AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana atadığı din görevlisi sayısındaki artış oranı öğretmenleri geride bıraktı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi görüşüldü. Bakanlığın sunumunda kamudaki personel istihdamına da yer verildi. Buna göre Eylül 2019 itibarıyla kamu kurumlarında istihdam edilen personel sayısı 3 milyon 856 bin 532. Sunumda bazı mesleklerde AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılındaki ile şimdiki personel sayıları ile yüzdelik artış oranları da aktarıldı.
Sözleşmeli Sağlık Bakanlığı personeli, sözleşmeli din hizmetleri personeli ile sözleşmeli öğretmen sayılarının da dâhil edildiği sunumdaki tabloya göre, kamudaki din görevlilerinin sayısı kamudaki doktor, hâkim ve savcılardan daha fazla.
2002’ye göre din görevlisi sayısındaki yüzdelik artış oranı da öğretmen ve polis sayısındaki artışı aşıyor. 2002’de 68 bin 479 olan din görevlisi sayısı bugün yüzde 70,6 artışla 116 bin 854’e çıktı. Aynı süreçte öğretmen sayısı 561 bin 242’den yüzde 67,1’lik artışla 938 bin 327’ye, polis sayısı da 155 bin 235’ten yüzde 61,3’lük artışla 250 bin 436’ya çıktı.
İmam ve Müezzin atamaları bu kadar fazla yapılıyor fakat camilerde çoğu vakit namazlarında cemaate katılanların sayısı 60’ı geçememektedir. Ülkenin sosyal durumu ortada iken; kadın cinayetleri, tecavüz vakaları günden güne artmaktadır. Televizyonlarda yapılan aile programlarında iğrenç olaylar apaçık halka servis edilmektedir. Bu programlara gelen aileler DNA testi yaptırdığında, Ülkede eşler arasında sadakatsizliğinin iğrençliğini de gözler önüne serilmektedir.
İmam ve Müezzin atamalarına karşı değilim ama ülkenin durumuna baktığımda, Ülke, imam atamalarıyla düzelecek bir durumda olmadığının kanaatindeyim. Türkiye’de her sağlık ocağında birer sosyolog ve psikiyatrist bulunması ülke için bir nebze olsun yararlı olacaktır. Aileler, sosyologlar ve psikiyatristler tarafından bilgilendirilmeli, eşler arasındaki sadakati artırmalı, boşanmaları azaltmalı, aile birliğini güçlendirilmelidir.
Ülkedeki imam sayısının çok olması, halkın dine daha çok bağlı kaldığı anlamına gelmez. Keza halk giderek dinden uzaklaşmaktadır. Yahudi sermayesinin geliştirdiği sosyal medya ve sosyal âlem yüzünden halkın Kur’an-ı Kerim okumadıklarını ve namazların da terk edildiğini görmekteyiz. İktidar, bu imam ve müezzin atamalarını gözden geçirmesi gerekmektedir.