Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com
18.06.2011
Seçimin galipleri arasında yer almamasına rağmen acaba CHP üzerine neden bu kadar çok konuşuluyor? Bu sorunun cevabını ararken hiç kuşkusuz bakışlar ilk olarak Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla parti içi iktidarlarını kaybeden, hatta büyük kısmı aday bile gösterilmeyen “küskünler”e yöneliyor. Aslında, başta Deniz Baykal olmak üzere, “eski CHP” kurmaylarının, seçim sonuçlarını olumsuz anlamda abartıp “yeni CHP”yi hedef tahtasına oturtmalarında yadırganacak bir şey yok. Tam tersine, “Kemal Bey daha yolun başında, kendisine bir fırsat daha verelim” demiş olsalardı şaşırtıcı olurdu.
Küskünler cenahından gelen eleştiri ve suçlamaların içinde CHP’nin krizini aşmada yardımcı olacak hiç ama hiçbir unsura raslamadığımızı söylersek abartmış mı oluruz? “Partiyi Aleviler ve Kürtler ele geçirdi” türünden hayli ayrımcı ve gerçekle pek ilgisi olmayan saldırılar, en fazla, bunların sahiplerinin solla hiç alakaları olmadığını gösterir, o kadar. Veya CHP’nin geçmişe kıyasla daha sakin bir seçim kampanyası yürütüp “katı ideolojik” alanlara saplanıp kalmamasını “parti ilkelerinden sapma” olarak görüp göstermenin de pek anlamlı olduğu söylenemez.
Umutlar erken tükeniyor
Şaşırtıcı olan, “yeni CHP” arayışını olumlu anlamda önemsemiş olan parti içi ve dışı kişi ve odakların hatırı sayılır bir bölümünün de seçim sonuçlarıyla ciddi bir hayal kırıklığına uğrayıp umutlarını yitirmiş görünmeleridir. Onların bu tavırlarının sebeplerinden biri, Kılıçdaroğlu ve ekibinin, eskilerin saldırı ve manevralarına karşı koyamayacağını düşünmeleri olsa gerek. Diğer bir deyişle CHP’nin yenileşme sevdasının daha yolun başında sona ereceği yolunda neredeyse bir görüşbirliği oluşmak üzere.
Şahsen burada ciddi bir abartı olduğu kanısındayım. Öncelikle, Kılıçdaroğlu ve ekibinin kolay pes edeceğini sanmıyorum, örneğin CHP bir şekilde yine bir kurultaya gidecek olursa, bundan Kılıçdaroğlu’nun kârlı çıkma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Buradan hareketle, yeni bir kurultayın, eskilerin …
Devamı için TIKLAYINIZ.
Yorum:
Kılıçdaroğlu’nun Portresi
Deniz Baykal ve partinin diğer üst düzey yöneticileriyle kıyaslanınca Kılıçdaroğlu pek bir gariban duruyor. Tabiri caizse ne onlar gibi godoman, ne de onlar gibi sırtı sağlam. Kelle koltukta bir bürokrat, her an topun ağzında, git dense gidecek gibi. Partinin başına ilk geçtiği dönemde bariz bir Sav iktidarı mevcuttu, daha sonra bu kırılır gibi oldu veya öyle yansıtıldı. Sonuçta CHP adına siyasi hamleleri yaptıranlar, bana göre, Kılıçdaroğlu’nu da bir piyondan farklı görmediklerinden herhangi bir kaygı taşımadan oyuna devam ettiler, ediyorlar. Ancak adamın düştüğü her kötü pozisyonda partinin de yara alacağını ya hesap edemiyorlar, ya da bilerek partiyi batırmaya çalışıyorlar.
Ben Kılıçdaroğlu’na bakınca partisinin tam desteğini almış bir başkan değil, durum gereği oraya oturtulmuş, geçici bir figüran görüyorum.
Ben Kılıçdaroğlu’na bakınca partililerin desteğini almış bir lider değil, alternatifsizlikten şimdilik kabul görmüş, ilk fırsatta seve seve değiştirilebilecek bir yedek oyuncu görüyorum.
Ben Kılıçdaroğlu’na bakınca iktidar partisinin karşısında hakkıyla, meydan okurcasına duran bir muhalefet değil, her yaptığıyla iktidarı daha da güçlendiren bir kaynak görüyorum.
Ben Kılıçdaroğlu’na bakınca kendinden emin bir devlet adamı değil, azınlık ezikliğini görüyorum. Daha yeni yeni “Evet aleviyin, ne olmuş!” diyebilen bu insanda küstah CHP’li havası süzülmüyor. O yüzden olmaz! Kılıçdaroğluyla olmaz!
CHP yoluna sırf Atatürk’ün kurduğu parti diyerek Atatürk ilkelerini siyasete alet edip, insanların Kemalist duygularını sömüren zihniyette adamlar lazım. En yalın ifadeyle ‘halk çocuğu’ diyebileceğimiz Kılıçdaroğlu’na bu rol XX…L olur. Bu sebepten CHP’de umut oluşacaksa değişime gidilmeli, genel başkandan başlamalarını tavsiye ediyorum.