Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 5
27.06.2025
664 Okunma, 0 Yorum

Aynı kalıptan benzemezler çıkabilir mi?  Madem benzerler birbirini itiyor,   içinde bulundukları  çeperi kırma riskine  sokuyor.  O zaman,  bu zıtlığı kabul edilebilir düzeye, daha doğrusu verimli hale getirmeliyiz.   

Potansiyel benzemezler aynı kalıba girdiğinde, ortaya çıkan benzerlik biçimseldir.  Fakat  nitelik kazandırıcı süreçte  bu benzerliğin kabukta kaldığı görülecektir. Benzer biçimler, işlevsel açılımla  farklılık kazanır.   

 

İnsanlar bir birine ne kadar çok benziyor; düşünce şekilleri, farklı etkilerde kaldıklarında  dışa vurum halleri; organik benzerlikleri… fakat, her birini farklı kılan nicelikler olmalı  ki yaşamı oluşturan kozmik irade,  o insanın doğumunu takdir etmiş.  Bu takdir sebebiyle,  insanın  akıl-vicdan beraberliğine, bunları kullanma rüştüne ulaştıracak eğitim modellerinde  “fire” olamaz.   Mevcut insani “fireler”,  tamamen kötü, yetersiz toplumsal organizasyonların “eseridir”.    Diğer anlatımla, benzerlikleri  baskın   olan toplumlar kapalı   toplumlardır. Böyle toplumlar, ne kadar çaba gösterse de döngü kapalı olduğundan,  gelişim tekrar hapsinden kurtulamaz.  Yanı sıra,  otoriter baskının oluşturduğu disiplin,  göreceli  düzen aldatıcıdır;  bu düzende liyakat kısıtlı, atalet öndedir. Atalet böyle toplumlarda  yaygın hastalığa dönüşür.  Böyle toplumlar verimden, gelişimden ,yaratıcı rekabetten  yoksundur.  

 

“Güvenlik, risk ile maluldür”,  demiştik. Yanı sıra güvenliğin oluşturduğu güvenin,   ‘iman’ aşaması   da bu kapsamdadır.  Açıklamaya çalışacağım:

 

(i) Risk,  değişimin ve belirsizliğin doğal sonucudur; (ii) değişimde istisna yoktur; her şey değişir. Değişimin gözlenen   ve  gözlenemeyen tarafları  vardır.  (iii) Risk tanımlamaları  olgu ve değişimin gözlenen,   gözlenemeyen yönleriyle yapılır.    (iv) Ayrıca,  gözlenen ve tekrar eden  her olgunun kararsız yönleri olacaktır.  (v)  Devamında,      “ince ayar”  ile   risklerin kararsız tarafında  da  gözlenen ve gözlenemeyenleri ayıracağız.    (vi) Bu yüzden  ileri düzey güvenlik planlaması,  riskin gözlenen kısmı ile   gözlenebilen kararsız alanı  kapsar. (vi) Bu kapsamdaki  etkinlikler kişilerde, organizasyon ve kurumlarda   “güven” duygusu oluşturur.  (vii)  Böyle güvene erişen birey, organizasyon,  kurumlar  değişimin getireceği yeni riskler olasılığını unutmamalı.    Güvenlik  konforunda  devamlılık beklentisi,  aynı zamanda güvenliğin testi yerine geçer.   (viii)  Son olarak sosyal, kurumsal güven ve güvenliğin    manevi aşaması   ‘iman’ ve ‘vakıf’tır.      (ix)  İman ve vakıf düşüncesi,  tüm varlık aleminin  Kadiri Mutlak Bilinçten tezahür ettiğine  dair kabul ve bu kabule yönelik sezgiden kaynaklanır.  (xi) Sezgi,  içsel öngörülerin öz deneyimle doğrulanmasıyla gelişir.  Bu gelişimin  etabı,  “ adanış”  aşamasında son bulur.   

 

Her  insan,  biricik olma potansiyeline sahiptir. Toplumsal organizasyonun en önemli görev;  topluma dahil bireylerin  bu potansiyelini  topluma, insanlığa ve doğaya fayda sağlayacak  şekilde açığa çıkmasını  sağlamaktır. Başta sözünü ettiğimiz,  “aynı kalıptan, benzemez bireyler” yetiştirmenin formülü budur. Parasız, yaygın, firesiz eğitim;   milletin, ülkenin, devletin en önemli ödevidir;  bu ödev,  reel savunmadan hakiki beka sağlayacak  olmasından dolayı daha öndedir.  

 

Baştan bu yana işlediğimiz gibi riskin  güvenliğe;  denemenin  güvene;  akli-vicdani şüphenin,   imana yol açması;  bireyin doğaya, topluma   özgün yararlar  üretecek  biricik olma potansiyelinin ortaya çıkmasına  bağlıdır.  

 

İnsan ve toplum için değerlerin en  değerlisi  eğitimdir.  Ne yazık ki bu en değerli;  eksik,  yanlış politika ve kısa erimli hamaratlıklarla ilk umut olma  özelliğini yitirmiştir.  Bu yüzden, “eğitim şart!” ilkesi  gülmeceye dönüşmüş,  her türlü eğitim müfredat vaadini ardında bırakmıştır.

   

Temel eğitim ilkeleri için  önerimiz:

1.Eğitim,  temel uzmanlık düzeyine kadar parasız ve  teşviken yatılı olmalıdır.

2. Her aşamasında öğrencilerin yetenek keşfi amaçlanmalı.

3. Marjinaller, istisnalar  dahil her öğrencinin  gelişim yolu- yöntemi bulunmalıdır.

4. Eğitim gösteriş ,reklam, lobicilikten  uzak tutulmalıdır.

5. Tüm değer ve değerlendirmeler ölçülebilir olmalıdır.

6.Güdüm karşıtı olmalı; her türlü güdümsel temayülden korunmalıdır.

7. Eğitimin kazandırdığı  pratik ve  düşünceler   her zaman sorgu ve eleştiriye tabi tutulmalıdır.

8. Sürü davranış  psikolojisinden uzak kalınmalıdır.

9. Bireysel farklılığın   ilahi Bütünlüğe en yararlı tutum olduğu kavranmalıdır.   

10.Bilimsel, akli,   vicdani bakış ve sorgulama;  her husus ve aşamada  gözetilmelidir.

11.Öğrenmeyi, şüphe etmeyi, araştırmayı, deney-gözlem yapılmayı,  hatalardan yüksünmemeyi, öğrenmeyi,   onları değiştirmeyi temel metot  bellenmeli.

12.Öğrendiklerini deney, sezgi, tanıklıkla güçlendirecek. Bu tür bilgilenmeyi  dogma boyutuna taşımayacak; her verinin koşullara bağlı,  zaman-mekan  ve genel kabul etkisinde göreceli olduğu unutulmamalı.

13.Akıl vicdan birliğini sürekli kılıp, salt aklın cazibesine kapılmamalı.

14.Bütünsel esaslı  empatiyi,  her türlü biyolojik, yerel yakınlıktan  üstün tutmalı.

15. Sentezi, melezliği, karma  açılımları  özgün ilerleme yolu bilmeli.  

       

 






Çok Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Risk ve Güven/lik - 4
8.06.2025 1668 Okunma
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 5
27.06.2025 664 Okunma


© 2025 - Akevler