Manevî (entelektüel, kültürel, ahlâkî) temellerden yoks
725 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Manevî (entelektüel, kültürel, ahlâkî) temellerden yoksun maddî atılımlar hüsranla sonuçlanır!

28 Haziran  2019, Cuma

YUSUF KAPLAN

1999 Marmara Depremi, ülkemizin yaşadığı en büyük, en yıkıcı depremlerden biriydi.

Batı medyası da yoğun ilgi göstermişti depreme. Fakat verdiğimiz kayba değil, gösterdiğimiz, Batı toplumlarında olmayan ruha dikkat çekmişti daha çok.

Mesela The New York Times manşete taşıdığı haberinde, “Bu nasıl bir şey ki, devletin bile ulaşamadığı deprem bölgesine, ülkenin en doğusundaki insanlar hızır gibi ulaşabiliyor ve depremin yaralarını hep birlikte sarabiliyor Türk toplumu” diyordu!

Yabancı bir gazete, yaşadığımız bir tabiî felâkette verdiğimiz kaybı değil, bu felâketle muazzam bir şekilde mücadele etmemizi sağlayan ruhu, kazancımızı öne çıkarıyordu.

Bu toplumda, başka toplumlarda olmayan bir şey vardı: Ruh. Bu toplum, ruhunu yitirmemişti.

Hatta küresel ölçekte gerçekleştirdiği mazlumlara yardım kampanyalarıyla bu ruhun nasıl mazlumların umudu olduğunu gösteriyordu. Türkiye, dünyanın ruhudur, diye yazıp duruyordum yeri gelen her yerde ve durumda, bu nedenle.

İstanbul seçimleri yenilendi, Ak Parti yaklaşık % 9 gibi yüksek bir oranla İstanbul’u kaybetti. Seçimlerin yenilenmesi kararı alındığında, gazetedeki arkadaşlarla konuyu konuşurken, “bu karar yanlış, çok yanlış hem de. Ve Ak Parti çok feci kaybedecek!” demiştim. Bazı arkadaşlar bana hak verdiler, bazıları “yapma Hocam!” diye itiraz ettiler.

(Orada bir arkadaşla iddiaya girmiştik. Kazandığıma göre ne yapayım ben, söyleyin bana!)

KAZANA KAZANA KAYBETMEK!

.................................

MANEVÎ TEMELİ OLMAYAN MADDΠBÜYÜME FELAKETE SÜRÜKLER!

Vakî olanda hayır vardır, diyelim ve çıkış yolları önerecek ciddî muhasebeler yapalım. Her zaman söylediğim gibi: Teklifsiz tenkit tahriple sonuçlanır.

Ak Parti, ülkenin ekonomisini büyüttü; stratejik hedeflerini büyüttü; ülkenin ufkunu medeniyet coğrafyasına kadar taşıdı.

Türkiye, sonuçta, maddî olarak büyüdü ama manevî olarak (yani entelektüel ve kültürel olarak, eğitim, medya ve şehircilik alanlarında) aynı şey gerçekleşti mi, peki?

Ne yazık ki, hayır!

Bir toplum, maddî olarak ne kadar büyürse büyüsün, manevî (entelektüel, kültürel, ahlâkî) olarak köklü hamleler yapmıyorsa, sonunda çözülmesi, çürümesi ve çökmesi mukadderdir.

Manevî temellerden yoksun bütün maddî atılımlar hüsranla sonuçlanır. Orada siyaseten değil ruhen kaybedilir. Türkiye’nin İslâmî kesimlerinin bu ülkeye vermeleri gereken en önemli şey manevî (entelektüel, kültürel ve ahlâkî) atılım olmalı oysa!

Üzerinde kafa yormamız gereken soru, siyaseten neden kaybettik sorusu değildir; siyaseten kazanmakla manevî olarak kaybetmekte olduğumuz hakikatini niçin göremediğimiz yakıcı gerçeğidir.

