Muktedir olamamak
- Bugüne kadar merkez sağdan iktidara gelenler iktidar olup, muktedir olamamanın sıkıntısını çekerken görünüm de bu düşünceyi doğrular nitelikteydi. Ancak bu durum askerlerin tavrına bağlanır, başka güçlerin bu sonucu yaratmaktaki rolleri göz ardı edilirdi. Oysa hem bürokratların, hem yargının büyük çoğunluğu iktidarla aynı görüşte değildi. Hayatım akademisyen ve bürokrat olarak geçti, çevremde iktidara yakın görünen kişiler dışlanırdı ve sayıları çok azdı.
- I. Cihan Savaşı’nı tekel sermaye çıkardı. İmparatorlukları yıktı. İsrail devletine zemin hazırladı. Türkiye’yi Hıristiyanlardan arındırdı. Dinsiz bir ülke haline getirdi. II. Cihan Savaşı’nı çıkardı. Yahudileri İsrail’e göçe zorladı. Dünyayı ikiye ayırdı. Dinî çatışma yerine sistem çatışmasını getirdi. 1950’de DP’yi getirdi, böylece Türkiye’nin altyapısını yapacak, borçlandıracak. İsrail imparatorluğuna kolay yem olacaklardı. Bunları sermaye yapmadı. Allah onlara yaptırdı. Bugünkü dünya ve Türkiye oluştu. “Onlar mekr ettiler, biz de mekr ettik. Biz hayırlısını mekr ederiz.” ayet.
- Ancak muktedir olamamanın sebebi bununla sınırlı değildi hatta bunların ikinci derecede etkileri olduğu ya da sebep değil sonuç olduğu söylenebilirdi. Asıl belirleyici olan ülkenin iktisadi hayatına yön veren büyük sermayenin tavrıydı ve bunlar iktidarın muktedir olmasının önündeki engeldi. Bürokrasiye onlar yön veriyor, medyadaki mutlak egemenlikleriyle halkı yönlendiriyorlardı. Eski bürokratlara iş vererek çalışanlara mesaj veriliyor ve geleceklerinin daha müreffeh olması için sermayeyle iyi geçinmeleri sağlanıyordu. İlgisiz alanlarda uzman olan kişilere verilen danışmanlıkların başka bir amacı olamazdı.
- Amerikan sermayesinin uzantısı olan ülkenin büyük sermayesi onların paralarıyla Türkiye’de oyun oynuyordu: Anarşi çıkarılıyor, ekonomik krizler doğuyor, talebe harekete geçiyor. Basın bunları yönlendiriyordu. Muhalefet kendisini kurtarmak için onlardan görünüyordu. Ordu bekliyor bekliyor iş çığırından çıkınca müdahale ediyordu. Bu arada Türkiye ileri hamleler yapıyordu. 60’ta çok partili anayasa geldi. 70’te çok partili sistem fiilen oluştu. 80’de Ordu Batının emrinden çıktı. 28 Şubat’tan sonra Millî Görüş Anayasa ekseriyetiyle iktidar oldu. Türkiye ve dünya Sermayenin aleyhine geldi.
- Bu durumda iktidarın aldığı kararlar eğer yönetimle ilişkili ise bürokrasinin, adaletle ilgiliyse yargının, ekonomik ise büyük sermayenin süzgecinden geçiyordu. Bu süzgeçler yetmediği zaman askeri müdahalelerin yolu açılıyordu. Mesela ülkenin dünya ekonomisi ile bütünleşmesi ve dışa açılması iktisadi bir karar olmasına rağmen 12 Eylül darbesinin desteğiyle gerçekleşmişti.
- Sermaye, hakimiyetini Gorbaçov’un yaptığı değişiklikle kaybetmeye başladı. Obama’nın gelişi ile son noktasını koydu. Gorbaçov önemli değildir. Önemli olan Sovyet halkının 70 yıl sonra sermayenin çemberini yıkmasıdır. Obama önemli değildir. Önemli olan Amerikan halkının İslam ve zenci düşmanlığı yutturmasına son vermesidir. Avrupa Hıristiyanlığın etrafında birlik kurmaya başlamıştır. Müslüman ülkeler Türkiye etrafında toparlanmak üzereler. Çin artık ekonomik bağımsızlığını kazanmak üzerdir.
