Katılım Bankaları
1615 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

Katılım Bankaları

Önceleri "Faizsiz Finans Kurumları" olarak adlandırılan, daha sonraki bir düzenlemeyle isimleri "Katılım Bankaları" olarak değiştirilen finans kurumlarının İslamî hassasiyet sahibi kitleler nezdinde farklı bir yeri olduğu malum. Ticarî/malî işlerini faize bulaşmadan yapmayı tercih eden, daha doğrusu bunu bir "yükümlülük" bilen kitlelerin hassasiyetinin bu kuruluşları ayakta tutan en önemli unsur olduğunu söylemek gerçeğin ifadesi olacak.

Bununla birlikte yine aynı kesimlerin, bu kurumların çalışma şekli ile ilgili olarak "tam" bir itmi'nan sahibi olduğunu söylemek zor. Bu noktada söz konusu kurumların çalışma tarzını tesbit eden yasal düzenlemelerden kaynaklanan sıkıntılar bulunduğu söylenebilir.

Evet, gerek ekonominin genel-geçer kuralları olarak kabul edilen hususlar, gerekse bu kurumların tabi olduğu mevzuat şimdilik daha iyisinin, halkın inancında ve vicdanında "meşruiyet" sıkıntısı olmayan uygulamaların yapılmasına elvermiyor olabilir. Bunu anlamak mümkün.

Ama bir noktayı ihmal etmeyelim: Bu kurumların esas hedef kitlesini teşkil eden İslamî hassasiyet sahibi kitleler, bu kurumlardan, herhangi bir "banka"dan gördüklerinden daha farklı bir muamele bekliyor. Bu hem insanî ilişkiler bakımından, hem de ticarî/malî ilişkiler bakımından böyle.

Genelleme yaparak hepsini zan altında bırakmayalım; ama söz konusu katılım bankalarının "bir kısmının", hedef kitlelerinin hassasiyetleriyle hiç de örtüşmeyen politikalar izlediğini, faizle çalışan bankaları aratacak uygulamalar yaptığı kimsenin  gizlisi değil.

Gün geçmiyor ki şu tarz yakınmalara muhatap olmayalım: "Hocam ev/araba almak için bir falanca katılım bankasına, bir de faizle çalışan filanca bankaya gittim. Alacağım paraya mukabil ödeyeceğim para noktasında iki kurum arasında bariz bir farklılık var. Finans kurumu, faizle çalışan bankaya göre yüzde şu kadar daha fazla talep ediyor. Ne yapayım?"

Eğer aynı ekonomik şartlara muhatap iseler aradaki bu farkın nasıl bir izahı yapılabilir?

Şahsen ben yukarıda örneğini zikrettiğim türden yakınmalara her muhatap olduğumda bir ikilem arasında sıkıştığımı hissediyorum. Bir yanda insanımızı faizin uğratacağı maddi ve manevi yıkımdan uzak tutma, diğer yanda insanımızı gerçekten "istismar" anlamına gelecek uygulamalara muhatap kılmış olmanın sancısı...

Sözü edilen fark , kimi durumlarda talep edilen miktarın yüzde 10'unu, hatta 15'ini bulabiliyor. Söz gelimi kurumdan talep edilen meblağ 100 bin lira ise faizle çalışan bankaların çıkardığı geri ödeme miktarı 150, katılım bankasınınki 165-170 bin lira olabiliyor.

Bu durum, katılım bankasının, son derece samimi ve iyi niyetli olduklarını bildiğimiz (şube müdürleri dahil) çalışanlarını da zor durumlarda bırakıyor. Bu sıkıntının izahını yapmak için ne terler döktüklerini biliyorum. Ama bu durumun tepe yönetimlerinin pek umurunda olmadığı aşikâr.

Tekraren söyleyeyim; bütün katılım bankalarını zan altında bırakmak gibi bir kastım yok. Onlardan bir kısmı son derece yapıcı, anlayışlı ve inisiyatifli davranıyor. Sözüm, müşterileriyle arasına duvarlar ören ve çalışanlarından çalışma sistemine ve şartlarına kadar -adları dışında- hemen her alanda faizle çalışan bankalara dönüşmekte olan "bir kısım" katılım bankalarına. Hem Allah'tan korkmak, hem de kuldan utanmak lazım...

 

Yorum:

 

Katılım Bankaları

 

Tüm bankalar gibi  katılım bankaları da temelde iki yönlü çalışırlar. Fon toplama ve fon kullandırma.

 

Katılım bankaları yasal düzenlemelerle asgari bir sermaye ile kurulmak zorundadırlar.Bu bankaların müşterilerine sağladıkları finansmanın ana kaynağı tasarruf sahiplerinin bankaya tevdi ettikleri fonlardır. Yine yasalarla bu bankaların fon toplama şekilleri belirlenmiş olup bunlar Özel Cari Hesaplar ve Katılım Hesaplarıdır. Bu iki hesapta nama yazılı olarak açılmaktadır.

 

İstenildiği zaman kısmen veya tamamen çekilebilen , karşılığında hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen fonların oluşturduğu hesaplara Özel Cari Hesaplar adı verilir. Bu hesaplar vadesiz olup kullandırılmasından kaynaklanan risk ve getiriler tamamıyla bankaya aittir.Bu sebepten dolayı banka için maliyetsiz kaynak mahiyetindedir.Bu hesapların tercih edilmesinin sebebi , ticari müşterilerin gündelik gündelik nakit akışlarını yönetmek ve diğer bankacılık hizmetlerinin(çek , havale , eft vs.) gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Katılım bankalarının vadeli hesaplarına yatırılan paralara dağıtılan getirileri de faiz olarak değerlendiren hassasiyeti yüksek kişilerde bu hesapları tercih edebilmektedirler.

