16.01.2021
Çin aşısının küçümsendiği, acayip kuşkularla karşılandığı, “Çin aşısı mı? Aman kalsın!” dendiği, “Ben Alman aşısı olurum arkadaş” tavrının konduğu günlerde...
Bazı önemli şahıslara...
Şöyle bir soru soruluyordu:
“Efendim, siz Çin aşısı olur musunuz?”
Önemli şahıslar, bu soruya...
Hınzır bir gülümseme eşliğinde...
Şu cevabı veriyorlardı:
“Önce Cumhurbaşkanı olsun... Ondan sonra biz de oluruz.”
Oldu.
Bütün yönleriyle aşı sırası olayı
Önce Cumhurbaşkanı aşı oldu.
Bu sefer de “Sırasını beklemedi, öne geçti, Avrupa’da böyle mi? Ah Avrupa!” diyenler çıktı.
Tabii bu arada sırasını beklemesi gerekenler de...
Fırsattan istifade araya kaynak yapıp adalet duygusu sarstılar ama neyse...
Çin aşısına karşı geliştirilen olumsuz duyguların ortadan kalkması açısından...
- Cumhurbaşkanı’nın...
- TBMM Başkanı’nın...
- Siyasi parti liderlerinin...
- Yüksek yargı organlarının başkanlarının...
Kamuoyu huzurunda aşı olmaları gerekiyordu.
Bütün yönleriyle aşı sırası olayı
MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu görevi yerine getirip aşı oldu. İYİ Parti Lideri Meral Akşener de aşı olmayı tercih etti.
Bütün yönleriyle aşı sırası olayı
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise...
Tuhaf bir tutum sergiledi.
Şöyle bir tutum:
Dün sabah saatlerinde Best FM’de katıldığı bir programda “Sağlık Bakanı aradı. Ben de aşı olacağım” dedi. Program sunucusu, “Ne zaman aşı olacaksınız?” diye sorduğunda ise şu cevabı verdi: “Bugün yarın olacağım.”
Fakat ne olduysa oldu.
Bunu söyledikten birkaç saat sonra bu fikrinden vazgeçti Kılıçdaroğlu.
“Ben vatandaş olarak sıramı bekleyeceğim. Önce sağlık çalışanlarının aşı olması lazım” dedi.
Bütün yönleriyle aşı sırası olayı
Kendi takdiridir ama keşke o da aşı olsaydı.
Kısacası...
Kılıçdaroğlu hariç öncülük görevini yapması gerekenler, görevlerini yaptılar.
Öncülük olayı bittiğine göre...
Şimdi özellikle iktidara yakın kişilerden beklentimiz şunlardır:
- Kaynak yapıp sırayı bozmasınlar.
- Araya girip adalet duygusunu sarsmasınlar.
- Sıralamaya uymayıp başkalarının hakkını çiğnemesinler.
- Haklarına razı olup bencillik etmesinler.
- Öne geçmeye çalışıp milleti enayi yerine koymasınlar.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum
Gerçek tıp
Aşılama koruyucu hekimliğin konusudur, tedavi edici hekimliğin konusu değildir. Koruyucu sağlık hizmetleri ile tedavi edici sağlık hizmetleri birbirine karıştırılmaz. Aktif Covid hastalarının tedavi edildiği yerlerde aşı yapılmamalıdır.
Önemli bir yaklaşım hatası aşıdan çok fazla umutlanılmasıdır. Elimizdeki Çin aşısı koruyuculuğu çok yüksek bir aşı değildir. Alman aşısı ise mRNA aşısıdır ve en başta Sağlık Bakanı bu tür aşılara tam güvenemeyeceklerini, bu nedenle Çin aşısını aldıklarını açıklamıştır. Daha sonra medyanın gazı ve siyasi kaygılarla Alman aşısına yönelmeye başladılar. Bu görüş değişikliği hatalıdır. mRNA aşılarının ne yapacağı belli değildir. Yıllar içinde pek çok insanda otoimmün hastalıklar ortaya çıkabilir. Kronik hastalıklar şiddetlenebilir.
Diğer bir sorun ise hastalığı geçirenlere de aşı yapılması baskısıdır. Hatta daha da komiği on yıl boyunca bu aşıların 6 ayda bir yapılması gerektiği görüşüdür. Son derece risklidir ve arkasında kimlerin menfaati var, sorgulanmalıdır. Sömürücü Sermaye insanları bu şekilde koyun gibi gütmekte ve ortaya saldığı fikirleri sorgusuz sualsiz kabul ettirmekte son derece başarılıdır. Ellerinde sponsor oldukları tıp dergileri ve sponsor olduğu ABD ve Avrupa’daki büyük büyük doktorlar (!) onlar ne isterse onu söylemektedir.
Gün gelecek, Adil Düzen gelecek. Gerçek tıp da gelecek. Gerçek koruyucu hekimlik gelecek. Gıdalar düzelecek, hastalıklar azalacak. Sömürücü Sermaye’nin istediği tedavi edici olmayan, ancak ve ancak hastaları idare eden ilaçlar ortadan kalkacak. İnsanlar büyük uykularından uyanacaklar. Her konuda olduğu gibi tıbbi konularda da “nasıl da uyutulmuşuz” diyecekler.