Skandala beş kala
916 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Taşgetiren - Bugün
Zübeyir Erol

19.06.2011

Ergenekon tutuklularının uzun tutukluluk süresini tartışabilirsiniz.

KCK tutuklularının hem tutuklanma sebeplerini hem teşhirlerini hem de tutukluluk sürelerini tartışabilirsiniz.

Ama tutuklu sanıkları seçime sokup, oradan alınan reylerle tutukluluğu sona erdirmek, hukuktan başka her şey olur. Başbakan'ın "Silivri'den Meclis'e tünel kazmak" dediği şey olur.

Ve tabii skandal olur.

Olacak gibi gözüküyor çünkü herkes kafasını o istikamette çalıştırıyor.

-Millet iradesi var, bir.

-Sokak tehdidi var, iki.

Hakimler millet adına karar verirmiş ya, öyleyse milletten alınan oy, hakim kararı yerine geçermiş ya, hakimler millet iradesine aykırı karar vermeyecekmiş ya...

Öyleyse tüm mahkemeleri halk mahkemesi haline getirip, sokaklarda mahkeme kuralım, nasıl olur.

Olmaz ama bu adamları cezaevinde tutmak da olmaz!

Peki ne olur?

Millet seçti diye Ergenekon sanıklarını, hem millet seçti hem de sokak tehdit eder diye KCK sanıklarını Meclis'e alırız.

Baksanıza, bir mahkeme başka suçtan tutuklu bulunulan Hatip Dicle'yi, başka suçun cezasına mahsuplaşmayı kabul etti. Yargımız da zihnini-hukuk kültürünü açık açık zorluyor.

Tabii, "millet seçti" resmen yetmiyor, "sokak tehdidi" de resmen yetmiyor. Dünya alem bize bakıyor, "zevahiri -yani görüntüyü- kurtarmak için" şöyle, işi hukuk kılıfına sokacak gerekçeler lazım.

Deniyor ki:

-Kaçmayacakları ve delil karartmayacakları anlaşıldığından...

Bu gerekçeler, tutukluluğu sona erdirmek için kitaba uygun gerekçeler.

Eğer sanıkların durumu buna uygunsa mesele yok.

Mesele yok da, şöyle bir iki soru var:

-Mahkemelerimiz bu şahısların kaçmayacaklarına ve delil karartmayacaklarına seçimler bitince mi vakıf oldular?

-Bu sanıkların yargılandıkları suçlar, örgütlü suç niteliğinde görülüp, tutuklulukları da ona göre uzatılıp durmuyor muydu?

Bunlar, söz konusu mahkemelerin etik nitelikleri açısından cevaplanması gereken sorulardır da, şu mesele çok daha kritiktir:

-Hem Ergenekon'da sanık olup milletvekili seçilenler hem KCK'da sanık olup milletvekili seçilenler tek başlarına yargılanmıyorlar. Adı üstünde "örgütlü suç"tan yargılanıyorlar. Hani, tek başlarına olsalar, hukuki tutarlılık, etik metik bakmayalım, tutuklulukları da tek başlarına sona erdirilsin diyelim.

Mahkeme hâlâ üst rütbeli muvazzaf subay alıyor içeri... Sayıları 32 olmuş. Demek, "Bunlar nasıl olsa birliklerinde çalışıyor, çağırırsak gelirler" mantığı mahkeme nezdinde yeterli görünmüyor. Ve demek kaçma ve delil karartma şüphesi devam ediyor.

İlginçtir davada çapraz sorgular devam ederken, yepyeni bilgiler, iddialar, suçlamalar ortaya çıkıyor. Bir albay mesela, ortaya çıkıp gerçeği açıklamadıkları için eski Genelkurmay başkanlarını "Dilsiz şeytan olmak"la suçluyor.

Soru şu:

Sanıklardan bir kısmı yargılama bitmeden tahliye edildiğine göre, eşit durumdaki diğer Ergenekon ve KCK sanıkları ne olacak?

Onlar serbest bırakılmayacaklar mı?

