1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020 BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ... SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM... ADİL DÜZEN 1063 “ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR “VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17) Haftalık Seminer Dergisi; 1063. Hafta - 09 MAYIS 2020 - Fiyatı: www.akevler.org’a tıklamak! BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ... “ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ... *KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1063. SEMİNER “HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9) “İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis) Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ, Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51 Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır. GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI *** *“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI DOLAR, ALTIN BONO VE KRİZE ÇÖZÜM Süleyman KARAGÜLLE *** *“SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-34 Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-35 Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-36 Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-37 Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-38 Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-39 Reşat Nuri EROL *** ŞUARA SÛRESİ- 3. Hafta أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ طسم (1) تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ (2) لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ (3) إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ (4) وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ (5) فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (6) أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ (7) إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ (8) وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ (9) وَإِذْ نَادَى رَبُّكَ مُوسَى أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ (10) قَوْمَ فِرْعَوْنَ أَلَا يَتَّقُونَ (11) قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ (12) وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَى هَارُونَ (13) وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ (14) قَالَ كَلَّا فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا إِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ (15) فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ (16) أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ (17) قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ (18) وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ (19) قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ (20) فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ (21) وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ (22) *** NOT: Küçük harflerle yazılmış sözlük kısmını seminerde okumanıza gerek yoktur. İsteyenler sonra okurlar. Çoğu tekrardır. Bazı ayetlerin altına sözlük kısmını eklemedik, sebebi, önceki ayetlerde aynı kelimeler geçtiği içindir. قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ (23) قَالَ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ (24) قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ (25) قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ (26) قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ (27) قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ (28) قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ (29) قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ (30) قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (31) فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ (32) وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ (33) *** قَالَ فِرْعَوْنُ QAvLa FiRGaVNu (FaGaLa FiGLaVNu) “Firavun kavl etti” قَوْل birlikte bir iş yapan kimselere, belli bir sesle kumanda eden kimsenin adından gelişmiş bir kelimedir. Bu sesten kinaye olunmuştur. Kelamdan farkı bağlayıcı olmasıdır. Türkçedeki “söz” kelimesi de böyledir. O halde “söyle” olarak tercüme edilmelidir. ق dayanmayı, kuvveti, و beraberliği, ل tekrarı ifade eder. Musa ile Harun Firavuna varırlar. Biz âlemler Rabbinin resulüyüz derler. Firavun da onlara öğütte bulunur, siz bizde yetiştiniz, şimdi ne söylüyorsunuz der. Onlar da cevap verirler ve İsrail oğullarını kendilerine katmalarını isterler. Bunları söylerken Arapça dil kurallarına uygun olarak وَ harfi getirilmez ve söyleyen zikredilmeden karşılıklı konuşma yapılır. Şimdi de o konuşmanın devamına geçilir ama bu defa Firavun kelimesi tekrar edilir. Diğer taraftan Arapça kurallarına göre قَالَ derken konuşma sırasının Firavuna geldiği anlaşılır. Böyle olduğu halde o zaman neden tekrar edilmiş olur? Bu durum konunun birden değiştiği anlamına gelir. Daha önce Firavun, Musa ve Harun’un kendileriyle ilgili olan olayların üzerinde dururken, şimdi ise asıl konu üzerinde konuşmaya başlar. Kardeşler “âlemlerin Rabbinin elçisiyiz dediler” cümlesi yukarıda yoktur, sadece Allah’ın bunları söyleyin diye emri vardır. Buradan öğreniyoruz ki Allah bir şeyi emrettiyse o yerine gelir. Bir daha yerine geldi denmesine gerek olmaz. Firavun konuyu değiştirdiği için Firavunun bu yaptığı işe dikkati çekmek için Firavun kelimesi tekrar edilmiş olur. Firavun reddedip konuya girmeyebilecek iken öyle yapmadığı anlaşılmış olur.
... DEVAMI VE TAMAMI "SEMİNERLER"DE...
|