Reform, yeni reformlar, yeni uygarlık ve … - 3
Bu konuda üç bölümden oluşan birinci yazımızdaki bölümleri özetle hatırlayalım…
Bir. “Depremler yani sarsıntılar devam ediyor… Sosyal sarsıntılar (SOSYAL TUFAN) da zaten hep var… Summun, bukmun, umyun olanlar yani sağırlar, dilsizler, körler de hep var… Neden ve ne zamana kadar var olacaklar? -HAK gelip batıl zail oluncaya kadar var olacaklar. HAK gelmedikçe de batıllar zail olmaz!” HAK gelsin diye yapılması gereken çalışmalar var; ‘reform’ kavramı gündemde, ‘yeni reformlar’ gündemde…
İki. Reform, yeni reformlar ya da yeni uygarlık “İLİM” ile doğar. Önce “İLİM” ehli ilgili alanda çalışmaya başlar, gerekli araştırma ve çalışmaları yapar, ilmen yapılması gerekenleri ortaya koyar, sonra reform, yeni reformlar ve yeni uygarlık oluşur. İlmin önerdiği çözümler sayesinde reform ve/ya yeni reformlar yapılır ve zamanla bu reformlar yeni uygarlığın doğmasına sebep olur. (…) Sonuç olarak ilim ile uygarlık, uygarlık ile ilim birbirinin arkasından gelir ve biri diğerinin doğmasına sebep olur; ‘reform’ ve/ya ‘yeni reformlar’ söz konusu olduğunda bunları bilinip anlaşılması gerekir.
Üç. İslam uygarlığı önceden oluşmuş ilimlerin uygulaması ile doğmuştur. Bu ilimlerden özellikle ikisi yeni uygarlığı doğurmuş olup diğer bütün ilimler bu iki ilmin dalları kabul edilirler. Bu iki ilimden biri “sayılar” ilmidir, hesaptır; Matematİktİr. İlimlerin diğeri “kavramlar” ilmidir, dildir, gramerdir, usuldür; Usulü Fıkıhtır. Bu iki ilmin birlikte uygulanması sayesinde sorunlar kolaylıkla çözülür.
Biz bunları hatırlatırken, bu konuda hatırlatmalar yapanlar da oldu.
Sadece iki örnek verelim.
Bir
“Toplumun ruhunu kurtaracak köklü reformlar yapılmazsa, toplumun çöküşünü durdurmak zorlaşır!” başlıklı bir yazı yazdı önceki gün, benzer konulara değinen bir yazar. Yusuf Kaplan, Y. Şafak, 23 Kasım) Bize göre önemli olan kısımlar şöyle: “Salgınla birlikte bütün dünya ekonomisi, büyük bir krizin eşiğine sürüklenecek... Salgın sonrası süreç, bütün dünyada zorlu olacak... Batı medyasında, açık açık salgın sürecinin yol açacağı ekonomik krizin, derinleşerek sosyal ve siyasî kaosları tetikleyeceği öne sürülüyor. Salgın sonrasında Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vereceği yazılıp çizilmeye başlandı bile daha şimdiden... Birileri, emperyalist emellerini açık etmekten çekinmiyor bile! Türkiye’nin kangrene dönüşen sorunları var. En başta eğitim ve hukuka neşter vurulması gerekiyor; köklü reformlar yapılması şart. Salgın sonrasında Türkiye’de de ekonomide sarsıcı türbülanslar yaşanması bekleniyor... Türkiye’nin asıl yakıcı sorunları eğitim, kültür, medya, gençlik ve şehircilik gibi daha köklü, manevî, niteliksel sorunlar. (…) TOPLUMUN RUHUNU KURTARMAK VE YENİ BİR DÜNYA KURMAK... Toplumun ruhunu kurtarmak ve yeni bir dünya kurmak gerekiyor... Eğitim, hukuk ve ekonomide yapılacak reformlar toplumun ruhunu kurtarma, taze ve diriltici bir ruhla donanma atılımlarına dönüşmez de, sadece maddî, ekonomik endeksler açısından gerçekleştirilmeye çalışılırsa, toplum bu son toparlanma şansını da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Sözün özü: Eğitimde, hukukta, kültürde, medyada, şehircilikte, medyada, sanatta ve ekonomide toplumun ruhunu kurtaracak ve adım adım, çileyle yeni bir dünya kurmamızı ve dünyaya sunmamızı sağlayacak köklü, kalıcı reformlar yapılmazsa, toplumun çöküşünü durdurmak zorlaşır -Allah muhafaza! Vesselâm.”
İki
Karar yazarı İbrahim Kahveci, “Reform değil devrim” başlıklı yazısını (23 Kasım) şöyle sonlandırmış: “Ülke olarak hızla yaşlanıyoruz. Vaktimiz çok azaldı. Fakir ve yaşlı bir ülke olarak borçları bile ödeyemeyiz. / O zaman bize reform gibi küçük değişimler yetmeyecektir. Bize artık reform değil devrim gerekiyor. O derece içerden yıkıldık ki, bu yıkımı büyük bir seferberlik ile ancak aşabiliriz. Hukuk adalet ile sadece zemin düzelir ama ülke kurtulmaz.” (https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/reform-degil-devrim-1587769)
Atalarımız “akıl için yol birdir” demişler; akıl ve ilim sahiplerine hatırlatıyoruz…