Gazze, anayasa, ekonomi ve ‘dünyanın çöküşü’-8
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Gazze gündemim” 7 Ekim 2023 tarihinde başladı ve önce 72 köşe yazısı yazdım…
Devamında her gün Gazze gündeminden kopmaksızın başka yazılar yazdım…
Başka başka yazılar yazıyordum ama Gazze her gün hep aklımdaydı…
Nitekim son yedi günkü yedi yazı başlığımda bile hep var…
Gazze gündemine ve konusuna bugün de devam etmemin sebebi bana ulaştırılan şu mesaj oldu: “Ömrümün en az 40 yılı ‘İslam Birliği’ (bu günlerde bu isimde bir ‘vakıf’ kuruyoruz / RNE) hayaliyle geçti. Bu uğurda elimizden geleni yapmaya çalıştık. Gücümüz bu kadardı. Yıllardır devam eden Doğu Türkistan, aylardır devam eden Gazze soykırımlarını görünce tabi ki üzülüyorum ama vicdanen rahatım. D8’i öldürenler ve 23 yıldır sürekli destek verenler yatıp kalkıp ağlasın. Bu arada şunu da görmüş olduk; kıt kanaat imkânlar ile aylardır direnen Gazze halkı Siyonistlerin bir hiç olduğunu gösterdi. Adam gibi sadece bi devlet (mesela Türkiye) destek verseymiş, durum çok daha farklı olurmuş. Sonuç olarak Gazze halkı olarak öldüler ama onurlarını, şereflerini, haysiyetlerini korudular ve bütün insanlığı ayağa kaldırdılar. Ya biz; ağır bir utanç yaşadık ve halen de yaşamaya devam ediyoruz. Hele şu elinde devlet imkânı olanlarımız ve Siyonistlerle iş tutanlar var ya; onların durumu iki cihanda da acı.”
“Gazze gündemi” boyunca zaman zaman hatırlattığım ve bunu yıllardan beri yazdığım üzere, sadece ülkemizde değil bütün dünyada “ilim/eğitim, din/ahlâk, iktisat/ekonomi, idare/siyaset” kurumlarının tamamı çökmüş durumda; bundan önceki son iki yazımda da yazdığım üzere, bu durumun etkisiyle “dünyanın çöküşü” başlamış durumda…
***
“Anayasa” ile devam ediyor ve diyorum ki; millî ve manevi değerlere sahip çıkılmalı ve her şeyden önce bu değerlere uygun bir Anayasa yapılmalı, bu arada bu köşede defalarca yazdığım yarım yüzyıllık “anayasa çalışmalarımızdan” da mutlaka istifade edilmelidir...
“Ekonomi” konusunda bugüne kadar yazdıklarımın özü ve hülasası olarak diyorum ki; Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının sebeplerinden biri olduğu gibi ülkemizin ve çağımızın en büyük musibeti olan “faizli borçlanma sistemi” bir gün bile gecikmeden derhal ter edilmelidir... Bu konuda da Adil Düzen Çalışanları olarak artık yarım yüzyılı da aşan zamandan beri yaptığımız, halen de her gün ve her hafta yaptığımız “Adil Ekonomik Düzen” çalışmalarımızdan mutlaka ve çok yönlü olarak istifade edilmelidir…
“Emekliler meselesi” var bir de! Yanlış ekonomi politikaları sebebiyle Türkiye’de enflasyon arttığı gibi her gün bütün fiyatlara ve her şeye anormal şekilde etki etmeye devam ediyor... Kiralar ve gayrimenkul fiyatları fahiş şekilde yükseldi... Döviz üzerinden Türkiye’ye operasyon yapıldı; saldırı hala her gün devam ediyor... Emeklilere gereken ekonomik imkânlar sağlanamadı; seçimde 8 milyon kadar seçmen sandığa gitmedi, durumu protesto etti...
“Eğitim meselesi” ise her şeyden önemli ve belki de “beka seviyesinde” bir sorundur... Mevcut eğitim sistemi -daha önce de yazdığım üzere- “Fulbright Anlaşması” neticesinde 1950’lerden beri Amerika etkisinde; AK Parti hükümetleri döneminde de etki maalesef aynen devam etti... Neticede memleketimizin evlatları sekülerleşti... Dava şuuru kayboldu... Vatan millet sevgisi yok oldu... Allah korkusu ve Peygamber aşkı ortadan kalktı... Eğitim meselesi de beka seviyesinde önemli bir meselesidir… Eğitim konusu acilen gerçek anlamda ele alınmalıdır... Bu günlerde “yeni müfredat” çalışmaları yapılıyor. Sayın Milli Eğitim Bakanı ve ekibi iyi niyetle gayret ediyor ama birileri “manevi eğitim” konusunda yan çiziyor...
***
SONUÇ olarak sadece ülkemizde değil -bundan önceki son iki yazıda yazdığım ve Batı dünyasının en önemli ekonomi dergisinin de itiraf eder gibi yazdığı üzere- dünya çöküyor…
-Adil Düzen Çalışanları olarak bizler “SOSYAL TUFAN” var diyoruz…
-Onlar da itiraf ederek “Dünya Ani Çöküşün Eşİğİnde” diyorlar…
-Dünya bile bizden çare ve çözümler bekliyorken -maalesef- biz de çöküyoruz…