Bu mesele sadece ülkemizin değil bölgemizin ve insanlığın geleceğiyle ilgili köklü felsefî bir mesele. O yüzden nefesim yettiği kadar kafa patlatacağım inşallah.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/manev-entelektuel-kulturel-ahlk-temellerden-yoksun-madd-atilimlar-husranla-sonuclanir-2051863

yorum;

ŞİMDİ MANEVİ ATILIM-ADİL DÜZEN ZAMANI

Ak Parti, milli görüşün devam  kadroları olarak teknikte-maddiyatta yapacağını yaptı.

Fakat yazarımızın istediği-beklediği manevi atılımı yapamadı.

Bu sonuca  Allah(CC) Ak Partiye bu görevi vermişti o da yaptı veya manevi atılımı yapma görevi onun değildi çünkü bilmiyordu diye iki türlü yaklaşılabilir.

İnsanların fert  fert toplumlarına yapacağı hizmetler farklı farklıdır.

Toplulukların da-partilerin de yapacağı hizmetler farklı farklıdır.

Nitekim Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda,  gerek fertlerin gerekse

toplulukların birbirlerini tamamlayan farklı görevler yaptıklarını görebilmekteyiz.

Dünya çapında gerçekleşen uygarlıkların geliş ve gidiş merhaleleri de, ülkeler

bazındaki  safhaları da   gelişme yönlü benzerleridir.

Akevlerin 53 yıl önce kendi öncülerinin müktesabatını değerlendirerek  meydana

getirdikleri, 3.binyılın Hak uygarlığı,Peygamberler uygarlığı çalışmakları

merhum Erbakan hocamızla yapılan uzun süreli   teşriki mesailer sonunda Adil Düzen

adıyla adlandırılarak dünyaya duyuruldu.

Erbakan hocamız ekibiyle beraber vazifesini yaparak dünyada  ayrıldı.

Tayyip Erdoğan ve Ak Parti kadroları da her ne kadar olumsuz bir netice var gibi

gözükse de  ülkemizde Adil Düzenin ve dünyada yeni Hakkı üstün tutan medeniyetin

kurucusu başlatıcısı olacak Türkiye'de maddi altyapıları hazırlamışlardır.

 

Önümüzdeki yıllarda yeni bir öncü ve kadro çıkacak , ülkemizde Adil Düzeni

kuracaktır , bunların kim olduğunu şimdilik bilemiyoruz , biz olmak ta istiyoruz.

Yazarımız Yusuf Kaplan yazısında manevi temellerden yoksun maddi kalkınmaların

hüsranla sonuçlanacağını söylese de, asıl olanın barış ve aydınlık olduğundan

hareketle ,şu anda hakim gibi gözüken çatışmacı ve karanlık  görüntünün  yerini

asıl olana, fıtrata uygun olana bırakacağına inancımız tamdır.

Bir alıntı yapalım;" Hak kelimesi gerçekten vaki olacak mı demektir.

Atfı her birine ayrı ayrı yapar ve ona göre mana verebiliriz.

Bin yılda bir yeni uygarlığın ortaya çıkacağını söylüyor, “Adil Düzen”in şimdi geleceğini söylüyoruz. Gerçekten hak mı, gerçekten bin yılda bir yeni uygarlık mı gelir demektedirler. Biz de Kur’an’dan aldığımız metni tekrar ediyoruz ve o haktır diyoruz. Bizim kıyasla tesbit ettiğimiz gelme tarihi 2033’tür. Bu tarihte Türkiye’de “Adil Düzen” resmen kabul edilecek, bu yorumlar ele alınıp incelecektir ve devlet yönetimi “Adil Düzen”e göre olacaktır. Burada biz yanılmış olabiliriz. Çünkü önümüzde hangi olayların cereyan edeceğini bilmiyoruz. Kıyasımızı neye göre yapıyoruz?-SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1288/97/18-52-VE-54AYETLER-YUNUS-SURESI-TEFSIRI10SURE

Hiç korkmayın Yusuf hocam her şey Allah'(CC)ın kontrolü altındacereyan ediyor,fakat sizin ve arkadaşlarınızın da Akevler Adil Düzençalışanlarına katılıp temeli Allah(CC) tarafından atılan, peygamberler binasının, Kur'an mucizesi olacak olan yeni katını çıkmamıza katkı sağlamanız bekleniyor vesselam...

 

 


 

 

Ali Bülent Dilek