İSLAM’A GÖRE GİYİNME VE KUŞANMA
İslam, itaat ve teslimiyet demektir. Muhammed (Sallallahu Aleyhi vesellem) in
Allah’ın emriyle insanlara bildirdiği dine İslam dini denir. Bu dinin
mensubuna da Müslüman denir. Başka bir deyişle İslam demek, tam teslimiyet ve tamamen bütün kötülüklerden arınmış olmak demektir.
Cihan denen bu kürede erkeğin yeri ayrı, kadının yeri ayrıdır. Erkek kadının yerine, kadında erkeğin yerine geçti mi dünyanın ahengi bozulur. Yine kadının ve erkeğin giyeceği de ayrıdır. Bir erkeğin çarşafa bürünmesi nasıl uygun değilse, kadınında erkek elbisesi giymesi hoş olmaz "Ben giydim de ne oldu!" demek, şeytanı sevindirir.
Günümüzdeki toplumların en büyük sorunu giyim kuşam sorunudur. İslam dinine göre giyinmeyen toplumlar elbette gaflet içindedir. En çok yakındığım nokta: günümüzdeki din adamlarının Toplumu yeterince bilgilendirmemekte ve kendilerine düşen görevi yerine getirememektedirler. Neredeyse her gün giyim kuşam yüzünden vakalara şahit oluyoruz.
İstanbul’da evine dönmekte olan bir hemşirenin giydiği elbisesinden dolayı bir şizofren hastası tarafından darp edildi. Belki de bu yazıyı yazmama sebep olan bu olay olmuştur. Bu olayda hepimizin sorumluluğu var. Yeterince giyim kuşam hakkında bilinçlendirilmiyoruz. Kur’an’a ve İslam’a göre hareket etmiyoruz. Toplum gittikçe yobazlaşıyor. Bir an önce bu giyim kuşanma sorununa özellikle din adamların TV’lerde veya sitelerde dile getirmelidir.
وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّوَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُوْلِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاء وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِن زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ve mü’min kadınlara söyle, bakışlarını indirsinler (haramdan sakınsınlar) ve ırzlarını korusunlar. Zahir olan kısımlar (görünen el, yüz ve ayaklar) hariç, ziynetlerini açmasınlar. Ve başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (örtsünler). Ve ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınlar veya ellerinin altında sahip oldukları (cariyeler) veya erkeklerden, kadına ihtiyaç duymayan hizmetliler veya kadının avret yerlerinin farkına varmayan çocuklar hariç, açmasınlar. Ve gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını vurmasınlar. Ey mü’minler, hepiniz Allah’a tövbe edin! Umulur ki, böylece felâha eresiniz.(Nur 31)
Nûr Suresinin 31. âyet-i kerimesi kadınların kendilerini muhafazası istikametinde kimlere, nasıl davranmaları lâzım geldiğini açık bir şekilde ifade etmektedir. Kadınlar için ziynetlerini açmasınlar, emri vardır. Allahû Tealâ bu emrin dışında olanları ayet-i kerimede tek tek söylemektedir. Bu konuda bir tereddüt hasıl olduğu zaman bu âyete mutlaka bakmak gerekir. Fıkıh âlimleri bu konuları çok iyi bir şekilde bilmektedirler. Gerekirse onlardan sormak en uygunu olacaktır.
Öyleyse mü'min kadınlar, özellikle kimlerin yanında, nasıl hareket edeceklerini buradan rahatlıkla çıkarabilirler.
Saygılar Sevgiler…. Esselamu Aleyküm Dua ile…..