Sabah akşam Libya.. Ya Türkiye?
952 Okunma, 0 Yorum
Ruhat Mengi - Vatan
Vahap Alma

Sabah akşam Libya.. Ya Türkiye?

Türkiye fokur fokur kaynarken bayılıyorum bu “sabahtan akşama kadar Libya muhabbetleri”ne.. Filistin’de sorun çıkıyor bakıyorsunuz herkes ‘Filistin uzmanı’ kesilmiş, Cezayir’de olsa “Cezayir uzmanı”yız hepimiz, Mısır ’da sorun çıksa o, şimdi de gece gündüz her an ekranlar Libya’ya kilitlenmiş, dinliyor dinliyoruz. Tamam anlıyorum önemli bir durumdur, ayrıca orada çalışan Türk ve diğer yabancı işçiler de var ama tek konu da Libya olamaz değil mi? ‘darbe’

Kendi sorunları başından aşmış, kendi demokrasisi darbe üstüne darbe yiyen (pardon “darbe” dememek mi gerekiyordu yoksa), düşünce ve ifade özgürlüğü ‘cezaya tabi’ hale gelmiş bir ülkede hiç olamaz. “Kelin ilacı olsa kendi kafasına sürer” derler adama.. Bir suikast olayı oluyor, sanki polis operasyonlarını halk yapacakmış gibi “24 saat, adım adım takip” izliyoruz, içimiz dışımız mafya, suikast oluyor, yani her konu böyle.. Adeta önemli olayların tartışılması ve önemli konularda yükselen tepkiler hep bu tür gündem değiştirmelerle unutturuluyor gibi. İyi ama ne zamana kadar? Bir son verilmeli değil mi artık buna?

ETÖ KANITLANDI MI?

Nedim Şener’le birlikte “darbe soruşturması kapsamında” tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın kitabı ile ilgili olarak dün Radikal gazetesi ve İthaki Yayınevi’ne baskın yapıldı (yayınevine 2’nci kez) ve arandılar. Kitap henüz basılmadığı, taslak halinde olduğu için “örgütsel doküman” sayılırmış ve Savcı Zekeriya Öz’ün talebinde; bu kitabın “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün talimatıyla” yazdırılmaya çalışıldığı, “Örgüt’ün amacına hizmet ettiği” vurgulanmış.

Bu güne kadar “henüz böyle bir örgütün varlığının mahkeme tarafından kabul edilmediği, bu nedenle ETÖ gibi isimlerin kullanılamayacağı” filan söyleniyordu, “4 yıldır tek bir mahkumiyet kararı çıkmadığı, kesin bir kanıtın ortaya konmadığı” söyleniyordu ama Öz böyle dediğine göre bir bildiği olmalı.. Bu durumda da halk şaşırmasın diye yeni durum, yani onun bildikleri açıklanmalı..Öte yanda başka sorular da çıkıyor ortaya.. Yazarak düşünelim.

ÖRGÜT HALA DARBE Mİ HAZIRLIYOR?

Soruların birincisi, PKK gibi 30 binden fazla ölümün sorumlusu bir terör örgütünün reklamı açıkça bir siyasi partinin milletvekilleri tarafından yapılıyor, liderini “kahraman” ilan etmelerine tek ses çıkmıyor da (kimse bilmiyor ama eğer bu kitapta “henüz kanıtlanmamış bir terör örgütünün amacına hizmet varsa” bile), bir gazetecinin taslak halinde, yayınlanmamış bir kitabı nasıl “tutuklama nedeni” olabiliyor? Bu nasıl bir demokrasi, nasıl bir çifte standarttır?

Ayrıca, bu darbe iddiaları 2003 yılına ait değil miydi? Hala her gün birileri, hele de gazeteciler işi gücü bırakıp darbe mi planlıyorlar? Neredeyse “dinleme yapılmadan” kuş uçamayan, TSK başta tüm kurumların da dinlendiği memlekette bu darbe nasıl yapılabilir, kim yapabilir?

DÜŞÜNCE VE YAZI SUÇ MU OLDU?

Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Enver Ercan, Dünya Yazarlar Birliği (PEN) Türkiye Merkezi 2’nci Başkanı Halil İbrahim Özcan ve Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal ortak bir açıklama yaparak bu baskınlara ve öne sürülen gerekçeye sert bir tepki göstermişler. Açıklamada; “Herkes düşüncelerini yazı yoluyla açıklama ve yayma hakkına sahiptir” diyen Anayasa’nın 26’ncı maddesi de yer almış. Yoksa “yeni anayasa” da bu maddeyi de mi kaldıracaklar? O zaman “daha da ileri bir demokrasi” mi olacağız?

YANDI GÜLÜM KETEN HELVA

Kitap şu veya bu, adı da önemli değil ama ne olursa olsun bir yazar “yazdığı kitap nedeniyle” tutuklanamaz, terörist ilan edilemez. Eğer o noktaya geldiysek “yandı gülüm keten helva”.. Gerçekten bundan sonra kimse siyasi kitap yazmaya, hele de taslak halinde tutmaya, yayınevine filan göndermeye kalkmasın. Şık bir kılıf ve içinde “terör, darbe, plan” gibi sözler geçen gerekçelerle her yazar içeri atılabilir.. Ne Anayasa dinlenir, ne babayasa.

Ama TÜSİAD ve her kim isterse, seçtiği kişiler veya kesimler için “özgürlüklerin ülke bölünmesinden bile önemli olduğunu” söylemeye, ABD’de bile bulunmayan özgürlükleri, hakları yaptıkları anayasa taslaklarına koymaya devam etsinler. Yollar yürüyerek aşınmayacağı gibi diller de aşınmaz nasılsa..

Hiç değilse “kağıt üzerinde” bakar bakar avunuruz!

(Not: Bu baskınlar ve gerekçeler Nedim Şener ve diğer gazetecilerin tutuklanma nedeninin de yazıları veya kitapları olduğu iddiasını doğruluyor. İşin en acı tarafı ise bu ve benzeri gerekçelerle davanın sonsuza kadar sürmesi mümkün. Çık işin içinden çıkabilirsen !)

 

 

Vahap Alma






Sayı: 94 | Tarih: 27.03.2011
Mehmet Şevket Eygi
Pislik Herifler ve Karılar
1370 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Hayat damarı
1183 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Takva-Tağva Gerilimi
1037 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Çelişkiler yumağı
1014 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Kemal Bey’e hiç yakıştıramadım
969 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ruhat Mengi
Sabah akşam Libya.. Ya Türkiye?
952 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Türkiye Müslümanları ümmete ne kadar entegre?
904 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler