Hayat damarı
25.03.2011
Birkaç gündür Almanya’da yeni kitabım “Roman Meines Lebens“in (Hayatımın Romanı) tanıtım toplantılarında dolaşıyorum.
Mario Adorf gibi Alman aktörler kitaptan pasajlar okuyorlar, ben de soruları cevaplıyorum.
Yediğim içtiğim benim olsun kuralına göre yine siz sevgili okurlarımla bazı noktaları paylaşmak istiyorum.
Geçen hafta New York’ta, şimdi de Almanya’da yaptığım toplantılarda, giderek beni kaplayan, kesinlikle inandığım bir düşünceyi ifade ediyorum:
Sanatın gerekliliği.
Bu konu bende neredeyse bir saplantı halini aldı.
Çünkü 65’inci yaşıma girerken, bugüne kadar edindiğim bütün deneylerden öğrendiğim bir şey var: Politika ve bürokrasi insan toplumlarını iyiye götürmüyor.
Hele WikiLeaks belgelerinden sonra “lider” denilen adamların sefaletini daha iyi görüyoruz.
Kaddafi’nin çadırına gidip elini öperek para isteyenler, kendi halklarını soyup milyar dolarları yabancı bankalarda istifleyenler, ergen olmamış kızlarla seks partileri düzenleyenler, her devlet harcamasından komisyon alanlar.
Bütün bunlar toplumların çoğunun cahil muhterisler tarafından yönetildiğini gösteriyor.
Çünkü gerçek bir entelektüel, tarihi sorumluluğunu üstlendiği bir toplumu soymaya tenezzül etmez.
Sırf banka hesabında birkaç sıfır fazla olsun diye bunca rezilliğe imza atmaz.
Hayatta paradan çok daha önemli şeyler olduğunu, başka değer ölçülerinin mevcudiyetini bilir.
Mesela Albert Einstein izafiyet teorisini kaça satardı dersiniz?
Dünyanın bütün parasını toplasanız, Descartes’ın Cogito’sunu satın alabilir misiniz?
Para ve güç ancak orta zekâlılar için hayatın özüdür.
Bilgeler için değil.
Eflatun, toplumları filozofların yönetmesi gerektiğini söylerken çok haklıydı.
Ama (birkaç istisna hariç) ne yazık ki çapulcular yönetiyor.
Bu durumda kafa tutan, başkaldıran, toplumlara gerçekleri anlatan, üstü kapatılmış sırları açığa çıkaran sanat vazgeçilmez oluyor.
Toplumları yaklaştırıyor, barış için mücadele ediyor, derin bir anlayış sağlamak için kellesini koyuyor.
Bir tarafta halkını soyarak altın, ayakkabı, mücevher biriktiren soytarılar, öte yanda bir işe yaramak ve bu dünyayı terk ederken ‘namuslu yaşadım’ diyebilmek isteyen sanat ve bilim insanları.
Sizce dünyanın kurtuluşu hangisinde?
Atatürk sanatı, hayat damarı olarak nitelerken haksız değildi.
Bir kez daha eşsiz bir seziş gücüyle gerçeği vurgulamıştı.
YORUM:
İLİM/BİLİM ADAMLARININ İKTİDARI
ADİL DÜZEN İKTİDAR OLDUĞU ZAMAN İNŞAALLAH…
Yazar beklemesin bir an önce ADİL DÜZEN’i öğrenip gelmesi için
Çalışmaya başlasın yazdıklarından bu çıkıyor.
Sanat’ta Din’de aynı kaynaktan zuhur ediyor zira hislerden.
Erkekler ne zaman hisler bakımından zenginleşirse problemler gerçekten
Çözülmeye başlamış demektir…
Tabiî ki kadınlarda fikirlerde yani ilimde zenginleşince…