‘Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı...’-2
Bugünkü (17 Mart) “‘Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı…’” başlıklı yazımı okuyan bir okuyucum şu kısa yorumu yazdı: “Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü… Rabbimiz bir kulunu severse böyle güzel işlerde istihdam eder. Rabbim hizmetlerinizi ve ömrünüzü bereketli kılsın. Âmin...”
Aynı okuyucum birkaç gün önceki bir yazıma da şu yorumu yazmıştı: “Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü… / Muhterem Reşat Nuri Erol Hocam, yazının tamamını okudum, ne kadar memnun ve mütehassis olduğumu anlatamam. Allah sizden razı olsun. / Hocam, Allah şahidim olsun ki nefsinizi okşamak gibi bir niyetim yok. Yarım asırlık şanlı mücadeleniz ve davaya sadakatiniz çağlar boyu unutulmayacak, doktora tezlerine konu olacaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Çünkü biz çok vefakâr bir topluluğuz. / Selam, sevgi, saygı ve başarı dileklerimle.” Mustafa Altıntaş
Bu yazıya böyle başlamamın birkaç sebebi var ama hepsini yazacak değilim, sadece bir-ikisini hatırlatmakla iktifa edeceğim. Birincisi, okuyucum Mustafa Altıntaş’ın şahsında, yorum yazan ve yazmayan veya yazamayan bütün değerli okuyucularıma teşekkürler ederim…
Ayrıca, yazılarımızın bir de Mustafa kardeşimizin işaret ettiği derin ve engin boyutları da var ki; bunları özellikle bazı yönleri ile bizim zikretmemiz mümkün değil ama dikkatli ve çalışmalarımızı odaklanarak derinlemesine takip eden okuyucularımızın bilmesi, anlaması, kavraması ve kapasitesi derecesinde uygulamalar yapması gerekmekte…
Bu kadar yazabiliyorum; lütfen, her okuyucum olabildiğince geniş anlasın…
Yine dün,16 Mart tarihi vesilesiyle, İslam Medeniyeti Vakfı’nın Üsküdar’daki merkezinde, çok yönlü çalışmaları olan Âdem Çevik kardeşimizin yönetiminde bir çalışma ve görüşme yaptık. Yaptığım konuşma kısmen ama amatörce üç telefonla kaydedildi ve bir kısmı internette yayımlanabildi. Organizasyon veya konferans ilanı, hemşerim de olan Bilge Başkanımız Aliya İzzetbegoviç’in “Savaş Düşmana Benzeyince Kaybedilir” sözü ile duyurulmuştu. TÜRKİYE AİLE MECLİSİ’nin Türkiye çapında “Önce AİLE” ana konsepti altında yürütülmekte olan çalışmalarının bir parçası olarak yapılan bir çalışmaydı.
Çalışmanın içeriğinde olanlar şöyle: #16Mart1920… #Fulbright işgali 71.Yıl… #BritishCouncil işgali 81.Yıl… #İstanbulSözleşmesi 9.Yıl… #istanbulişgali 101.Yılı… #Önce AİLE Konferansı… '#Aile Medeniyeti'ni Korumak Devleti Korumaktır…
Yaptığım konuşmada kararlaştırılan ve yürütülmekte olan faaliyetlere atıflar yapmakla beraber, bizim yarım yüzyıllık çalışmalarımıza istinaden daha geniş açıdan bakarak, TEŞHİS ve TEDAVİ metodumuza da uygun olarak, aynı zamanda çözüm odaklı önerilerimizden de söz ettim. Ülkemizde ve bütün dünyada var olan düzen/sistem, Sömürü Sermayesi tarafından tamamen abluka altına alınmış durumda. Önceki yazılarımda ve bu son konuşmamda da vurguladığım üzere, hayatımızın dinî-ilmî, iktisadî-idarî/siyasi alanlarında sadece “krizler” yok, hep hatırlattığımız üzere, “SOSYAL TUFAN” seviyesinde çok büyük sorunlar var…
İlgilenen değerli okuyucularım bu konuşmayı şu linkten dileyebilirler:
https://www.youtube.com/watch?v=rO6pUNCHvw0
Yaptığım konuşmada, İstiklal Marşı’mızın kabulünün de 100. yılı vesilesi ve marşın daha ilk mısralarında zikredilen “OCAK” yani “AİLE” mefhumuna da atıflarda bulundum…
Mehmet Akif Ersoy’un şu mısraları ile sonlandıralım:
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.”
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı…”
“Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyyetin,
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden milletin.”
“Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.”