08.05.2020
Bu zamana kadar vatandaşın gündeminde sadece virüs vardı. Virüsten korunmaya dayalı sorular soruluyordu hep. Soruların muhatapları ise bilim insanlarıydı. Artık bu gündem, biraz geride kaldı.
Yeni gündem: Normalleşme... Bu kez sorudan ziyade talepler dile getiriliyor. Herkes kendi kişisel normalleşme gündemiyle ilgili... Ortak ses ise şöyle yükseliyor: “Bizi unutmayın, bizi duyun!”
Vatandaşın normalleşme gündemi
Hürriyet olarak vatandaşın sesine ses katıyoruz. Vatandaştan gelen tüm soruları, sorunları, dertleri, talepleri derledik... İşte halkın gündemi... İşte vatandaşın sesi...
EN HASSAS KONU: AVM’LERİN AÇILMASI
VATANDAŞIN en çok konuştuğu konuların başında AVM’ler geliyor.
Bu konuda kaygılar var. Bu kaygılar doğrultusunda da öneriler geliyor.
Bir vatandaşımız...
AVM’lere alışveriş dışı amaçla gelenlerin alınmamasını öneriyor.
Bir başka vatandaşımız ise...
“AVM’lerin açılmasında acele edilmemeli. Tam bayram öncesi, çok büyük yoğunluk olur” diyor.
Ve bir başka öneri:
“AVM’lere müşteri alınırken TC numarasının son rakamına ve günlere göre bir eleme yapılsa... Nasıl olur?”
Bir başka vatandaşımız ise AVM’lerin dezenfekte edilmesi için şöyle bir öneride bulunuyor:
“AVM’lerin ve kapalı mekânların sürekli ultraviyole ışınlarla dezenfekte edilmesi söz konusu olamaz mı?”
AVM’de vale hizmeti veren bir vatandaşımız ise bu hizmetin devam edip etmeyeceğini soruyor.
Merak ettiği husus ise şu:
“Arabalarını bize teslim ederler mi insanlar? Bizim bu araçlara inip binmemiz doğru mu?”
Tarihi Kapalıçarşı’nın bir tür AVM olduğunu hatırlatan bir vatandaşımız ise “Kapalıçarşı da açılmalı” diyor.
İzmir’den bir vatandaşımız ise gözlemlediği bir çelişkiye dikkat çekiyor:
“AVM’ler açılıyor ama İzmir sahilde yürüyüş yapmak yasak. Bu çelişki değil mi?”
“Küçük işletmeler, küçük esnaf... AVM’den daha önemlidir. Öncelik onların olmalıdır” diyen vatandaşlarımız da var.
DÜĞÜNÜMÜZ VAR BİZ NE YAPACAĞIZ?
EN çok konuşulan konulardan biri düğünler...
Çok önceden belirlenmiş düğün tarihleri...
Vatandaşın normalleşme gündemi
Haziranda, temmuzda düğün yapmayı planlayanlar var.
Bu vatandaşlarımız soruyorlar:
“Ne yapacağız? Erteleyelim mi? Yoksa temmuzda düğün yapmak mümkün olabilir mi?”
Bu sorunun cevaplanması çok önemli... Çünkü gelecek cevaba göre plan yapılacak.
Bir vatandaşımızın düğünler konusunda şöyle bir önerisi var:
“Mesafeli kır düğünleri serbest olabilir.”
Bursa’dan sesini duyurmak isteyen bir esnafımız ise “düğün sektörü”nün önemine işaret ediyor:
“Ben Bursa’da gelinlik dantelleri üretimi yapan bir esnafım. Tüm müşterilerimiz gelinlikçiler. Düğünler iptal oldu ama düğün sektörüne yönelik bir gelişme yok. Yılda beş yüz bin düğün yapılan bir ülkede artık tek bir düğün bile yapılamıyor. Çok geniş bir sektör bu... Bu konuyla ilgili yetkililerin bir açılım getirmesi gerekiyor.”
LOKANTALARA, KAFELERE BİR ÇÖZÜM BULUNAMAZ MI?
LOKANTA ve kafeler konusunda kafalar karışık.
Bir vatandaşımızdan gelen mesaj şu:
Vatandaşın normalleşme gündemi
“Restoranlar açılırsa bu sektörde çalışan bizler, kendimizi nasıl koruyacağız? Çünkü risk, bizim açımızdan çok büyük olacak.”
Bir başka vatandaşımız ise tam tersi fikirde:
“Kafe ve restoranlar bir biçimde açılsın. Bu süreç böyle devam ederse iflasın eşiğine gelmiş oluruz. Kafe ve restoranlar açılsın, yoksa ortada kafe ve restoran kalmayacak.”
