- ABD Irak’taki muharip birliklerini çekti ve tüm askerlerini önümüzdeki yılın sonunda çekmiş olacak. Afganistan’da sonucu belirsiz bir savaşın baş aktörü ve orada kırk yedi ülkenin askeri görev yapıyor. Bunları inceleyerek ABD’nin hedefini ve sorunlarını bilebilir miyiz yoksa daha geniş bir perspektiften bakmamız mı gerekir?
- ABD’de tekel sermaye gücünü yitirdi. DP’yi iktidar etmemek için parti içinde Obama’yı destekledi. ABD halkı destekledi. Şimdi şaşkın durumdadır. Obama’nın kabiliyeti Sermayenin de ABD’nin de kaderini tayin edecektir. Obama Adil Düzen’e doğru yol alırsa Tekel sermayeyi de kurtarabilir. Adil İslam düzenidir. Sömürüye değil karşılıklı çıkara, savaşa değil barışa dayananlar başarılı olacaklardır.
- ABD diğer büyük güçlerden farklıdır. Bu ülke bir milletin oluşturduğu devlet değil, bir devletin oluşturduğu millet olarak tanımlanabilir. Yani ABD’de devlet çökerse yeni bir devlet oluşturulamaz ve ülke elden düşen bir vazo gibi paramparça olur. ABD’de halkı bir arada tutan faktör devletin sağladığı refah ve güvenliktir. Bireyci ve faydacı dünya görüşü halkın bu hedefine ancak güçlü bir devletle ulaşacağı düşüncesiyle birleşince güçlü bir devlet yapısı içinde bireyci olmak mümkün hale geliyor.
- Moğollar dünyada en büyük imparatorluğunu kuvvete dayanarak kurmuşlardır. Sonra İslamiyet’i kabul etmişlerdir. Ömürleri uzamıştır. ABD güce dayanarak büyümüştür. Ömrünü uzatmak istiyorsa Tevrat ve Kur’an’ın şeriatına dönerse ömrünü uzatır. Halkı milletleşir.
- ABD dünya üzerindeki etkinliğini stratejik noktalara yerleştirdiği askerlerle ve ülke yönetimlerine yaptığı ekonomik yardımlarla sürdürüyor. İşin ilginç yanı bu etkinliği sağlamak için kullandığı kaynakların ülke ekonomisinin yarattıkları değil yabancı ülkelerin tasarruflarının kullanılmasıyla finanse ediliyor olması. Dünyanın en büyük ekonomisi olmakla birlikte en çok dış borcu olan ülke unvanını da taşıyor. Güvenli bir ülke olması, diğerlerinden daha yüksek bir faiz haddi uygulaması, Uzakdoğu ve petrol üreten ülkelerin tasarruflarının buraya akmasını sağlıyor. Ayrıca dünya silah ticaretinde bir numara olması ülkeye kaynak akışı sağlıyor. Bu arada en büyük müşterisi olan Suudi Arabistan’ın bu silahları İsrail’e karşı satın alması ve İsrail’in ABD’nin en yakın dostu olduğu iddiası bir arada söylenebiliyor ve bunda bir çelişki olduğu düşünülmüyor.
- Amerika’nın dış borcu yoktur. Kendi merkez bankasına borçludur. Sömürücü sermayeye borçludur. Karşılıksız dolar Tekel Sermayenin ve ABD’nin tek kaynağıdır. Emeksiz dünyanın tüm üretimini alabiliyor. İki tarafı silahlandıran çatıştıran bu yolla onları sömüren odur. Oysa Tekel sermaye dünyanın 1000 yerine büyük alışveriş merkezlerini kurabilir. Orasını büyük tüccarlar cirodan kiraya verebilir. Tüccarlar serbest yarışma içinde bölge mallarını satın alır ve en az karla başka bölgelere ulaştırabilir. Onlar sermayeyi faizsiz temin eder. Kar zarara karışmaz. Kurduğu mağazalardaki cirodan yüzde olarak kira payını alır. Bu gelir başından aşar. Kimse de onlara düşman olamaz. Bu durumla varlığını sürdürmek mümkün değildir. Sömürülecek yer kalmadı.
- ABD’ye yabancı tasarrufların akması için bu ülkelerin ekonomik olarak büyümesi gerekiyor. Yani Çin’den para akışının artması aynı anda bu ülkenin ekonomik büyümesini de hem gerektiriyor hem de sağlıyor. Bu durum dünyada yeni bir söylemin ortaya çıkmasına neden oluyor ve önümüzdeki on, on beş yılda Çin’in ABD’yi ekonomik olarak geçeceği, askeri açıdan tehdit olacağı söyleniyor.
- Çin şimdi Batıyı taklit ediyor. Onu geçmesi mümkün değildir. Sosyalizm olduğu için halkta bir gelişme mevcuttur. Bir gün Çin de demokrasiye geçerse yahut Çin dağılır yerel devletler kurulursa o zaman Çin yetişmiş Çin halkı serbest girişimlere başlarsa teknik bakımdan Çin’i hemen geçer. Dünyaya hükmetmesi artık mümkün değildir. Ama Çin’den önce Adil Düzen’i kabul eder ve insanlığın üçüncü bin yılını onlar kurar.
