Türkiye Müslümanları ümmete ne kadar entegre?
839 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com

26.03.2011

 

BAYAN CLINTON’IN SORULARINA CEVAPLAR 3

22 Temmuz 2009 günü ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın onayıyla Washington’dan Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ne “Tarikatlar, Kürtler ve İslam ve Türkiye” başlıklı bir telgraf gönderildi. Taraf Gazetesi tarafından yayınlanan Wikileaks Türkiye belgeleri arasında yer alan bu telgrafta yer alan soruları cevaplamayı sürdürüyoruz. Dizinin son bölümünde Türkiye Müslümanlarının İslam dünyasıyla ilişkileri ve Müslüman olmayanlara nasıl baktıkları üzerine üzerine soruları ele alıyoruz:

Soru 1: Türk Müslümanlar dini rehberlik için Türkiye dışına bakıyorlar mı ve hangi kaynaklara ya da kişilere bakıyorlar?

İran Devrimi’nin çok uzun sürmeyen etkisi bir kenara bırakılacak olursa dünyadaki İslamcı akımların Türkiye’de yakından izlenmekle birlikte herhangi bir ciddi etkisinin olduğunu söyleyemeyiz. Buna bağlı olarak çokuluslu İslamcı örgütler ülkemizde kurumsallaşamamıştır. Örneğin yıllarca önce belli bir ilgi uyandırmayı becermiş olan Hizbüttahrir üst üste polis operasyonlarıyla marjinalleşmiş, Müslüman Kardeşler ise entelektüel çevrelerin ötesine geçememiştir. Bu noktada yegane istisnanın El Kaide olduğu açıktır. Bu uluslarötesi şebekeyle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı çok sayıda Türk vatandaşının Afganistan, Irak gibi bölgelerde savaştıklarını biliyoruz. Yine El Kaideci Türklerin 15-20 Kasım 2003 tarihlerinde İstanbul’daki dört bombalı intihar saldırısı başta olmak üzere Türkiye’de de kimi terör eylemlerine imza atmış oldukları unutulmamalı.

Soru 2: Dışarıdaki dini etkilerin Türkiye’ye nüfuz etmesine imkân veren ne gibi mekanizmalar mevcut? İslam’ın Türk tipi olmayan biçimleri ve tezahürleri Türkiye’deki gelişmeleri ve dinÓ tartışmaları nasıl etkileyebilir? Türk İslamÓ kanaat önderleri dış nüfuza ve tecrübelere ne ölçüde açık ve bu nüfuz nasıl sağlanıyor?

İslam dünyası içindeki temas ve alışverişlerin birçok farklı mekanizması mevcut. Bunların başında hac geliyor. İkinci olarak eğitim kurumları ki bu noktada Kahire’deki El Ezher Üniversitesi’nin yeri tartışılmaz. Türkiye’den El Ezher’e gitmiş olan çok sayıda öğrencinin, burada Müslüman Kardeşler hareketiyle en azından düşünsel anlamda bir ilişki kurduğu söylenebilir. Pakistan’daki İslam Üniversitesi ve bazı medreselerin de son yıllarda Türk öğrencileri cezbettiğini duyuyoruz. Son olarak basın-yayın faaliyetlerini sayabiliriz ki uzun yıllar kitaplar, bazı dergi ve gazeteler üzerinden yürüyen bu alışverişin son yıllardaki ana mecrasının televizyon, özellikle de haber kanalları olduğunu görüyoruz.

Bütün bu yoğun etkileşime karşın Türkiye’de hem dindarlık, hem İslamcılığın kendine özgü olmayı sürdürdüğünü, dışardan az etkilenip her geçen gün dışarıyı daha fazla etkilemekte olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin Necmettin Erbakan’ın liderliğini yaptığı Milli Görüş hareketi, İslam dünyasıyla çok yoğun ilişkilere sahip olmakla birlikte tepeden tırnağa “milli” bir hareketti.



Devamı için TIKLAYINIZ.

Yorum:

BİRİ ‘ÜMMET’ Mİ DEDİ?

Bugün dünyada Müslümanlara potansiyel suçlu, Araplara ise terörist muamelesi yapılmaya çalışılması, bilinçaltlarına böyle bir imaj yerleştirilmeye çalışılması sizin için ne kadar anlamlı bilemiyorum ama ben şahsen hiç ciddiye almıyorum. Artık öyle bir tasa yok. Bu eskidendi ve etkiliydi. Şimdi ise anlamsız ve iyice bayatlamış durumda. 11 Eylül’de bile Bin Ladin suçlamaları hedefin aslında Afganistan olduğunun, bu uğurda bir ülkenin kendi halkını ne kadar kolay harcayabildiğinin göstergesiydi. 

Rusların veya başı sarıklı barbar Müslümanların nükleer silahlar üzerinden terör saldırıları planlayarak Yenilmez! Amerikan Devleti’ni ve O’nun Ulu! başkanını yok etme girişimleri ve her defasında zeki FBI(aslında kendi halkı arasında fıkralara konu olacak kadar beceriksiz bir ekip) ajanları tarafından durdurulmaları üzerine kurgulanmış aptal Hollywood filmleri artık miadını ciddi manada doldurmuş durumda.

Allah’a şükür internet icat oldu namertlik düzeldi. Artık her şey bir tık kadar uzakta ve kanmak da kandırmak da bir hayli zor. Sadece feci bir terminoloji sıkıntımız var. Kavramlar adeta kişilik bozukluğu yaşıyor. Ilımlı Müslüman, Barışçı Müslüman gibi saçma sapan kavramlar ortalıkta fikir kirliliği yaparken birileri bu güzergahtan yol alarak Terörist! Müslümanların dünyaya verdiği zararlar üzerinden rant oluşturuyor. Dinime küfreden Müslüman olsa misali, bu rantı oluşturanların ancak petrolü olan ülkelere demokrasi götürme çabaları ise niyetlerini, ideolojilerini ve saflarını iyice belirginleştirme açısından önemli bir gösterge.

Bölgenin etkin bir gücü olan Türkiye’nin tutumu ve yaklaşımı ne kadar önemliyse, Türkiye Müslümanlarının ümmet entegrasyonu da o derece önemlidir demek isterdim ki maalesef diyemiyorum. Çünkü Türkiye’de Müslümanlar çatısı altında toplanabilecek kadar ümmet bilincine sahip bir kitle mevcut değildir. Türkiye’de de Müslümanlar gruplaşmış ve kendi partisinden olmayanları, bırakın Müslüman, adamdan bile saymıyor durumdalar. Hal böyleyken bir ümmet oluşması ve bir amaç uğruna birlikte hareket etmesi söz konusu değildir. Bizde küçük cihat öncesi maalesef ki büyük cihat yaşanmak zorunda.

 

 

Tayibet Erzen






Sayı: 94 | Tarih: 27.03.2011
Mehmet Şevket Eygi
Pislik Herifler ve Karılar
1310 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Hayat damarı
1121 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Takva-Tağva Gerilimi
974 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Çelişkiler yumağı
952 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Kemal Bey’e hiç yakıştıramadım
904 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ruhat Mengi
Sabah akşam Libya.. Ya Türkiye?
889 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Türkiye Müslümanları ümmete ne kadar entegre?
839 Okunma
Tayibet Erzen