Seçimlerden önce, seçim sonuçlarını face sayfamdan paylaştım,öyle iddialı yazılar yazdım ki, kelimesi kelimesine,seçim sonuçları Türkiye geneli aynı çıktı. İstanbulu İmamoğlu alacak, Ankara Mansur Yavaş vs vs dedim, sayfa arkadaşlarım benimle iddia ettiler,ben de tahminlerim tutmazsa Taksim meydanında, bağırmasına,caiz olmadığını bile bile iddiaya girdim. Nasıl bukadar emin olabildim ? Siyasi analizleri iyi yapabilmek için,siyaset bilimi okumak yetmez. Şahsen İmamhatip lisesi mezunu, mesleği marangozluk olan siyaseti sıkı takip eden, müslüman Türk milletimin emperyalist tuzaklara düşmemesi için dertlenip fikir üretmeye gayret eden sıradan bir vatandaşım. Her fikirden yazarları okumaya gayret ediyorum, yazarları okudukça,siyasi analizlerimi etkileyebilecek derinlemesine bir yazıya bugüne kadar rastlamadım. Bir yayın kuruluşundan maaş alıp satır doldurmak, gazetelerin satışına katkı sağlamaktan başka bir iş yaptıklarını düşünemeyecek duruma getirdiler beni.
Özet olarak diyeceğim o ki; ülkemiz üzerinde emperyalist güçler ve derin sermaye tarafından okadar ustaca oyunlar kurgulanıyor ki, biz karşı hamleler ile bozduk sandığımız oyunlara yıllar sonra düştüğümüzü, elimizin kolumuzun bağlandığını gördüğümüzde, hiç olmazsa zaman kazandık tesellisine sarılmaktan başka çare bulamıyoruz. Bana göre İmamoğlu nun seçilmesine, başı sermayenin kumpasından kurtulamayan üst düzey yöneticilerimiz sevinmiştir. İmaoğlu nun; zaman geçtikçe, kendilerinden çok sermayenin kumpasında olduğunu gördükleri vakit, eyvah para etmeyecektır. Uluslaraarası derin sermayenin Türkiye deki az buçuk yetenekli gördüğü her bireyi mercek altında,kontrol altınada tuttuğu hissi ağır basıyor bende. Yazarların çizerlerin çoğu bu durumu hissettiklerini sanıyorum, benim gibi bodoslama anlatamayıp, köşelerinde top çevirmeye devam ediyorlar. Bu gidişatın sonu ne olur ? Öncelikle; Devletin menfaatlerini iyi analiz ederek, sermaye nin’de birden bire ayağına basmadan; yazarlarımızın, ufak ufak, top çevirmeyi bırakıp, milli yörüngeye girmeleri, milleti doğru bilgilendirip biliçlendirmeyi vazife haline getirip, helal lokma yemeye başlamaları gerekir. Büyükşehirlerin sol partiye geçmesi, kominist başkanın parlatılması, dindar kesimin üretimden uzak,beceriksiz lanse edilmeye çalışılması, sol kesimin başını okşasa da, 2 yıla kalmaz, önüne geçilemez problemlerle,sağcısı solcusu,ateisti, farketmez,ülke olarak, içinden çıkılamaz problemlerle karşı karşıya kalacağımız kesindir. Çözüm ne peki ? Çözüm Adil düzen projesi ni bazı belediyelerde uygulamalı devreye sokmak, yapılacak hizmetlerin her kesimden insanın refahına vesile olduğunu uygulamalı yaşatarak, Dünyada eşi benzeri görülmemiş huzur ve refahı ortaya koyduktan sonra, Türkiye ye Adil DÜZEN otomatikmen sorunsuz gelecek ve dış güçler dahil, herkes bu düzene zaman içerisinde adapte olmak zorunda kalacaklardır,çünkü, doğru tektir ve doğrunun karşısında hiçbir yanlış duramaz. Günümüzde Dünya; kanalızasyonda balık avlayıp geçimini sürdürmektedir. Faiz = kanalızasyon. Faizli düzen e etap etap dünyaca son verilecektır. Bu geçiş sürecinde,kansız geçiş için,dünya devletleri ile istişare ve menfaatlerin korunması adına onları ikna etmek gerekir. İkna olmazlar da savaş açacak olurlarsa, savaşmaktan başka bir vazifemiz kalmamış olur. Mesele İmamoğlu nun seçimi kaznması, Ak parti nin kaybetmesinden öte bir meseledir. Mü min bir kişi nin başkan olacağı yerde, öyle hizmetler yapılmalı ki, karşısına aday çıkmaya insanlar utanmalı. Arzu ettiğim belediyecilik ve Devlet başkanı budur. Cumhurbaşkanımız ve partisi oy kaybediyorsa, ilk günlerdeki ihlaslı arkadaşlarını ve o yıllardaki ihlasını,şuurunu,bu günkü durumu ile karşılaştırmalı. Kalın sağlıcakla.