Onları serbest bırakmamak açıkça bir eşitlik ihlali sayılmayacak mı?

Ve onlar da serbest bırakılacaksa, Ergenekon ve KCK davaları üzerine bir bardak soğuk su mu içilecek?

Ben merak ediyorum, gelecek seçimlerde Öcalan veya Karayılan aday olsa YSK'mız hangi gerekçeyle bunları aday yapmayabilir, aday yapılmalarına karşı çıkılmayacaksa, halk tarafından seçilmeleri halinde onların milletvekilliğine nasıl karşı çıkılabilir?

Skandal var mı yok mu?

Bu memlekette Cem Uzan yüzde 7 oy aldı. Bağımsız koysa kesin kazanırdı. Şu andaki mantığımızı işletirsek, o bile milletvekili olabilecekti!

Ne yapıyoruz, demokrasi mi, hukuk mu? Hadi canım sen de!

 

Yorum: Kurtlar sofrasında polyannacılık

Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması vekillere şantajla iş yaptırma, oy verdirme gibi birtakım çirkinliklerin önünü açacaktır. Yani milletin meclisteki iradesi vekiller, söz dinlemeden, kendi iradeleriyle iş yapamaz hale gelecektir.

Önce sana emekli veya muvazzaf bütün askerleri hukukun üstünlüğü deyip tutuklatırlar. Sonra cezası henüz kesinleşmemiş bu insanların milletvekilliğini engelletirler.“Silivri’den Meclis’e tünel kazmak” lafını da söyletip bir taşla iki kuş vururlar.

Askerlere sivil mahkemelerde yargılanma yolu açıldı. Dolayısıyla ordu yıpratılıyor, halk orduya düşman ediliyor. Oysa bu ülkenin en büyük gücü ve düşmanlarının tek korkusu ordusudur. Böylece Başbakanın desteğiyle ordu zayıflatılıyor.

Bitti mi? Hayır. Şimdi de bu askerler Meclise giremesin diye dokunulmazlıklar kaldırılacak. Böyle Meclisin işini de bitireceğiz. Sonra zil takıp oynayabiliriz.

Hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı diyoruz. Çok güzel temenniler bunlar. Ancak içinizden biri çıkıp bana bu mahkemeler Adalet dağıtıyor diyebilir mi? Hangi şartlarda karar verdiklerini ya da vermek zorunda kaldıklarını az çok tahmin edebiliyoruz.

Ordusu güçsüz, Meclisi iş yapamaz, Yargısı çaresiz bir ülke düşünün. Bunun adı da ustalık dönemi olsun.

Hani yakınlarda Erbakan Hoca: “bunlar iyi niyet temennileriyle, herkesle iyi geçinerek memleketi yönetiriz zannediyorlar” diyordu ya… Ve yine “kim ben mi Yahudi’ye hizmet ediyorum” şarkısını söylete söylete seni kendisine hizmet ettirir diyordu. Alın size…

 

 

 

Zübeyir Erol






Sayı: 105 | Tarih: 19.06.2011
Mehmet Şevket Eygi
İslam ile kemalizm uyuşmaz ve bağdaşmaz
Kemalizm ve Atatürkçülük farklı şeyler
1609 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Bu yazı seçimden bir ay önce yazıldı
Fecr-i kâzib
1150 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Değişen Türkiye
Değişecek Dünya
1088 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruhat Mengi
Kemalistler’le Müslümanlar mı? Nasıl soru bu?
-izm
1068 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
'Yeni CHP'den hâlâ umut var mı?
Kılıçdaroğlu’nun Portresi
1036 Okunma
Tayibet Erzen
Zülfü Livaneli
Demirel mecliste
Demirel mecliste Erbakan nerede
1020 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Kürtler Bir Delikten İki Kere Sokulmak
Herkesin İslam Düzenine İhtiyacı Var
966 Okunma
Zafer Kafkas
Ahmet Taşgetiren
Skandala beş kala
Kurtlar sofrasında polyannacılık
916 Okunma
Zübeyir Erol