Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023
1664 Okunma, 0 Yorum

İnsanda var olan sezgi İlahi bir lütuf. Yakıcı güneş ışığına  gölgelik, sert yağmura saçak gözeten akıl;  aynı zamanda  benliğin de kaynağı. Akıl, benliğin tanıklığını  anlamlandırmaya;  oluşan, oluşacak  sorunlara çözümler aramaya koşulludur.

 

Aklın gündelik uğraşların yanında, evrensel işleyişin bütünselliğine  ulaşma güdüsü;  onu,  “aşağıda ve yukarıda” özne adayı yapar. Aklın  benliği özne kılması, “takdir” koşullarında (1) neredeyse olanaksızdır. Fakat benliğin içindeki cevherin başka seçeneği yoktur. Yaşadığımız çağ, coğrafya, giydiğimiz bedenler; ailemiz, yeteneklerimiz, kısıtlıklarımız… sayısız etki içinde yollara koşulan insanlık;  bu koşudan “istifa” ederek çıkmanın dışında, acziyetin kırbacını ölünceye kadar hissediyor.

*

Katlanmak ya da direnmek bu iki kutbun üçüncü seçeneği onların arasın,    araf’ı (2) oluşturuyor.  Araf,  kararsızlığın “tercihi”dir; oraya düşenler, güven ve güvensizliğin med-cezirinde yengeçler gibi ne sahile ne denize tutunur; ne denizde ne de sahilde aldıkları onlarda kalmaz; sahile vuran dalgalar, onların bitmeyen kabusu olur.   Dalgalara teslim olan güvensizlikleri, her ne kadar geçici yarar sağlasa da sonuç olarak  kişiye  katlanmanın üstünde keder bırakır.  

Katlanma,  edilgenliğine rağmen, karar’dır. Bu kararda yakınma neredeyse yoktur.  Bulunduğu ya da düştüğü halin çözümünü, devrandan bekler: “yenen yenilecek; ezen ezilecektir.” Tarih ve olgular, bu kadim hükmün yanındadır.

Katlanan, onları ezen kişiyi veya kurumu  karşısına almaz; ezenin kendi ile yüzleşmesini araya girerek uzatmaz. Bu tutum, ‘destek  çıkmak’ değildir; katlanmak güncel ifade ile “pasif direniştir”.  O şöyle düşünür: “nasıl olsa  katmanlı belirlemelerin içinde var oldum. ‘Büyük resmi’ tahayyül edemesem dahi, hiçbir şey değişim ve döngüden bağımsız değil. Krallar, adil olduğunda  halklarınca; zalim olduğunda kendi  ve çevresi tarafından yıkılır.” (3)  Bu düşünce tarzı,  ‘devran’ı  işaret ediyor; doğrulaması bireylerden bağımsız,  yüzlerce yıl devam eden erk  kapanı’nda yatıyor (4).

*

Diğer taraftan katlanmayı veya direnmeyi göze alamayan  “kolay yolcular” var. Bunlar insanlığın çoğunluğunu oluşturur. Kur’an bunlara “peşinciler” diyor (5). Bu kesim,  insanlığın büyük kısmının dahil olduğu ‘arayüz’ dür. Arayüz ifadesini, sistemden yararlanan, fakat “dışarıda” kalan  eklenti, anlamında kullanıyorum. Bunlar binalarını, istikballerini ‘fırsat zeminine’ inşa ederler. Fırsat zeminleri ise genellikle dere yataklarıdır. Taşkın ve depremlerin geçiş güzergahına “gelecek” kurmak, ikbal aramak  böyledir. Yakınma, bu insanların  bitmeyecek “senfonisidir”. Çünkü yakınma, kararlı(lı)ğın zıttıdır.

Karar alanlar  işgörür, uygular; kararı gevşek tutan, tutmadığı kısmı yakınma ile “tamamlar”. Aslında tamamlanan bir şey yoktur;  ‘savrulur’ demek daha doğru olur. Savrulanlar daima  insan tabiatının saf, teslimiyetçi yönlerine çapa atmayı gözetir; bu da istismarın bir çeşididir. İnsanlığın  ortak zenginliklerinden   mahrum bırakılanların(yoksullar)  ulaşmadığı  alanlar, kolaycı “kararlılar” için semirme  bölgeleridir. Oralara el koymak, iş görmek  günümüzde ‘fırsatları değerlendirmek’ olarak  bilinir.

*

Gelelim direnmeye.  Direnme tekil insan için mümkün değildir. Mümkün olan “çokluğu” oluşturacak kavşakta birilerinin direnme kararına ulaşmasıdır. Böylece etkili dalgakıranın temelleri atılır. Direnme,   direneceklerin birbirlerine yüksek dayanışma, güven zemininde gerçekleşir. Bu yaklaşım atomun yapısını andırıyor:  çekirdek (proton ve netron) ve  elektron. Aynı şekilde, üç boyutlu yaşantımız;  iki ayağımızın üstüne iradenin uzantısı  omurgamız ile dikelmemiz ve benzeri en az çokluklar üç sayısını,  etkili kararların minimum dayanağını   işaret  ediyor.   

*

Sümer tabletlerinde geçen(6), “ Ademden önce insanı   kodlayan dünya dışı ziyaretçilerin” kendilerini de bağlayan iki kozmik sözün, hala  insanlığın gündeminde olması dikkat çekici. Bunlardan biri ‘kader’, diğer ‘kısmet’.  Biri  takdir, diğeri takdirin olasılıklar sürecinde, meydana getireceği oluşumlar zinciri.

