Korona fitnesi; fitne nedir, korona fitnesi nedir?-1
FİTNE hem ülkemizde hem de bütün dünyada aldı başını gidiyor…
Son yıllarda ülkemizde siyaset başta olmak üzere her alanda FİTNE var…
Korona-virüs vesilesiyle de hem ülkemizde hem de bütün dünyada FİTNE var…
KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızda Ankebut Suresi çalışmasına sıra geldi ve surenin hemen en başında FİTNE VE İMAN konusu var; ayetin meali ile başlayalım…
“İnsanlar fitnelenmeden iman ettik demekle bırakılacaklarını mı sandılar?”
Burada dikkat edilmesi gereken fitnenin ne olduğudur.
“Fİtne” kelimesi “FeTeNe” kökünden gelmiştir. İkinci babdan “fütûn” mastarı altın ve gümüş gibi madenleri ateşte eriterek üzerindeki kirleri, katıntıları uzaklaştırmak manasındadır. Buna benzetilerek birisini şiddetli bir sıkıntı içine sokup bu zorluk içinde kişinin kötülüklerden arınmasını sağlamak, hakikatin ortaya çıkması veya birisinin hangi gruba mensup olduğunu ortaya çıkarmak için zorluk ve sıkıntı içinde bırakmak manasındadır.
Fİtne kişinin içine sokulduğu zorluk, sıkıntı manasındadır.
Fİtnelenmenİn bir sebebi insanların “iman ettik” demeleridir. Bu ayet bize “iman ettik” diyenin fitneleneceğini göstermektedir. Fitnelenmeden kaçılamayacaktır.
Nitekim peygamberler de fitneye uğratılmışlardır. Kur’an-ı Kerim Hazreti Musa ve Hazreti Süleyman peygamberlerin fitnelenmesinden ve Hazreti Davud peygamberin fitnelendiğini zannetmesinden bahseder. Müminler de peygamberler gibi fitnelere uğrayacaklar, hem bireysel hem de topluluk olarak fitneleneceklerdir.
Fitne ve fitnelenmek hem çok zordur hem de çok şiddetlidir. Ayetleri hatırlayalım…
“Fitne öldürmekten daha şiddetlidir.” (Bakara 191)
“Fitne olmayana ve din Allah’a ait olana kadar onlarla savaşın.” (Bakara 193)
Bu ayetlerden anlıyoruz ki fitne Allah’ın dini/düzeni ile bağlantılıdır. İnsanların iman ettik demeleriyle fitnelenmeleri Allah’ın dini/düzeni ile ilgilidir. Din/düzen uyulması gereken kurallar bütünüdür. Allah’ın dini/düzeni Allah’ın kurallarıdır; Allah’ın helal ettikleri, haram ettikleri, yapılmasını istedikleri, yapılmasını istemedikleridir. Fitnenin konusu da bunlarla ilgili olacaktır. ‘Allah’ifadesinin gelmesi Allah’a ait olmayan dinlerin yani düzenlerin mevcut olduğu zaman fitnenin var olduğunu göstermektedir. Çünkü fitnenin olmaması ve dinin/düzenin Allah’a ait olması ‘Ve’ ile atfedilmiştir ve ikisinin bir arada olması gereklidir.
Fİtne iman ettim diyen kişiyi veya iman ettik diyen insanları ciddi sıkıntılar içine sokar ve bu fitnelenmeden başarıyla geçenlerin müminlikleri tescillenmiş olur. Bu nedenle iman ettim diyenleri ciddi zorluklar beklemektedir. Zorluklar da Allah’ın dini/düzeni yani Allah’ın istediği ve uyulması gereken kuralların oluşturduğu düzenle ilgilidir.
“Ey Adem oğulları, sakın şeytan anne babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi fitnelemesin.” (Araf 27)
Bu ayette şeytanın fitnelemesinin Allah’ın koyduğu kurala uymamaya sebep olduğu ve cennetten çıkarılmalarıyla sonuçlandığı anlaşılmaktadır.
“Mallarınız ve veledlerinizin fitne olduğunu ve azim ecrin Allah’ın indinde olduğunu bilin.” (Enfal 28)
Bu ayette bir çeşit fitnenin de mallar ve evlatlar olduğu anlatılmakta yani iman ettim diyenlerin malları ve evlatlarının da imanlarıyla ilgili fitne konusu olabileceği anlaşılmaktadır.
Ankebut Suresi’nin başındaki ayette fitnelenenler en geniş topluluk olan “el-nâs” yani insanlardır, topluluklardır. İnsanlardan “iman ettim” diyenler fitnelenecekler ve fitnelenmeden başarıyla geçenler yani kurtulabilenler “mümin” olacaklardır.
Aslında müminlerin görevi fitnenin olmamasıdır.
Ancak ilginç olarak fİtne en önemli imtihan olduğu için Allah’ın iradesiyle insanlar fitnelenmektedirler. Bir taraftan gerek şeytan gerekse kâfirler fitne çıkarmakta, diğer taraftan iman ettim diyenler de bu fitneden nasiplerini almaktadırlar ve sonuçlarını görmektedirler.
Mesele önemli ve bu önemli meselenin değişik boyutları üzerinde duracağız…