Uğur DÜNDAR ,29 Haziran 2019
“…Şimdi iş başa düştü, şimdi belediye başkanlarımıza büyük görevler düşüyor. Halkçı belediyecilik anlayışıyla yola çıkacaklar. Yedi kurala bütün Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları uyacaklar, yedi kurala!.. Yedi kuralın takipçisi ben olacağım, millet olacak, belde halkı olacak, partililer olacak, milletvekilleri olacak, birlikte bakacağız…
Çünkü Türkiye'nin demokrasisini güçlendirmeye ihtiyacı var, Türkiye'nin yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı var; gerginlikten uzak, kavgadan uzak, herkesi kucaklayan ve her soruna çözüm üreten yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı var. Cumhuriyet Halk Partisi artık sadece CHP'lilerin değil, 82 milyonun partisidir. Türkiye'nin sorunlarını da çözmeye talibiz. Kavgasız, akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle çözmeye talibiz.
Nedir, halkçı belediyecilikte yedi kuralımız?
*Bir; yönettiğiniz belde insanlarını, beldedeki bütün vatandaşları inançları, kimlikleri ya da yaşam tarzları itibarıyla ayırmayacaksınız. Belde halkının tamamını kucaklayacaksınız.
*İkinci kuralımız; hizmeti yani belediye başkanlığı hizmetini belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil, halk için yapacaksınız.Biliyorum, ben bunu söyledim diye havuz medyası üzülecek, biz mahvolduk, bize özel hizmet gelmeyecek diye, ama onlar üzülürken halk sevinecektir, halktan yana tavır alacağız.
*Üçüncü kuralımız; yönettiğiniz beldede fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksınız, yatırımlarda bu mahallelere öncelik vereceksiniz. Özellikle engelli, dezavantajlı gruplarla kadınların lehine karar alacaksınız. Böylece toplumun bir anlamda kendisini dışlanmış hisseden kesimini kucaklayacaksınız. Onlara sevgi, sempati ve hizmet götüreceksiniz.
*Dört; yoksullara yardım yaparken, insan onurunu koruyacak, ailenin ya da kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyeceksiniz. Yani halkçılığın en temel ilkelerinden birisi olan, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek kuralına uyacaksınız.
*Beşinci ilkemiz; harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz, her kuruşun hesabını!.. Bu aynı zamanda israfla mücadele demektir. Hiç kimse unutmasın, kul hakkı yememek, halkçı belediyeciliğin temel kurallarından birisidir.
*Altıncı kuralımız; belediyede yönetici atamalarında kesinlikle liyakat sistemine uyacaksınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesinin de işi ehline vermek olduğunu hiçbir belediye başkanımız unutmayacak. Partizanlık yapmayıp işi ehline vereceksiniz.
*Yedinci kuralımız; belediyeyi adaletle yöneteceksiniz. Boşuna mı biz adalet yürüyüşü yaptık? Dolayısıyla bütün belediye başkanlarımız belediyeyi adaletle yönetecekler. Bu çerçevede yolumuza devam edeceğiz.” Yazının tamamı için tıkla. https://awww.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/ugur-dundar/chpli-belediye-baskanlari-icin-asil-sinav-simdi-basliyor-5204270/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
YORUM
CHP kafasının düzeleceği yok. Millet yerse misali kafalarına göre 7 kural koymuşlar ve kendi ellerini,kollarını 7 kural ile bağlamaya çalışmışlar. Neden böyle bir psikolojiye girmişler ? işte işin en can alıcı püf noktası burada.
CHP; Belediyecilikte,hem kendisine,hemde kendi kadrosuna güvenmediğinden; aklınca kural koyarak, 89 travması diye adlandırdıkları, belediyecilikteki CHP iflası nı, milletin 25 yıl kestiği, görevden uzaklaştırma cezası’nın ardından, kendilerince,belediyecilikte chp nin iman şartı gibi kurallar koyarak, yeni bir travma ya, ve milletin; belediyecilikte, CHP ye ebedi ceza kesmesine sebebiyet verilmesini önleyeceklerini zannetmişlerdir.
Belediyecilik, Devlet yönetmekten bin kez daha zor iştir, çünkü; Devlet yönetiminde, bakan olursunuz, başbakan veya cumhurbaşkanı olursunuz ama, millet sizin başarısızlıklarınıza; kolay mı canım, koskoca Devleti yönetmek, kanunlar her şeyi istediğin gibi yapmana müsaade etmiyor ki, düşüncesi ile sizi mazur görebilir ancak; belediyecilikte halk her şeyi belediyeden bekler. Yapılmadığı zaman da anında lanet okumaya başlar.
WC ye her türlü bezi, atar,logar tıkanın ca da, belediye belediye değil ki, diye veryansın eder.
İmamoğlu; Edoğan seviyesinde değil de, çeyreği kadar belediyecilik yapmayı başarabilirse, CHP için büyük nimettir ama, ben o başarı yı bile beklemiyorum.
