Adil Düzen ‘sosyal adaleti’ gerçekleştirecek…-5
Evet, “Adil Düzen” hem ülkemizde ve bütün dünyada “Adil Dünya Düzeni” olarak “tufan” hem de bir bütün olarak “sosyal tufan” seviyesindeki ilmî-dinî/ahlâkî-iktisadî-idarî/siyasî sorunların tamamının çare ve çözümüdür; her şeyden önce bu önemlidir…
Önemine binaen de her vesile ile bu vurgulu hatırlatmayı yapıyoruz…
Geçen yüzyılın başında dünya dengesini kaybetti ve iki dünya savaşı oldu…
Şimdi de her gün bu dengesizlik sebebiyle üçüncü dünya savaşından söz ediliyor…
Dünya savaşlarının sürekli gündemde olduğu, sadece savaşmanın konuşulduğu, ‘silm’ yani ‘barış’ düzeninin gündeme bile gelmediği bir dünyada insanların durumunu düşünün…
- Aklı başında hangi insan böyle bir dünya düzeninde yaşamak ister…
- Aklı başında hangi insan böyle bir dünya düzeninin devam etmesini ister…
- Aklı başında hangi insan böyle bir dünya düzeninin acilen değişmesini istemez…
- Aklı başında hangi insan bir an önce dünyada ‘Adil Dünya Düzeni’ kurulsun istemez…
Yarım yüzyıldır sözünü ettiğimiz ‘Adil Dünya Düzeni’ kuruluncaya kadar söz konusu sorunlar bitmeyecek, her gün veya her dönemde bunlardan biri ya da birkaçı gündemi işgal ediyor olacak ve sorun veya sorunlar çözüme kavuşturulmadıkça fasit döngü devam edecek...
Hep hatırlattığım üzere, bu fasit döngü veya kısır döngü zamanla öylesine bir kördüğüme dönüşmüştür ki; var olan sorunların tamamı artık bizim veciz ifademizle maalesef ‘tufan’ seviyesindedir ve bu seviye günümüzde hayatımızın ‘ilmî-dinî/ahlâkî-iktisadî-idarî/siyasî’ olarak her dört ana alanında ‘sosyal tufan’ seviyesindedir…
- Bu seviye tahammül sınırlarını aşmıştır, acilen çare ve çözüm beklemektedir…
- ‘Adil Düzen ‘sosyal adaleti’ gerçekleştirecek…’ dememizin ana sebebi budur…
- Her vesileyle Adil Düzen çare ve çözümlerini yazmamızın derin sebebi de budur…
- Bu çare ve çözümler uygulanmadıkça bu faizci zalim düzende yaşanacaklar bellidir…
Söz buraya gelmişken ve bizim ‘teşhis-tedavi’ metodumuz ile yazdıklarımız da bu merhaleye ulaşmışken, bu fırsatı değerlendirelim, her birimiz insanlara -hem de dünyadaki bütün insanlara yani sekiz milyar insana da ulaşacak şekilde- gerekli ‘tebliğ ve irşad’ görevlerimizi yerine getirelim ki; bu sayede hem kendimizi hem de insanlığı kurtaralım…
- Bu görevimizi yerine getirmediğimizde olacakların ana şahidi Kur’an’dır…
- Bu görevimizi yerine getirmediğimizde olacakların diğer şahidi insanlık tarihidir…
Bundan dolayı -ve özellikle meselenin bu derece önemine binaen- bu ve benzeri delilleri de önce kendimize hem hatırlatıyor hem de bu konuda yapılması gerekenleri gücümüz nisbetinde yaptıktan sonra başkalarına da yapılması gerekenleri hatırlatıyoruz…
Hayatımızın dört ana alanında da sözünü ettiğimiz ‘sosyal adaleti’ gerçekleştirecek şekilde önce ülkemizde ‘Adil Düzen’ sonra bütün dünyada ‘Adil Dünya Düzeni’ kurulmazsa; hayatımızın dört ana alanında da var olan ‘Sosyal Tufan’ bir şekilde çağımız dünyasını belki de ‘atom silahlarının da kullanılacağı’ bir şekilde cereyan edecek ‘üçüncü dünya savaşı’ gerçekleşecek ve bu savaş maalesef çağımız dünyasının sonunu getirecektir…
- Durum herkesin konuşmaya ve yazmaya başladığı üzere bu seviyededir…
- Biz herkesten önce bunun böyle olduğunu hem söylüyor hem yazıyorduk…
- Biz sadece söyleyip yazmakla yetinmedik, çare ve çözümleri ortaya koyduk…
- Artık acilen bu çare ve çözümlerin nazar-ı itibara alınıp uygulanma zamanıdır…
Bu uygulamaların yapılmadığı her an, her gün, her hafta, her ay, her yıl kaybedilmiş zaman mesabesindedir ve bütün bunları bilip idrak eden ama gereğini yapmayan aklı selim sahiplerinin istisnasız tamamı hem sorumluluk altında hem de derin vebaldedir…
Allah’ta tesirini halk etmesini dileyerek bu yazı dizimizdeki ana uyarıları hatırlayalım…
- ‘Adil Düzen’ her şeyde olduğu gibi “vergi” alanında da denge ve adaleti sağlar…
- ‘Adil Düzen’ “hayatın dört ana alanında” da bu dengeyi gerçekleştirmiştir…
- ‘Adil Düzen’ hayatın dört alanında var olan “sosyal tufanı” sona erdirir…
- ‘Adil Düzen’ insanlığın beklediği “sosyal adaleti” gerçekleştirecektir…