Bir de öneri var lokantalarla ilgili...
Şöyle diyor vatandaşımız:
“Aralıklı masa uygulamasıyla, kullan-at masa örtüleriyle lokantalar açılamaz mı?”
Çay bahçelerinin, kafelerin açık alanlarının açılabileceğine dikkat çekenler de var, “Gece âleminde çalışıyoruz, biz ne olacağız” diye soranlar da...
SPOR SALONLARI UNUTULDU MU?
“SPOR salonları normalleşme takviminde tamamen unutuldu mu?” diye soruyorlar bu işin içinde yer alanlar.
Türkiye’de 20 bin spor salonu olduğunu hatırlatan bir vatandaşımız, “Normalleşme sürecinde spor salonları için de yeni kurallar getirilerek açılamaz mı?” diye soruyor.
Vatandaşın normalleşme gündemi
Bireysel egzersiz ya da bireysel pilates dersleri verenlerden de çok sayıda mesaj var. Bu konuda farklı bir yaklaşım talep ediyorlar.
Bir vatandaşımızın gayet haklı gibi görünen bir talebi var:
“Maçlar başladığına göre halı sahalar da açılmalı.”
Bir başka vatandaşımız ise spor okullarına dikkat çekiyor. “Futbol, basketbol ve voleybol okulları... Bunların açılması ne zaman gerçekleşecek?”
‘DAHA FAZLA ÖNLEM!’ DİYE HAYKIRANLAR
BAZILARI önlemlere pek aldırış etmiyorlar ya... Vatandaşımız işte bu konuyu da gündemlerine almış durumda...
Bir vatandaşımız İstiklal Caddesi’nin yaya trafiğine, Bağdat Caddesi’nin ise hem yaya hem de araç trafiğine kapatılmasını istiyor.
BİR YOĞUN BAKIM HEMŞİRESİ
HERKESİN sorunu ayrı... Herkesin normalleşmeden beklentisi farklı...
Mesela bir yoğun bakım hemşiresinden gelen mesaj şöyle:
“Yoğun bakımda çalışan bir hemşireyim. Ailemden ayrı yaşıyorum. Biz sağlıkçılar ne zaman evlerimize dönebileceğiz?”
UÇAKLAR UÇSUN ARTIK
BİR vatandaşımız, lafı hiç uzatmadan talebini iletiyor:
“Yurtdışı uçuşlar artık başlasın. Bütün işlerimiz kaldı.”
Bir başka vatandaşımızın merak ettiği husus ise şu:
“Virüs almadıysam, yani antikor oluşmadıysa... Uçağa binemeyecek miyim?”
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Bir an önce normalleşilmeli
Tüm dünyada ekonomik kriz vardı. Trilyonlarca Dolar zaten olduğu gibi değil son derece abartılı bir şekilde karşılıksız basılıyordu. Ekonomiyi canlandırmak için basılıyordu Dolar ama artık işe yaramıyordu. Ekonomi canlanmıyordu. Çünkü piyasa doymuştu.
Büyük Sermaye daha önceden hazırladığı planı devreye soktu. Ekonomik krize bir gerekçe gerekiyordu: Corona. Bu gerekçe meydana sürüldü ve insanlar artık bütün ekonomik sıkıntıların kaynağı olarak onu görüyorlardı.
İşçilik sistemi artık çökmüştür. Karşılıksız para basma sistemi de çökmüştür. Üzerine bir de virüs gelince tuz biber de ekilmiş oldu ve ekonomiler çökmeye başladı.
Eğer ortaklık sistemine geçilmezse, karşılıklı para sistemine geçilmezse maalesef tüm dünya korkunç bir kaosun içine girecek. İş yapamaz hale gelecek insanlar. Ne yapacaklarını şaşıracaklar. Bunun için Adil Düzene gelmeleri gerekir ama maalesef hala çok uzaklar.
Akevler’in “pratik olmayan (!)” çözümleriyle ilgilenmeyip düşük faizli krediler gibi “son derece pratik olan (!)” çözümlerin peşinde gidiyorlar.
Mevcut ekonomik sistemde bile olsa bir an önce hafta sonu sokağa çıkma yasaklarından vazgeçilmelidir. Cuma günleri ve Pazartesi günleri olan aşırı kalabalıklar nedeniyle hiçbir anlamı olmayan bu uygulama sonlandırılmalıdır. Virüs artık hayatımızın bir parçası haline gelmeli ve hayat devam etmelidir. Sağlık sisteminin salgını kaldırabileceği görülmüştür. Artık aşırı korumacılıktan vazgeçilmelidir. Aksi takdirde zaten kötü durumda olan ekonomi çok çok kötü hale gelecektir.