Kurban Bayramı, bayramlar ve hikmetleri… - 1
Bayram günlerindeyiz ve bu yazılar bayram münasebetiyle yazılıyor…
Ramazan Bayramı sonrasında Kurban (veya Hac) Bayramı günlerindeyiz…
Hac Suresi’nin 28 ve 29’uncu ayetlerinde hacdaki kurbanlardan bahsedilmekte, 34 ve 36’ıncı ayetlerde hacda olmayanların kestiği kurbanlardan bahsedilmekte, orada “eklediniz” denmekte, bu durumda birlikte ekletmek yani yemek vacip olmaktadır. “Kaani ve mu’tere de it’am ediniz / yoksula ve yoksul olmayana yediriniz” denmektedir.
Hazreti Peygamber ayeti (Hac, 22/36) şöyle yorumlamıştır: Üçte birini evinize alın, üçte birini eş dosta dağıtın, üçte birini de kurban kesemeyenlere verin. Burada dikkat edeceğimiz husus gerek fitrede gerekse kurbanda ortak hareket vardır, birlikte yemek emredilmiştir...
Diğer taraftan da ‘îd/bayram’ kelimesi Kur’an’da bir yerde geçmektedir.
Hazreti İsa’dan gökten sofra indirmesini istiyorlar, Hazreti İsa da dua ediyor: “Rabbim bize semadan sofra indir, evvelimize ve sonramıza îd olsun ve senden bir ayet olsun.” (Mâide, 5/114) Demek ki îd/bayram için semadan bir sofra indirilmelidir. Kurban Bayramı’nın günü bellidir, arefeden sonra gelen gün. Semadan indirilen sofra da kurbandır. Şöyle ifade ederiz. Hacda olanlar orada kurban keserler, biz de bulunduğumuz yerde kurban keseriz. Kurban semadan indirilen sofra olur. İkinci bayramın da Ramazan’da olacağı Kur’an’da açıkça ifade edilmiştir. Ramazan’da oruçlu olduğumuza göre, Ramazan’ın bittiği gün bayram olacaktır. Hazreti Peygamber böyle anlatmış, icma da bunun üzerine oluşmuştur.
O halde gerek Ramazan gerekse Kurban bayramları Kur’an’da sabittir. Sünnet ile öğretilmiştir ve bu hususta icma vardır. Fitre ve kurban da yine Kur’an’la sabittir.
Bu yazılarımızda hem Kur’an ayetlerine dayanarak hem de Sünnet ışığında ve aynı zamanda icmalara uyarak bayramları asıl anlaşılması gereken şekliyle anlatmaya çalışacağız.
Yaradılışta ve hayatımızda her şey çift olduğu gibi bayramlar da çifttir.
Senede iki defa insanlar tüm aile fertleri ile bucakta, ilde, ülkede ve insanlıkta bir araya gelerek bayramlarını kutlarlar. Güçleri yetenler Mekke’ye giderler; güçleri yetmeyenler kendi devlet merkezlerine giderler, ona güçleri yetmeyenler kendi il merkezlerine giderler, ona da güçleri yetmeyenler bucaklarında bir araya gelip bayramlarını kutlarlar...
Her ocak (aşiret yani ortalama on aile) içinde bir ‘mescit’ vardır, burada beş vakit namaz kılınır. Mescit yüz metrekare civarındadır. Sonra hac organizasyonu örnek alınarak her bucakta, her ilde ve her ülkede namaz kılınacak, kurban kesilecek yerler olacaktır; olmalıdır. Her aile çadırları ile buraya gelecek ve piknik yapar gibi bu vacibeyi eda edecektir. Her ailenin savaş ve zelzele gibi afetlerde kullanılmak üzere çadırı olacak, bayramlarda da kullanılacaktır...
Bir ‘Cuma Mescidi’ olacak, herkes Bayram Namazını orada toplu olarak kılacaktır...
Sonra kurban kesim yerlerine gidilecek, çevresinde pratik çadırlar kurulacak, birlikte kurban kesilecektir. Ramazan Bayramı’nda ise yemekler hazırlanacak ve birlikte yenecektir...
Bayram namazlarındaki hutbelerde o yıl ve dönemin meseleleri anlatılacak, resmi gazetede yayınlanacak, hutbelerin hükümleri irad edilmeleriyle birlikte başlamış olacaktır...
Bayramlarda oruç tutmak yoktur. Kur’an oruca gücü yetmeyenlerin fitre vermelerini ama tüm insanlar için fitre verilmesini istemektedir. Emredilen it’am yani yedirmektir. Emredilen para vermek değildir, emredilen it’amdır ve bu it’amın birlikte olmasıdır; dolayısıyla bu emir bize aynı zamanda askeri birliklerin it’amını ve başka şeyleri de öğretmektedir...
Bir bucakta insanlar ikiye ayrılırlar; zenginler ve fakirler. Mal sahipleri hemen paraya çevrilebilen taşınır mallardan yıllık ihtiyaçları dışındaki mal varlıklarını beyan ederler. Buna ‘servet’ denmektedir. Bir bucakta veya ilde veya ülkede servetlerin yani aslî ihtiyaçların dışındaki hareketli varlıklar değerleri ile sıralanırlar. Ortalama seviyenin üstünde olanlar zengin, ortalama seviyenin altında olanlar fakirdirler. Bu değer beyan ile sabit olur. Zenginler kurban keserler, zenginler fitre verirler. Fakirler ise kurban kesmezler, fitre vermezler...
Zenginler kendi günlük mutfak masraflarının iki misli yemek hazırlarlar. Biri bayramlarda kendi yiyecekleri, diğeri de fitre vermeyenlerin yiyeceğidir... (Devamı var)