YORUM :
KAYNAK İNKARI İLE SEÇİM MAVALI ya da KISIRLIĞA
“DEĞİŞMEZ İLKELER..”
Köşeli yapılar ön açıcı olamazlar; özelikle köşeler, kıstırmak, yakalamak, korkutmak, içindir. Hukukun köşeli , yoruma kapalı olmasını savunanlar ile karşı kanattaki yoruma açıklığı, esnekliği savunanlar arasında daima süren yarış /mücadele, ülkemizde hesaplaşma parkuruna girmiştir.
1) YASALAR VE YASA ORGANLARI:
A-DEVLETİN TEMEL KONSENSÜSÜ:
Kurucu iktidar milletindir; millet, bu iktidarını seçtiği temsilciler eliyle TBMM ‘ce sürdürür. Buradaki temel ve çağdaş sorun, milletin temsilcilerini seçme şekli ve süresidir. Dört yılda bir yapılan seçimler, insanın yapısı gereği adil olamazlar; yanı sıra, boşa giden oyları içeren seçim şekilleri adil değildir. Her iki hususta Milletin iktidarını eksik kılmaktadır.
B- YASANIN KAYNAĞI HER ŞEYİ BELİRLER VE DEVİNDİRİR:
Yasanın kaynağı millet/ulus tur. Bu kaynak, etkisini en kısa zamanlı ve dolaysız sürdürmelidir. Seçtiği temciler eliyle, kendini yönetecek yasalar dizgesini oluşturan millet/ulus, o yasaları yürütecek, denetleyecek organlarında sahibidir.
Millet/ulus u belirleyecek hiçbir ilke, yasa, düstur, olamaz;yoktur. Milletin kendi içindeki farklılıklar; önce ortak alanlar tespitiyle; daha sonra kümesel farklılıklara özgürlük alanları oluşturulmasıyla ve giderek bireysel farklılıkların ortaya çıkışına serbesti yet verecek şerit /bahçe ortamlarıyla bireyin özgür deneyimlerinin sonuçlarını algılaması; yetkinleşmesi, giderek millet/ulus fonksiyonlarını içselleştirecek rüşte (evrensel insan:evren millet) erişmesi sağlanacaktır.
Tutunmuşlar (bürokratlar), geçmişten beslenir.
Bürokratlar / tutunmuşlar, millet / ulus un seçtiği temsilcilerinin eliyle yetkilendirip atadıkları yüksek memurlardır. Bunlar ödevli oldukları kurumlara ünsiyet sağladıkça yapışırlar/tutunurlar giderek organikleşirler. Böyle bir birliktelik benzerleriyle bağlantı kurarak, tek hücreli organizmalarını bütünleştirerek, devleti sahibinden / milletinden bağımsızlaştırırlar. yapışmışlıklarından, tutunmuşluklarından dolayı, seçilmişlere ve millete teslimiyetle hizmet vermezler. Tutunmuşluk yapısı gereği, her şeyin aslı olan milleti de değişimin kaynağı olması sebebiyle, varlığına / bağımsızlığına rakip görür; ödevinin dışına çıkar ve derin/ aykırı / haksız / hukuksuz “kapılar” ihdas eder.
Tutunmuşlar var edildiği koşulları mutlaklaştırma eğilimindedirler,Yaşamın, geçimin zorluklarından kendilerini devlet gemisinin kuytu ve konforlu yerlerine “atabilenler” bundan sonra bulundukları yerleri mevzileştirip “giriş ve çıkışı” kontrolleri altına alırlar. Onlar, on yıllarca sürecek rejimlerin tutucuları; savrulan güvensiz, sivil yaşamın tutunmuşlarıdırlar.
Millete kapalı kapı: “Milletin yüksek menfaati ”:
Bu şablon slogan, tutunmuşların seçilmişlere ve her şeyin kaynağı millete yönelik, adaletli/ hukuki olmayan fiili/askeri ve idari/mahkemeler araçlı yaptırımlarının yalanı dır.
“Yüksek menfaat”; milletin, karar alma, ortak payda bulma yetkini, idari sistem oyunlarıyla atıllaştırıp, yok hale getirilmiş reflekslerinin, gecikmesini gerekçe gösteren tutunmuşların ya da onların etki alanına girmiş seçilmişlerin, uygulaya geldikleri yetki gaspı/ negatif inisiyatif/ ayrılması gereken sorunlara düğüm faaliyetidir.
Millet, kendisinin mutluluk, refahı, geleceği nin biricik güvencisi için oluşturduğu devleti; seçtiği temsillerin atadığı tutunmuşlarca, başkalaştırılmasını, varlığını aslına yabancılaştırılması/ idari düğümlerle kısırlaştırılmasını yaşadıkça; şimdisi ve geleceği yoklaşıp kendini imhaya koyulur.
C- YASALARI YENİLEYECEK MİLLETİN İHTİYAÇLARI VE İRADESİDİR:
Nedir değişmez olan?
Değişmez olan, kendini her an yenileyen millettin iradesidir. Milletin iradesinden her ne oluşursa oluşsun, kaynağını/ milletin yeniden irade etmesini, kısıtlayamaz. Aksi takdirde, Mamulün kendini üreten fabrikasını ; ürünün toprağı; yağmurun bulutu, ışığın güneşi inkara yeltenmesi gibi kısır/ebter/fasit-kapalı durum ortaya çıkar. Var olan olma koşullarını ortadan kaldırırsa, kendini yok etmiş olur.
Millet, ne kadar baskıcı, geri, ilkel koşullarda yaşarsa yaşasın; yine de niceliksel/ gözle görülemeyen düzeyde/içsel ilerlemeyi; yaşadığı acıların tekrarlarıyla oluşturacağı çıkış/ kaçış yollarını .. bulup, kendini evirerek değiştirerek ilerleyecektir.
Kaçınılmaz paradoks: Nesnel amaçların özneleşmesi:
Aynı coğrafyada ortak amaç ve ideal için bir araya gelmiş bireyler, ortak amaçları için oluşturdukları kurumların esaretine girdiklerinde; ortak amaçlarının, kendilerinden bağımsızlaşan tapınçlara dönüştürülmesine de hizmet ederler. Bu paradoks, nesnel amaçların özneleşmesidir.