Cümhuriyet tarihinde, Ak parti seviyesinde belediyecilik le hizmet getiren başka parti bugüne kadar yoktur.
Sayın Cumhurbaşkanımız,seçim kazanma uzmanı bir lider olduğu halde, son seçimleri kaybettiğini düşünmek,bana göre abesle iştigaldir. Sayın Erdoğan, seçimleri kaybettiğine, CHP nin seçim kazandığı gün kü sevincinden de fazla sevinmiştir.
Sayın ERDOĞAN; son seçimleri de Büyükşehirlerde kazanmış olsaydı, işte o zaman kendi sonu nu getirmiş olacaktı. Çünkü; Yahudi derin sermayesi,Ak parti yi kripto uzantıları ile sarmış, kontrol edilemez hale gelmişti. Son seçimleri kaybetmek le, aslı görevi olan Cumhurbaşkanlığına bir nebze olsa da dönmüş, Devletine daha iyi hizmetler yapmaya vakit bulmuştur.
Sayın Erdoğan son seçimlerde bir şeyi de çok iyi idrak etmiştir. O da, kripto danışmanları tarafından,geçen yıllarda aklına sokulan, her fırsatta dile getirdiği; benim ülkem inancından vazgeçtiği, Ülkenin kendisine ait olmadığını idrak ederek, tüm etnik unsurları ile, Türkiye cumhuriyeti nin, Al bayrak altında yaşayan herkese ait olduğunu idrak etmiş olması,seçim sonuçları vesilesi ile, ülkemiz adına önemli bir gelişmedir.
Sayın ERDOĞAN üzerinde oynanan oyunları günümüzde bilmeyen yoktur ancak, oyunları bozabilecek kapasite,birikim ve ferasette tek bir danışmanı dahi kalmadığından olacak ki, denize düşen yılana sarılır misali, fetocu damgası ile uzaklaştırdığı eski kırgın, yorgun, darmadağın, milletin gözünden kendi düşürdüğü dostlarını tekrar,sağına soluna yerleştirse de,yüksek istişare kurulu na da getirse, Ak parti nin düşüş trendi ni kurtaramayacaktır.
Yapması gereken en önemli şey; yeni kurulma ihtimali olan; Gül, Babacan vs önderliğindeki; parti ye savaş ilan etmemesi, eski dostlarını kırmaması, sermayenin oyununa gelmemesi neticesinde; Ak parti bitse bile, Kendisinin bitmemesi, milletin teveccühüne tekrar mazhar olabilmesi’nin tek çaresi, toplumun tüm kesimleri nin, mevcüt makamın da imkanları ile,gönlü nü tekrar kazanması; yepyeni bir proje ile; ( ADİL DÜZEN ) ORTAKLIK DÜZENİ, projesi ile,milletin huzuruna çıkması ile mümkündür.
Mevcüt siyasi partilerin ve kurulmak üzere olan, Babacan vb partilerin, faizli kapitalist sömürü düzenine alternatif bir söylemleri yoktur, olamaz da, çünkü,onları da sermaye organize etmiş, AK parti nin kalemini kırmaya onlar üzerinden başlamıştır. Sonuç olarak kanaatım o ki; Sayın cumhurbaşkanımızı sermaye istediği gibi kullanamadığı gibi, sermayenin tüm entrikalarına, Dünya daki bazı liderleri de ikna edince, sermayenin işi zora girmiştir. Netice olarak; sermaye Erdoğan ı, Trump ı, Putin i gözden çıkarmış, yerine yeni arayışlara girmiştir. Bu arayış neticesinde, semaye; Türkiye ayağında; Gül ve Babacan ile anlaşmış, Erdoğan ı yüce divan ile tehdit eder olmuştur.
Gelinen nokta; benim gözümde, ÖZELLİKLE; RİZA İ İLA Hİ Yİ TALEP EDEN CUMHURBAŞKANIMIZ AÇISINDAN,çok heyecan veren bir nokta dır. Tüm bu entrikalar neticesinde; ERDOĞAN a ALLAH cc öylesine güzel bir imkan lütfetmiş ki; o imkanı kullandığı vakit, kendi dünyası ve ahreti nin yanında, tüm insanlığın da dünyasının ve ahretinin kurtuluşuna vesile olacaktır. O İMKAN; AKEVLER ADİL ORTAKLIK DÜZENİ DİR.
Sayın cumhurbaşkanımız; Bit sarmış yorganı ( Faizli kapitalist düzeni terk etmenizi ) yakmanızı ve Allah ın inasanlığa yardımı olan, AKEVLER’E, misafir değil, Ev sahibi ORTAK olarak gelmenizi, ivedilikle bekliyoruz.
Ne dedik de, başını za gelmedi, sonra demedi deme ibrahiiim.
Not; İtalik ifadeler; yorumlar; Hüseyin Bağdatlı ya aittir.