Sefiller!
Bu “insan olanın asla yapamayacağı” haberleri okudukça utanç duyuyor, kahroluyor, depresyona giriyor bir kalbe sahip olanlar. Biz de burada HAYVANLARI korumaktan, medeniyetten söz ediyoruz. O hayvanlar bu yaratıklardan daha duygulu, daha sorumlu, daha ‘normal’ yemin ederim.
Üç ayrı vahşet olayı ki yazmak bile zor, benzerine yamyamlar arasında dahi rastlanamaz... Birincisi; Fatih-Balat’ta kimliği belirsiz kişiler tarafından bir aracın altına valiz içinde bırakılan kız bebek. Okumuşsunuzdur, aracın sahibi hareket edip de bir şey ezdiğini fark edince bakıyor, şoka giriyor, bebeği hastaneye koşturuyor ama kurtaramıyor. Büyük ihtimal istenmeyen bir hamilelikten doğmuş bir bebek ama Allah’ın belaları bari bir cami avlusuna ya da kapı eşiğine bıraksalardı, bir de valize not koymuşlar, bu nasıl çirkef bir beyindir? O bebeğin bu şekilde ölümünü duyduktan sonra nefes almaya devam etmenin adı “yaşamak” mı olacak, vicdanın damlası da mı yanlarına uğramamış. Midem bulanıyor yazarken...
Yorum:
Bekledikleriniz Ütopyaymış
Yazarımız yıllarca savunduğu sistemin mensuplarından ne bekliyordu merak ediyorum. Toplumu inançsızlaştırmanın peşinde koşarken bunlar pek hesapta yoktu galiba. Dini dört duvar arasına hapsedip, batı ve siyonizmin hürriyetine ve çağdaşlığını aşkınızı ilan ederken de bunlar yoktu hesapta. İnsan ürünü sistem ve kuralların insanları ne hale getirdikleri belirginleşiyor, belirginleşmeye devam edecek.
İnsanı şerefli kılan onun kutsal değerleridir. Kutsal değerlerin temeli imandır. İnandığı değerler ölçüsünde ahlak ve merhametinden ödün vermez. Bir insanın kutsal bir değeri veya inancı yoksa onu ahlaklı olmaya zorlamak anlamsız ve de başarısız bir davranış olur.
Türkiye bu uğurda çok evreden geçti. Devrimler, cumhuriyetçilik, laiklik, Atatürkçülük ve Kemalizm anlamları yerine tam oturtulmamış, eksik ve yanlış tanımlanmış veya bilinçli saptırılmış kavramlardan bazıları. Başka bir deyimle insanları dinden ve imandan uzaklaştırmanın alternatifleri. Bu alternatifler çok güzel seçilmiş ve ustaca istismar edilebilmiş. Ya da aslında insanımız bu kavramları –uygulaması asıl anlamından çok uzak olsa da- bu şekilde algılamayı daha kolay bir yol olarak seçmişler. Çağdaşlık ya amaç! Evlenip başına bela alacağına rahat rahat serbest ilişki yaşasın insanlar. Kimin eli kimin cebinde belli olmasın. Ayrıca çocuk sahibi olmak için de evliliğe pek gerek yokmuş. Baksanıza evlenmeden de oluyor. Evlilik kurumu bağnaz ve hürriyeti kısıtlayıcı bayağı bir uygulama. Ne gerek var evliliğe. Hem bu istismarların bir faydası daha var. Özgürce giyinmek, yemek, içmek. Dahası, hayatın yegane amacı olarak da paraya köle haline getirmek. Yalnız bir noktada yanlışlarının farkına varamamalarını da ben hayretle karşılıyorum. En büyük ibret olan ölüm ve öteki dünyaya göç.
Matematikte, bilinen bir sayının sonsuzun yanındaki değeri sıfırdır. Sayının değeri ne kadar büyük olursa olsun. İsterseniz rakamın sonuna bir milyon tane sıfır ekleyin. Sonuç değişmez. Kocaman bir sıfır. Şimdi bu noktadan hareketle, yürütülmekte olan mantık nasıl bir mantıktır ki, sonsuz bir yaşam, ortalama 70 (yetmiş) yıl yaşanacak bir alemle değiştiriliyor?
Sonuç olarak yazarımızdan ricam, kurmuş olduğu ütopyalardan bir an önce sıyrılıp, neye hizmet ettiğini gözden geçirmesidir.
Saygılar