08.04.2011
Siz zannediyor musunuz ki, “misyoner düşmanlığı”, sadece MGK'nın, Zekeriya Beyaz'ın ve bazı takıntılı ilahiyatçıların işidir.
Eğer böyle düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz.
“Misyoner düşmanlığı”, İslami kesimde de epey revaçtadır.
Anlayış şudur:
Müslümanlar İslam'ın propagandasını yapabilirler ama Hıristiyanlar Hıristiyanlığın propagandasını yapamazlar.
“Neden?” diye sorduğunuzda aldığınız cevap şu olur:
“Müslümanların yaptığı tebliğdir, Hıristiyanların yaptığı misyonerlik... O yüzden bu ikisi farklıdır”.
Böyle derler ama “tebliğ” ile “misyonerlik” arasındaki farkı da bir türlü açıklayamazlar.
Açıp bakın:
Misyonerlik konusunun yoğun bir biçimde gündemde tutulduğu günlerde...
Yani Zekeriya Beyaz bağırıp çağırırken, MGK konuyu gündemine alırken, bazı ilahiyatçılar “Misyonerlik aldı başını gitti, her apartmanda kilise açılıyor” diye yırtınırken, Rahşan Ecevit bile tehlikeye işaret ederken...
Bazı İslamcı yayınlar ve aydınlar ne diyorlardı?
Mesela Abdurrahman Dilipak ne yazıyordu?
Akit hangi manşetleri atıyordu?
Trabzon'da rahip Santaro katledildiğinde Akit Gazetesi, “Misyonerlik yüzünden bir gencin hayatı kaydı” diye başlık atmıştı.
Demek istedikleri şu:
Eğer rahip misyonerlik yapmasaydı, o genç de katil olmayacaktı, böylece bir gencin hayatı kaymayacaktı.
Katledilene değil de katile ağlayan bir zihniyet!
Demem o ki:
Siz bakmayın Malatya'da Zirve Kitabevi'nde vahşice gerçekleşen misyoner katliamının ardından suspus olmalarına...
Orada bir yerde “Misyoner düşmanlığı” hâlâ var.
Şimdilik susuyorlarsa “maslahat icabı” susuyorlar.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Nüfuz cüzdanı Müslümanlığı
Bir Müslümanla sohbet:
-Müslüman mısın?
-Elhamdülillah.
-Ne zamandan beri?
-Kalu beladan beri.
-Namaz kılar mısın?
-Bayramlarda.
-İçki içer misin?
-Haftada bir iki.
-Oruç tutar mısın?
-Tutarım, hatta Ramazanda ağzıma içki koymam.
-Çapkınlık yapar mısın?
-Tabii ki. Yapmayan mı var?
-Hacca gidecek misin?
-Yaşlanınca gideceğim. Sakal bırakacağım. Tövbe edeceğim. Beş vakit namaza o zaman başlayacağım.
Bir başka Müslüman ile sohbet:
-Müslüman mısın?
-Nüfus cüzdanımda öyle yazıyor.
-Hiç namaz kıldın mı?
-Hayır.
-Annen baban kılar mı?
-Onlar da kılmaz. Ama ninelerimle dedelerim kılar. Onların başı örtülü.
-Peki niçin annen ile baban kılmıyor?
-Ninelerim, dedelerim cahil insanlar. Onlar inanmışlar bir şeye. Annem ve babam ise okuyunca bu tür saçma inanışlardan kurtulmuşlar. Ben de annem babam gibi doğrusunu öğrendim.
-Peki, nüfus cüzdanında Müslüman yazması seni rahatsız ediyor mu?
-Şu an için etmiyor ama batı ülkelerine gittiğim zaman bana Müslüman gözüyle bakılması hoşuma gitmiyor.
-Peki Hıristiyan yazsaydı rahatsız olur muydun?
-Olmazdım.
Bir başka Müslümanla sohbet:
-Müslüman mısın?
-Elhamdülillah.
-Ne zamandan beri?
-Kalu beladan beri.
-Namaz kılar mısın?
-Beş vakit, hem de nafile namazları bile kılarım.
-İçki içer misin?
-Asla, ağzımdan haram lokma girmez.
-Oruç tutar mısın?
-Tutarım, hatta nafile oruçları bile tutarım.
-Çapkınlık yapar mısın?
-Asla harama bulaşmam.
-Kuran okur musun?
-Her gün okurum.
-Peki Kuran'da yazılanları anlıyor musun?
-Anlamıyorum. Ben kıraatini yapıyorum. O bizi aşar. Hocalar var, onlar okuyor, bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor.
-Peki merak etmiyor musun?
-Hayır. İlmihaller var. Her sorun zaten çözülmüş. İçinde yazılandan artık sonuç çıkarılacak bir şey kalmamış.
-Yani günümüzde Kuran'dan hüküm çıkarmak manasız mı?
-Tabi ki manasız. İçtihat kapısı kapanmıştır. Dört mezhep bütün sorunları çözmüştür.
-Yani Kuran dünya hayatını düzenlemek için gelmedi mi demek istiyorsunuz?
-Elbette. Kuran bize güzel ahlakı getirdi. İslam'ın beş farzının nasıl yapılacağını biliyoruz. Başka neye ihtiyaç var ki?
-O zaman kıraati dışında bir şey kalmamış olmuyor mu?
-Zaten o yeter bu zamanda.
Serbest bırakın
Bırakın insanları. İsteyen Hıristiyanlık için çalışsın, isteyen istediğini Moon tarikatına alsın. Size ne? Nüfus cüzdanında yazan din ibaresinin ne önemi var? Niçin korkuyorsunuz? İnanmayan insanların Müslüman görünmesinin kime ne faydası var? Elinde Kuran olmayan Müslümanların size faydası ne?