‘Kısmet’,  açıklamaya çalıştığım çerçevede  siyasal dilde iki şekilde anlaşılıyor. Biri hukuksal durum ve  yasal koşullar;  diğeri, pratik uygulamalar. ‘Kısmet’, tüm muhtemel olumsuzluklarına rağmen veri’dir. -“Kimler için veri,” derseniz; -“katlananlar ve direnenler için veridir”, cevabını veririm. Daha ilerisi, ‘kısmet’  yanlış anlaşılmanın aksine tekil değil;  ortaklaşa  muhataplıdır.  Ortaklaşa kelimesinin  iş görme anlamı taşıması yanıltıcı olmasın. Bütün kadim önermelerde insanın yaşam zorlukları karşısında tekilliğine vurgu yoktur. Bu saptama,  insanın sosyal varlık olmasından kaynaklanıyor.

Katlanmanın dayanışması sıkıntıyı azaltır; bu da  katlananların artmasını, kararlılığı tetikler; böylece katlanılan, elindeki etkili cihazlara rağmen zayıflar, küçülür.  Küçülme, uyguladığı  negatif   etki  ile çelişmesini artırır. Çelişme, katlananlar üzerindeki baskıyı çözer;  çelişme dışarıdan  içeriye taşınır.  Artık içeriye taşınan erkin,  ikinci  yanı ortaya çıkar. Biri dışarıdan içeriye taşınan “erk”,  diğeri erkin bağrından zıttı olarak ortaya çıkan  kaygı.   Artık katlanılan için “dışarısı” yoktur.  Onda “erk” ve kaygı çatışması ortaya çıkar;  çatışma  içerde kalanları silecek  “kara delik” oluşuncaya kadar sürer.

*

Kısmete gelelim. Kısmet,  şimdi ve gelecektir. Şimdi alınan karar(lar) kısmeti besler. Kısmet,  aynı zamanda entropinin(gelişim yıkımı) karşıtıdır. Çünkü evrensel düzende gelişim esastır. Gelişim yolunda oluşan bozulmalar, zamana ve koşullara uyumu artırmak için meydana geliyor. İnsanlık kendisi için istediğini;  hem türü için hatta zararsız  diğer canlılar için istemelidir. Böylece insanlığın geriye düşüp, kan revan olması (savaşlar, sömürü, zulüm, esaret) duracaktır.

İki beyit ile toplayalım; birincisi katlanan kesimden:

Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yummaz değil.” (Yunus)

Diğeri direnen:Ne senden bana rükû; ne benden sana kıyam. Bundan sonra, Selamün aleyküm, aleyküm selam.”(Fuzuli)

 

Açıklamalar:

(1) Takdir, Arapça  kdr kökünden a)ölçü , değer biçme değer verme; b)kader sözcüğünden alıntıdır. Bedenimize, benliğimize  ve koşullara dair ne varsa takdir kapsamındadır. Öz-kök veri de diyebilir.

(2) Araf; Akad, Arap dillerinde türevleriyle çokça kullanılıyor; rf kökünden  gelen a’raf Kur’an’da cennet ve cehenemi ayıran  bölge. Urf;  Yüsek yer, çıkıntı kelimesinden türediği savı zayıftır; o, örfe(pratik bilgi) kaynaklık eder.” Ne Musa’ya ne de İsa’ya yaranmamak,”deyimi, yaşama dair daha uygun örnektir. Günoğlu (oportinist)siyasette çok yaygın kadro eğilimidir. Savunma güdülerinde itaat ettiklerine karşı Brütüs’lük potansiyeli vardır.  

(3) Adil yönetimlerin handikabı,  halkın varis olduğu nimeti kanıksaması,  konfor dürtüsüyle kibre ve “ihanet”  çukuruna meyletmesidir.   Adaleti sağlayan, vicdani aklın oluşturduğu ilkeler manzumesine toptan sarılmaktır. İlkesizlik çölüne düşüp, (vicdani) adaleti  samimiyetle  arayanlara ikram edilen “vaha”;   çölün şiddetini, kederini tatmamış varislerin elinde gerçek değerini bulamaz.  Çünkü varisler, yokluğu  değil varlığı arzular.  

 

(4)Erk kapanı, kudretin kazdığı kibir çukurudur; öyle ki güç artıkça  çukur derinleşir; sonunda düşkün   güç-süz olarak o çukurda hapsolur.

(5)Şuara/26:109 “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ( eksiksiz barış ve iyiliğe davet)ücretim yalnız alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Benzer(26:180, 26:164,Yasin/36:21.

(6) The Lost book of Enki (Enki’nin kayıp kitabı); Zecharia Sitchin. 2008 Türkçe basım; Ruh ve Madde Yayınları. Başta Muazzez İlmiye hanım olmak üzere 14 adet tabletin bilinenler içinde olmadığı ve İngiltere’de British Museum’ dan yazı eşliğinde varlığının sorulduğunu; fakat ‘olumlu cevap alınmadığı’ söylense de insanlığı etkileyen bir çok buluş ve bilginin, kısmen açıklanıp  barkodlanarak piyasaya sürülmesi   olgudur. Zekeriya Siccin’nin şaşırtmacası,” savı bir yerde dursun;  konu bilgiler, kadim bütün kaynaklar bağlamında etkili  yer tutuşu göz ardı edilemez.  Kadim bilgi  meraklılarına kitabı okumalarını  öneriyorum.

 






Çok Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 672 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1646 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1349 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1106 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 970 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1266 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 699 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1583 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1641 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 892 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 904 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 216 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 965 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 870 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 836 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 618 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 890 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1600 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 817 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 1814 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2325 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2024 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3492 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2578 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2701 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 2845 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2225 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2638 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 2932 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2294 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2684 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 1871 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2619 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2633 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2038 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3075 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3583 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2249 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2300 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2517 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1099 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1105 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1664 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 1903 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1332 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 1881 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1677 Okunma


© 2024 - Akevler