- ABD bu sistemi değiştirecektir. Bundan sonra dış tasarruflara muhtaç olmayacak bir dünya politikası üretmesi gerekmektedir. Faiz hadlerindeki düşüş ve ekonomik kriz nedeniyle finans yatırımlarının azalması ABD’nin içe kapanması anlamına gelir ve bu şartların oluşturduğu bir durum değil bilinçli bir politikanın sonucudur.
- ABD merkez bankası artık yeni para çıkarmayacaktır. Dünyadaki alacaklarını altına kota edip faizsiz hale getirecektir. Gelir vergisi sistemini kaldıracak yerine hâsıladan mal olarak vergi alacak, giriş çıkışları serbest bırakacak, gümrükleri kaldıracak. İşte yeni siyaset bu olmalıdır. Türkiye için ne söylüyorsak ABD için tekel sermaye için de aynı şeyi söylüyoruz. Çünkü sözler bizim ama mana O’nun.
- ABD’nin yeni politikası ülke dışındaki asker sayısını azaltmak, dış yardımları azaltmak, silah ve diğer mal ihracatını artırmak olarak şekillenecektir.
Bu ABD’nin içe kapanması ve dünyaya yön verme iddiasının sonu mu olacak yoksa aynı hedefe başka yollarla ulaşmayı mı deneyecek?
- ABD dünyadaki tüm askerleri çekecektir. Yardımı kesecek. Kredileşme işleri içinde borç ve alacaklı olacak. Biz ABD bankalarına TL onlar da bizim bankalarımıza doları borç verecekler. Faiz yok. Uygarlıkta yarışmalı ve dayanışmalıyız. Denizleri meskûn hale getirmeliyiz. Gökleri meskûn hale getirmeliyiz, uzayı meskûn hale getirmeliyiz. Daha uygarlığın çok başlangıcındayız. Birbirimizle didişmeye vaktimiz yok.
- Eğer yeni bir strateji uygulanacaksa bu ülkeleri kontrol etmek yerine onlarla müttefik olarak bir blok yaratmak biçimde olabilir. Eğer modelim doğruysa Türkiye’nin bu yeni stratejide önemli bir yeri olacaktır.
- İslam demek barış demektir. Çatışma yerine barış, barışın temeli de hakemlerden oluşan yargı sistemidir. Hakemlere teslim olmak demek Müslüman olmak demektir. İşte Adil Düzen bu demektir. Bizim davet ettiğimiz işte budur. Bu düzen gelmedikçe barışçı olmak bir şey ifade etmez. Tek taraflı barış ancak barışçıların kuvvetli olmalarıdır. Bu da ancak barışçıların kenetlenmesiyle olur.
- Bunları düşünürken referandumda ne çıkacağıyla ilgilenmiyorum ve yaşadığım ortamın değerlerini önemsemiyorum. Büyük bir Türkiye yaratmayı ve değişen dünyada bu değişimin aktörü olmayı düşünüyorum. Bu bir hayal de olsa hoşuma gidiyor
- Muhterem Kaynak biraz da bizim Adil Düzen’le meşgul etse daha iyi eder. Dünyanın saadeti ilahî kitaplarda saklıdır.
Büyüğü yönetmek 29 Ağustos 2010 Pazar yazı özeti
Büyük işletmelerde müşteri ile işleten arasında tanıma yoktur. Devlet şeyhlikle yönetilemez. Kararları kişiler değil sistemler almalıdır. Sistem tartışılmıyor, kişiler tartışılıyor. Başarılı siyasetçiye değil bilge siyasetçiye ihtiyaç vardır. Muhalefet iktidara destek olmalı. Bencillik yalnız kedisini yakmaz.
Özet Yorum: Ekseriyet yönetimi, istikrarsız bilgisiz çekişmeli sitemsiz yönetimdir. Uzlaşmalı nispi sistem gelmedikçe söylenenler temenniden ibaret kalır. Milli mutabakat hükümetleri ancak sistemi getirebilir.
ABD’nin hedefi 4 Eylül 2010 Cumartesi Yazı özeti
Afganistan bir muamma. ABD’de devlet millete değil millet devlete dayanıyor. Devlet kuvvetli kalmak zorunda. ABD ekonomisi sömürüye dayanıyor. Dış borcu en büyük. Çin rakip olabilir. ABD içe dönük politikaya bilinçle gidiyor. Askerleri çekecek, dış yardımı kesecek, ihracatı artırmak hedefidir. Dünyaya başka yoldan mı hükmedecek. Kontrolün yerini işbirliği alacaktır. Türkiye’nin rolü olacaktır. Referandumu düşüneceğime büyük Türkiye hayalini tercih ediyorum.
Özet yorum: Tekel sermayenin ABD’deki etkinliği zayıfladı. ABD’nin dünyaya hükmetme isteği değişti. Tekel sermaye karşılıksız para tekelini elinde tutuyor. Sermaye isterse faizli sistemden vazgeçip Adil Düzen’e gelebilir. ABD gücünü sürdürebilir. Bu durumuyla sermaye de ABD’de çökmeye mahkûmdur.