Nasıl ki bir Kemalist olan kişiye M. Kemal’in resmi gayet normal geldiği gibi yazarıma da bu resim olayı ona normal gelmektedir.