- Dış politikamız da aynı süreç içinde belirleniyordu. Ancak Soğuk Savaş dönemindeki denge bozulunca yeni bir dengenin kurulması süreci başladı. Bu süreçte kimsenin yeri önceden belirlenmemişti. Yani, İkinci Dünya Savaşı sonunda olduğu gibi, şu ülkeler komünist, şunlar da demokrat olacak diye büyük güçler karar verecek durumda değildi. Bu dengeyi sürdüren lokal güçlerin de uluslararası desteği sınırlandı.
- Sermaye önce dinler arası çatışmadan, sonra rejimler arası çatışmadan yararlanarak dünyayı sömürmeye devam etmiştir. Şimdi rejimler arası çatışma balon gibi sönmüş gitmiştir. Dinler arasında çatışma değil uzlaşma başlamıştır. Teksas senatosu Fethullah Gülen’e takdir belgesini vermiştir. Dünyanın değiştiğini artık herkes görmelidir. Yeni denge İslam üzerine aynı barış üzerine kurulacaktır. İnsanlık 100’e yakın bağımsız ülke halinde oluşacaktır. Birleşmiş milletler insanlık şeklinde oluşacaktır. Mekke’de parlamentosu olacaktır. Tüm ülkelere orada birer ilçe kurmalarına izin verilecektir. Her din mensubu Kâbe’ye gelip ziyaret edecek. Bunun için biraz beklememiz gerekecektir.
- İstanbul’da ekonomik merkez kurulacak, sermaye İstanbul’a taşınacak. Ama artık sömüremeyecek. Osmanlılarda olduğu gibi faizsiz ekonomide ve ilimde Yahudiler hizmet edeceklerdir. Bu oluşum başlamış bulunmaktadır. 7 kıtada 7 merkez oluşacaktır. Siyasî merkez ABD’de kalabilir. İlmî merkez Avrupa olabilir. Yeni dünya savaşa değil barışa dayanacaktır. Yahudiler hükmetmeyecek, İsrail’de kendi ülkelerinde hür ve barışçı olarak yaşayacaktır.
- Türkiye yeni konjonktürün şanslı ülkelerinden biriydi. Yani dünya düzeninde belirlenen değil, belirleyen olmasa bile, etkileyen bir konumdaydı.
- İstanbul dünyanın fiilî merkezindedir. Adil Düzen burada oluşmaktadır. Gelecekte insanlığın barış içinde ekonomi merkezi İstanbul olacaktır.
- Eskisinden bağımsız yeni bir ekonomik gücün oluşması eski muktedirlerin en önemli desteğini kaybetmeleriyle sonuçlandı. Bu, söylendiği gibi, yeni bir ekonomik gücün iktidar tarafından yaratılması değil, sadece yeni bir ekonomik güç oluşmasının önündeki engellerin kaldırılması ile gerçekleşti.
- Türkiye’de yaşanan büyük değişimin sonuçlarından en büyük faydayı sağlamak için iktidarla muhalefet arasındaki polemiklerle özdeşleşen çatışma sona ermeli, herkes ortak bir hedefe, farklı yollardan da olsa, ulaşmaya hizmet etmelidir.
- İnsanlığın Adil Düzen’i Türkiye’den başlayacaktır. Ak Parti ve Saadet partisi akıllanırsa Adil Düzen’i bu seçimden sonra getireceklerdir. Getirmezlerse Adil Düzen Partisi kurulacak partilerle uzlaşarak getirecektir. Kurulmazsa askerî müdahaleyle Adil Düzen kurulacaktır. Müdahale etmezse I. Cumhuriyetimiz yıkılacak ve II. Cumhuriyet gelecek. Adil Düzen’i onlar kuracaktır. Bu satırları okuduğunuz zaman benim hain olduğumu sanırsınız. Kur’an’ın bildirdikleri ve tarihî akışı ile içten söylüyorum.
- Şüphesiz bugün de bürokrat, asker, yargı vardır. Bu gruplardaki dönüşüm, verecekleri kararlarda, ideolojilerini ön plana çıkarmak yerine ülkenin hedefine ulaşmasını desteklemeleridir. Yani ideoloji sadece halkı bir arada tutmaya yarar, karar vericilerin bundan bağımsız olmaları ve bir satranç oyuncusu gibi hareket etmeleri gerekir.
- Türkiye’de otel odalarında iktidarı indiren çıkaran sermaye kalmamıştır. Tüsiad’a özenen Müsiad da etkisiz ve şaşkın. Yeni sermaye işsizliğe çare bulacak Adil Düzen işletmelerinin eline çok yakında geçecektir. Bütün teoriler Akevler İstanbul kooperatiflerinde oluşmaktadır. Denemeler yapılmaktadır. Gününü beklemektedir. Ordu güçlendirilecek, bağımsız hale gelecek, Asker olacak devlet başkanına bağlanacak, sivil askere asker sivile karışmayacaktır. Yargı ise hakemliklere dönüşecek yansız, bağımsız, etkin ve saygın hale gelecektir. Bürokrat ise serbest meslek erbabına dönüşecektir. Hakim ile avukat hakem olacak, maliye memurları ile müşavirler aynı kimseler olacaklar.
- Mesela SSCB artık işlevi kalmayan komünist ideolojiyi hiçbir talep ve mukavemet olmamasına rağmen neredeyse bir gecede yok etmiştir. Önemli olan ülkenin varlığını sürdürmesidir.
- Evet geceler gebedir: Bir sabah kalkarız ve duyarız ki Türkiye’de Adil Düzen ilan edilmiş. Her zaman mümkün.
• Örtünün altı 22 Ocak 2011 Cumartesi
Özet: Para bulmak kolay değildir. Millî gelir artmış et tüketimi yarıya inmiştir. Demek halkın gelirini artırmak yeterli değildir. Gıdada azalma diğer alanlardaki faaliyeti bozar. Transfer hesaplanmalıdır. Vergi ve teşvik bu dengelemeyi sağlar. Memurlara zam birinin ekmeğinden yapılmaktadır.
Özet yorum:
Para bulmak kolaydır. Matbaayı çalıştırırsın para su gibi akar harcamak zordur. Enflasyon üretirsin. Halkın veya devletin gelirini artırmanın yolu tam istihdamı sağlamak ve verimli işler yapmaktır. Bunlar vergi ile teşvikle değil faizsiz kredi ile sağlanabilir. Transfer haksızlıktır.
• Kaynak yaratmak 23 Ocak 2011 Pazar
Özet: Tunus’taki olayı doğal kabul edebiliriz. Değişme askeri de olsa doğaldır. Dış destekle iktidar olanlar onların desteğini kesmesiyle giderler. Dış destek çok ise iç savaş olur. Çatışma Sünnî Şiî çatışmasına döner. Türkiye dışarıda kalamaz. Tarafsızlık yeterli değildir. Dış güçler öğrencileri ve terörü kullanabilirler. Muhalefet de yanlarında yer alır. Ekonomik sıkıntılar da beklenir.
Özet yorum:
Tunus’taki olaylar bana göre mevzidir. Avrupalıların işine yatmadığı için onu değiştirmeleridir. Sünnî-Şiî çatışması sunidir. İnsanlar daha çok dindar oluyorlar ama taassubu da bırakıyorlar, gerçek dindar oluyorlar. Biz tarafsız olmalıyız. Ordumuzu güçlendirmeli gerektiğinde tam yetki ile örfî idare ilan etmeliyiz. Asıl yapılacak Adil Düzen’e göre anayasa değiştirmedir.
• Muktedir olamamak 29/ocak/2011 Cumartesi
Özet: Muktedir olamayan sağ güçsüzlüğünü askerlere yüklerdi. Oysa bürokratlar iktidara cephe alırdı. Sermaye bürokratları yönlendiriyordu. Dış sermaye yargıyı, bürokratı ve iç sermayeyi kullanıyordu. Yetmediği zaman orduyu harekete geçiriyordu. Soğuk savaşın bitmesiyle dünyanın siyasî dengesi bozuldu. Türkiye etkileyen ülke olmuştu. Ekonomik engeller kalktı yeni güç oluştu. Bundan iktidar ve muhalefet eşit şekilde yararlanmalıdır. Asker, bürokrat ve yargı hala vardır. Dengelenmelidir. İşi bittiği için sosyalizm bir gecede yok olmuştur.
Özet yorum:
Her uygarlığın bir muktediri vardır. 500 yılın muktediri Yahudi sermayesidir. İktidarı tepededir. Artık etkisini kaybetmektedir. Henüz yerine geçecek muktedir ortaya çıkmamıştır. Bu Adil Düzen çalışanları olacaktır. Türkiye’de Ordu güçlüdür. Güçlü olmaya devam edecektir. Siyasî partiler de güçlenmektedir. Bürokrat tasfiye edilecek, yerinden yönetimli genel hizmete dönüşecektir. Yargı ise değişecek, hakemler sistemine geçilecektir. Doğum sancılıdır. Geçiş sıkıntılıdır. Sağlıklı doğum için çalışmalıyız.