"Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır"(Hucurât sûresi, 13)
Sevgili Peygamberimiz ise konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"Ey insanlar! İyi biliniz ki muhakkak Rabbiniz birdir ve babanız da birdir. Bakınız, iyi kulak veriniz, ne Arap’ın Acem’e, ne Acem’in Arap’a, ne beyazın siyaha, ne de siyahın beyaza takva dışında herhangi bir üstünlüğü yoktur."
"Kim ki, asabiyet (ırkçılık) iddiasında bulunursa bizden değildir, ırkçılık uğrunda savaşan bizden değildir ve ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir."
Irkçılık, soy bakımından “büyük, yüce” olma inancıdır, o inancın bir dünya görüşü rengine bürünmüş yansımasıdır. Irkçılık, bir hayal alemidir, Batılıların ifadesiyle bir romantizmdir. Romantizm ise sağlıklı düşünmeye engeldir. Irkçı, toplumunu ırkçılaştırdıkça büyüteceğine inanır; romantizm, onun düşünme mekanizmasında hasara yol açtığı için bunun aksinin olabileceğini düşünemez.
Irkçılık, pratikte ilkin ırkçının ırkını ırkçılıkla büyütme hayaline hak verecek bazı neticeler de verir ama ardından sadece dağılma ve küçülme getirir. O sözde “toparlayıcı” rol üstlenen hissiyat, tahribat getirir, pişmanlık getirir. Bunun bariz örneği, Fransa’dır. 1789 İhtilali ile birlikte ırkçılık, dünyanın neredeyse çeyreğine hükmeden Fransız devletinin esaslarından biri hâline geldi. Fransızlar, bu eğilimle artık bütün dünyayı ele geçirebileceklerini düşünmüşlerdi.
Meşhur Napolyon, o hayalle yola çıkmış, kısa sürede Avrupa’yı çizmeleri altında ezmiş, Fransız kibrini tatmin etmekte büyük başarılara ulaşmıştı. Ama ırkçılık, bırakın Avrupa’ya hakim olmayı, Fransa’nın aşama aşama bütün kazanımlarını kaybetmesine ve nihayetinde bir ulus devleti olmaya mahkum bıraktı.
Benzer bir durumu Napolyon gibi bir kahramana sahip olmadan İngilizler de yaşadılar. İngilizler, büyümelerindeki Yahudi katkı ve sürekli etkisinden dolayı hiçbir zaman İngilizcilik yapmadılar ama Yahudilerle beraber renk ırkçılığı yaptılar, Siyah ve Melez ırklara karşı Beyaz ırkın ırkçılığını yaptılar. Sonuç mu? Ellerindekini de kaybettiler ve Büyük Britanya iken sadece Britanya olarak kaldılar. Dünya siyasetinde ABD’ye kuyruk olup gittiler.
Osmanlı’yı bütün büyük devletler gibi büyük kılan, ırkçılıktan uzak olmasıydı. Ama Fransız Mason Locası’nda odaklanmış Yahudiler ve Yahudi dönmeleri, yerli Yahudi veya Yahudi dönmelerini kullanarak Osmanlı gençlerine tam aksi yönde fikirler aşıladılar. Osmanlı’nın büyüklüğünü koruyamaması ırkçı olmamasındandır, dediler. Ama Osmanlı, ırkçılığa meylettikçe küçüldü ve nihayetinde bitti.
Ne yazık ki ırkçılık eğilimi yayıldığında böyle tarihsel süreci de görmez, doğru tahlil etmez, edemez. Bunun için büyümek isteyen hiçbir ülke, geleceğini ırkçılığa teslim edemez. Bu yüzden ABD’de ırkçılığa karşı çıkan halk günlerdir eylemlerini artırmaktadır. ABD’de zenciler (siyahiler) hep hor görülmüştür. Bu düzen elbet birgün bitecekti. Sanırım şuan ki protestolar eylemler bunun ispatı olacaktır. ABD’de kasım ayında seçimler yapılacaksa Donalt Trump % 100 kaybedecektir. ABD’de Yeni bir düzen gelecek ve artık eskisi gibi Dünyaya musallat olamayacak. Kendi içinde kıvranıp duracaktır.