07.09.2010
DÜNKÜ yazıma okurlarımdan itirazlar geldi.
Çoğu kibar, çoğu hatırlatıcı, çoğu düzeyli, çoğu “bir yanlışa işaret edici” nitelikteydi. Ne kadar memnun oldum, bilemezsiniz. Demek ki işler o kadar da çığırından çıkmamış.
¡¡¡
Okurlarım şunu hatırlatmışlar:
CHP'nin astırdığı iddia edilen “Rahibe afişi” ile ilgili İçişleri Bakanı'nın harekete geçmesini isteyen kişi, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'dur.
Evet, atladığım nokta işte burası... İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın kendiliğinden harekete geçtiğini yazmam yanlış oldu.
Olay şu: Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın eleştirdiği “Rahibe afişi”nin kendilerine ait olmadığını söylüyor, AK Parti'yi sorumlu tuttuğunu ima eden açıklamalar yapıyor, ardından da İçişleri Bakanı Atalay'ı sorumluları bulması için harekete geçmeye çağırıyor.
Gayretkeş, aceleci, peşin hükümlü ve önyargılı bir yaklaşım bu...
Ve bu tutumun savunulacak bir tarafı yok.
¡¡¡
Ama bu durum, benim dünkü yazımda üzerinde durduğum asıl noktayı değiştirmiyor.
Önemli olan nedir? Şunlardır:
CHP, kurumsal olarak kadınların başörtülerini rahibe kıyafetine benzetmenin arkasında durmuş mudur? Hayır. Afişe sahip çıkmış mıdır? Hayır. Afişin sorumlusu olan CHP'li Belediye Başkanı'na “Aferin, çok iyi yaptın” demiş midir? Hayır. İlçe belediye başkanlarının tutumları partileri kurumsal olarak bağlar mı? Hayır.
Sonuçta elimizde kalanlar bunlardır.
Ama sen bütün bunlara rağmen “Başörtülü kardeşlerimizi rahibelere benzettin” diye propaganda yapmaya devam edersen, amacının “üzüm yemek” değil, “bağcı dövmek” olduğu ortaya çıkar.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
CHP hakkında
Rahibe afişi olayı bize çok şey gösterdi.
CHP kendi içinde yapılan referandum çalışmalarından habersiz. Görülen o ki organize edilmemiş bir çalışma var.
O afişi bastıran belediye başkanı genel başkanının tepkisinden öyle şaşırmış ki, yaptığının kötü bir şey olduğunu ancak yeni anlayabilmiş ve genel başkanı “biz yapmadık” dediğinde bile ortaya çıkıp söyleyemiyor kendi yaptığını.
Genel başkan partisini o kadar tanımıyor ki bu afişin partisinden çıkmayacağından son derece emin ve iddia ediyor ki “o afişi biz yaptırmadık” diye. Daha da kötüsü o afişi Ak Partinin yaptırdığını iddia edebiliyor.
Genel başkan o kadar siyasetten yoksun ki emin olmadan suçlama yapıyor ve sonra iddiasının boş olduğu ortaya çıkınca sinip kalıyor.
CHP’liler başörtüsünün anlamından o kadar habersiz ki rahibelerle özdeşleştirebiliyor.
Sonuçta tipik bir CHP klasiği ile karşı karşıyayız. Toplumun ekonomik seviyesi üst grubundan oluşan ve o gruba hitap eden bir seçmen kitlesine sahip olan bir CHP. Öyle ki geniş halk kitlesinin değerlerinin farkında bile değiller. Geniş halk kitlesi için kutsal bir özellik taşıyan, analarının bacılarının olmazsa olmaz değeri olarak görülen başörtüsü onlar için çok tuhaf bir şey. Anlayamıyor anlamını. Çünkü o toplumun bir ferdi değil ki. O toplumdan soyutlanmış. Bu nedenle asla anlayamayacak başörtüsünün anlamını. Kimse boşu boşuna CHP’den böyle bir beklenti içinde olmasın.
Daha da ilginci oy bekledikleri geniş seçmen kitlesinin hassasiyetlerinin farkında bile olmamaları. Siyasetçiler genellikle hoşlanmasalar bile seçmeni ürkütmemek için hoşlanmadıkları konularda fazla yorum yapmazlar. O kadarını bile beceremeyen CHP bir daha da becerebilecek gibi görünmüyor.
Halka rağmen halk için en iyisini biz biliriz, seçilerek iktidar olunmaz, köşe noktaları kontrol altına alarak iktidar olunur prensipleri içinde siyaset yapmaya çalışan toplulukların kaderi hep aynı olmuştur.
Allah selamet versin.