 

Katılım bankalarına yatırılan fonların bu kurumlarca kullandırılmasından doğacak fazlalık veya eksikliklere katılma imkanı sağlayan , karşılığında hesap sahiplerine  önceden belirlenen sabit bir getiri taahhüdünde bulunmayan  fonların oluşturduğu hesaplara Katılım Hesapları diyoruz.Bu hesaplarda anapara garantisi dahi yoktur. Vadeli olarak açılan bu hesaplar 1,3,6 aylık ve yıllık vadeli olarak açılabilmektedir. Faaliyetler sonucu oluşan getiri banka ile tasarruf sahipleri arasında bankaca belirlenmiş ve zaman zaman değiştirilebilen oranda paylaşılmaktadır.

 

Fon toplama bu şekilde gerçekleştirilirken fon kullandırma şekillerini ise Kurumsal Finansman Desteği, Bireysel Finansman Desteği, Kar-Zarar Ortaklığı Yatırımı , Finansal Kiralama ve Gayrinakdi Krediler olarak sıralayabiliriz.

Kurumsal Finansman Desteği , İslami literatürde murabaha olarak bilinen yöntemdir. Banka ile işletme arasında yapılan anlaşma ile işletmenin ihtiyaç duyduğu her türlü emtia , gayrimenkul , araç ve hizmet bedelinin katılım bankası tarafından satıcıya ödenmesi ve işletmenin borçlandırılması işlemidir.

 

Bireysel Finansman Desteği , gerçek kişilerin ihtiyaç duydukları mal ve hizmetlerin katılım bankası tarafından satıcıya ödenmesi ve alıcının borçlandırılması işlemidir. Kurumsal finansman desteği modelinin bireysel uygulamasıdır.

 

Kar ve Zarar Ortaklığı Yatırımı , mudarebe denilen modeldir. Katılım bankası müşterinin bir projesine veya belli bir ürünün alınıp satılması işlemine ortak olur. Bu ortaklıktan sonra oluşacak kar veya zarar müşteri ile katılım bankası arasında paylaşılır. Bu sistem aslında gerçek faizsiz sistem olmasına rağmen kullandırılan fonların içindeki payı %3 civarındadır.

 

Finansal Kiralama uzun vadeli bir finansman yöntemi olup taşınır ve taşınmaz malların katılım bankası tarafından temin edilerek kiraya verilmesi işlemidir. Kira taksitleri alınan malın bedeli yerine de geçmekte olup kira döneminin sonunda malın mülkiyeti kiracıya devredilmektedir. Bu yöntemde malın kendisi teminatı teşkil ettiğinden ilave teminata gerek kalmadan müşteriye fon kullanma imkanı sağlamaktadır. Bu yönteminde kullandırılan fonlar içindeki payı oldukça düşüktür.

 

Gayrinakdi krediler ise işletmelerin veya gerçek kişilerin ihtiyaç duydukları nakit dışı kredi işlemleridir. Bu işlemler genelde müşteriler lehine kefalet ve garantörlük verilmesi şeklinde gerçekleşir. En çok kullanılan gayrinakdi türleri yurt içi işlemlerde teminat mektupları , yurt dışı işlemlerde ise akreditiflerdir.

 

Katılım bankaları ile diğer bankalar arasında kredi oranları noktasında çok fazla fark yoktur. Sonuçta ikiside emtia , konut , araç ve hizmet bedellerini finanse etmekte olup aynı sektörün rekabetçi ortamında fazla fiyat farkına gidebilmeleri mümkün değildir. Klasik bankalar, katılım bankalarından farklı olarak nakit kredi verebilmekte ve kredi kartlarına asgari ödemelerde ve gecikmelerde faiz tahakkuk ettirebilmektedir. Bu enstrümanlar sayesinde katılım bankalarına göre konut , araç veya ticari kredilerde az da olsa fiyat avantajına sahip olabilmektedirler.Tabi  bu küçük farklar vadeler uzadıkça yekunde çok fark çıkmasına sebebiyet vermektedir.Yazarın yazısında bahsettiği katılım bankaları müşterilerinin şikayet ettikleri hususun sebebi budur.

 

Katılım Bankaları genel olarak bu şekilde faaliyetlerini yürütürler. Kuruluş amacının faizsizliğin toplumun geneline yayılmasını sağlamak, yeni faizsiz modeller üretmek ve bunların uygulanmasını gerçekleştirmek olarak biliyoruz. Gelinen nokta ise sadece murabaha denilen veresiye sisteminin yaygınlaşması ve tek enstrüman olarak elde kalmış olmasıdır. Bu durum bize kuruluşta belirlenen amaçtan sapıldığı ve karlılığın tek hedef haline geldiğini göstermektedir. Bu sistemin sonucudur. Daha fazlasını beklemek ve düşünmek hata olur. Bu sebeple Üstad Karagülle’nin dediği gibi mevcudu eleştirip tartışacağımıza halk olarak faizsiz kredileşme kurumunu kurmaya çalışmak her müminin en önemli görevi olmalıdır.

 

 

Zafer Kafkas






Sayı: 96 | Tarih: 10.04.2011
Ebubekir Sifil
Katılım Bankaları
1615 Okunma
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
Gecikmeli bir misyoner yazısı
Nüfuz cüzdanı Müslümanlığı
1210 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Başörtülü Dr. Zeliha Asiltürk
1006 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
İki iktidar arasında başörtülü kadın
983 Okunma
Tayibet Erzen
Mahir Kaynak
Geleceği kestirmek
940 Okunma
4 Yorum
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
“Hayata Dönüş” operasyonu ve basın
929 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler