17.06.2011
Ben unutmuştum, Twitter'dan bir dostum uyardı.
10 Mayıs 2011 tarihinde, yani seçimden bir ay önce yazdığım bir yazıya “AKP yüzde 50 alırsa CHP'liler ne yapmalı?” diye başlık atmışım.
Yok canım, “aman da ne öngörülüyüm” falan diye hava atacak değilim.
Sadece “Enteresan bir tevafuk” deyip geçiyorum.
Fakat baktım ki, o yazıda yazdıklarım, bugünün tartışmalarına “cuk” oturuyor, bari bir kez daha yayınlayayım dedim. İşte “AKP yüzde 50 alırsa CHP'liler ne yapmalı” başlıklı yazı. Tam metin olarak yayınlıyorum:
Diyelim ki...
Seçim gecesi, sandıklar açılmış ve ortaya “AK Parti: Yüzde 50” gibi bir sonuç çıkmış.
CHP'liler ne diyecekler?
- “Halkımız makarna-kömüre satıldı” mı diyecekler?
- “Göbeğini kaşıyan adamların ülkesi” diye lügat mi paralayacaklar?
- “Aziz Nesin'in dediği gibi...” türünden cümleler mi kuracaklar?
- “Ah din faktörü ah” diye yakınıp duracaklar mı?
- “Tarikatların gücü” türü değerlendirmeler mi yapacaklar?
- “Devlet imkânlarını kullandılar” cümlesine mi sığınacaklar?
Açık konuşalım:
Eğer bunlar söylenirse...
BİR: Teşhis yanlış konulmuş olur.
İKİ: Halka ayıp edilmiş olur.
ÜÇ: Bu kafayla sittinsene geçse de iktidar yüzü görmek haram olur.
Diyelim ki...
Seçim gecesi “AK Parti: Yüzde 50” sonucu çıktı.
Bu durumda CHP'liler ne mi demeli?
Şöyle demeliler:
“Yıllarca askere bel bağladık. Yüksek yargıdan medet umduk. Tayyip yasaklansın, AK Parti kapatılsın diye dua ettik. Sahillerimize çekildik. Erzurum'a hiç gitmedik, Batman'ın kapısından geçmedik. Türbanlıyı anlamadık, Kürtlere kulak vermedik. İrtica dedik, laiklik dedik, başka da bir şey demedik. Gelir dağılımındaki eşitsizliği hiç mesele etmedik. Bir gecekonduya gidip bağdaş kurmadık. Sendikalara düşman olduk. Proje üretemedik. Yoksulu düşünmedik”.
Burada bırakmamalılar ve şöyle devam etmeliler:
“Yanlışımızı gördük, altı ay önce yeni bir yola girdik: Yoksullarla tanıştık. Kürtlerle tanıştık. Türbanlılarla tanıştık. İşçilerle tanıştık. İlk defa yoksullar için projeler ürettik. Alternatifler getirdik. Ama yılların algısı, yılların yanlışı, yılların imajı altı ayda değişmez. Hata halkta değil, hata bizim geç kalmışlığımızdadır... Şimdi önümüzde tek yol var: Girdiğimiz yeni çizgiyi halka daha iyi anlatmak için çalışmak. Hem de seçimin ertesi günü başlayarak çalışmak”.
Seçim gecesi sandıktan “AK Parti: Yüzde 50” gibi bir sonuç çıktığında...
Eğer CHP'lilerin ruh halini, bu yaklaşım belirlemezse...
Bundan sonraki bütün seçim gecelerini büyük bir moral bozukluluğuyla geçirmek kaçınılmaz olur.
Henüz hiçbir şey belli değilken ben uyarı görevimi yapayım da, en azından günah benden gitsin.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Fecr-i kazib
Güneş doğarken meydana gelen aydınlanma olayına fecr denir. Bu fecr doğrudan gerçekleşmez. Önce kısa süreli bir aydınlanma olur, sonra tekrar kararma olur ve arkasından gerçek fecr meydana gelir. Bu gerçek fecre fecr-i sadık (doğru fecr) denir. Gerçek fecrden önce meydana gelen kısa süreli fecre ise fecr-i kazib (yalancı fecr) denir.
Ak Parti üç seçimde de oyunu artırarak seçimi kazandı. Ak Parti bu üçüncü, bana göre de sonuncu iktidarında neler yapacak?
Soru: Faizli düzen ilk iki dönemde var gücüyle devam etti, bankalar en çok kar eden kurumlar oldu. Son dönemde de faizli düzen devam mı edecek?
Cevap: Elbette devam edecek. Çünkü ne Ak parti ne de başka parti faizsiz düzen nasıl kurulur, faizsiz banka nasıl çalıştırılır, bilmiyor ve gerçekleşebileceğini hayal bile edemiyor. Hayal bile edemeyeceği şeyi nasıl yapacak?
Soru: Ak parti Avrupa'nın, Dünyanın en büyük adalet saraylarını inşa etti. Hakim ve savcı sayısını artıracağını söylüyor. Böylece yıllarca süren mahkemeleri sona erdirebilecek mi? Adaleti kısa sürede sağlayacak bir sistemi getirebilecek mi?
Cevap: Dev adalet saraylarının olması adaletin iyi sağlandığını değil, kötü sağlandığını gösterir. Ak Parti çözümü hakimlik sistemi içinde aradıkça asla ve asla çözüme ulaşamayacaktır.
Soru: Çoğunluk demokrasisi devam mı edecek?
Cevap: Ne Ak Partinin ne diğer partilerin ne de bütün dünyanın aklına başka türlü bir demokrasi gelmiyor ki? Bir grubun diğer grubu kendi istediği gibi, diğer grubun istemediği gibi yaşamaya zorladığı çoğunluk demokrasisi dışında bir demokrasi akıllarına bile gelmez, hayal bile edemezler. Hayal bile edemeyecekleri demokrasiyi nasıl getirecekler. Çoğunluk demokrasisinde herkesin hedefi ezici çoğunluk içinde olup diğer tarafı ezmek değil midir?
Soru: Adil bir anayasa yapabilecek mi?
Cevap: İnsan aklı her zaman en iyiyi bildiğini zanneder. Bu nedenle ölüm kötüdür der, idam cezasını kaldırır. Boşanma kötüdür der, boşanmayı zorlaştırır. İnsan böyle düşünerek anayasa yaparsa korkunç bir yanılgı içinde en berbat düzeni getirir. Allah insan için en iyi olanı bilendir. Bu nedenle eğer anayasa Kuran'dan elde edilen delillerle yapılmazsa şimdiki anayasadan çok daha berbat bir anayasa ile karşı karşıya kalırız.
Soru: Ekonomik göstergelerin iyi olduğu söyleniyor. Bu dönemde de ekonomi iyi mi olacak?
Cevap: Ekonomik göstergelerin iyi olması ekonominin iyi olduğunu göstermez. Çünkü sanal bir birim olan karşılıksız paraya, dolara endekslenmiş ekonomik göstergeler sadece göstergedir. Reel değildir. Finans ekonomisi, reel ekonomi diye ikiye ayrılmış ekonomi saçmadır. Faiz düzenidir, zulüm düzenidir. Faizsiz ekonominin gelmesinin tek yolu Kuran'dan delillendirilmiş ekonomik düzenin gelmesidir. Ancak maalesef ne Ak parti ne de başka bir parti bunu hayal bile edemedikleri gibi bunu yıllardan beri anlatan Adil Düzencilerle hayalciler diye dalga geçmektedirler.
Bütün insanlar Adil Düzeni bekliyor. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bütün dünya dört gözle Adil Düzeni bekliyor. Büyük çoğunluğu adını bilmiyor, ama bekledikleri bu. Refah içinde yaşadıkları düşünülen, ekonomik endeksleri yüksek ülkeler bile dört gözle bekliyor. Çünkü o endeksler ortalamadır. Endeks ne kadar yüksekse, az sayıda çok zengin vardır, çok sayıda fakir vardır. O çok sayıda fakir her gün korku içindedir. Açlık ve sefalet korkusu yaşamaktadırlar. Bu nedenle o endeksleri yüksek ülkelerin bu fakir halkları da dört gözle Adil Düzeni beklemektedirler.
Ak Partinin bu son gelişi fecr-i sadık değil, fecr-i kazibdir. Adil Düzen geldiği zaman gerçek fecr doğacak, hak gelecek, adalet gelecek, zulüm sona erecektir.