Dünyanın alacağı şekli, İslâm’ın teo-politiği belirleye
686 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Dünyanın alacağı şekli, İslâm’ın teo-politiği belirleyecek...

10 Şubat 2019, Pazar

 

 

 YUSUF KAPLAN

Papa’nın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti, İslâm dünyası ile Batılıların güdümündeki küresel sistem arasındaki ilişkilerde her bakımdan milattır.

Papa Francis’in Abu Dabi’de stadyumda yönettiği âyin, BAE Emiri Zayed ile Ezher Şeyhi Yusuf el-Tayyib başta olmak üzere diğer kişilerle yaptığı görüşmeler, özelde Arap dünyasının genelde ise İslâm dünyasının teo-politik ve jeo-politik haritalarını tersyüz edecek yüzyıllık bir stratejinin kilometre taşıdır.

Ziyaretin zamanlaması bu açıdan oldukça mânidardır ve burada söyleyeceklerimi doğrulayacak uzun vadeli sonuçlar doğurmaya gebedir.

“İnsanlık Kardeşliği” başlığıyla gerçekleştirilen bu ziyaret iddia edildiği gibi bölgeye “barış, huzur ve kardeşlik” getirmeyecek. Aksine, bölgenin jeo-stratejik sınırlarının da, teo-politik sınırlarının da kanla çizilmesine yol açacak bu ziyaret.

Bu ziyaret, öncelikle teo-politik amaçlıdır: İslâm’ın protestanlaştırılması projesinin resmen başlatılmasıdır bu. Bu meseleye birazdan döneceğim...

İSLÂM DÜNYASININ GELECEĞİNİ JEO-POLİTİK HARİTALAR DEĞİL TEO-POLİTİK HARİTALAR BELİRLEYECEK...

......................

UZUN VADEDE HEDEF TÜRKİYE!

Türkiye, aslâ bu oyuna gelmeyecek, gelmemeli. Onun için de derin, sükûnetle, stratejik zekâyla hareket ederek Suud ve Körfez ülkeleri üzerinden hazırlanan teo-politik planları püskürtecek adımlar atmalı.

İkinci olarak da, Suudlar, Mısır ve Körfez ülkeleri üzerinden İslâm’ı dönüştürerek protestanlaştıracak teo-politik bir strateji izliyor emperyalistler.

Papa’nın ziyareti, tam da bunun startını veren sonuçları bakımından son derece tehlikeli, uzun vadede Türkiye’yi hedef alan bir ziyarettir.

Şunu iyi bilelim: Emperyalistlerin derdi, Ortadoğu’nun petrol yatakları, tabiî kaynakları filan değil.

Batıların asıl derdi, İslâm’ı dönüştürmek, İslâm’ın İslâm dünyasını toparlayarak yeniden bir medeniyet hamlesi gerçekleştirmesine soyunmasını sağlayacak dinamikleri yok etmek!

İslâm dünyasının yeniden bir medeniyet sıçraması gerçekleştirmesini mümkün kılacak tek ülke Türkiye! Protestanlaştırma projesini püskürtecek tek ülke Türkiye!

O yüzden Türkiye’de ürpertici bir sekülerleşme süreci yaşanıyor olmasına rağmen Türkiye’nin güçlenmesi, bölgesel güç hâline gelmesi Batılıları ürkütmeye, Batılıların kâbus görmelerine yetiyor!

Altını tekrar çiziyorum: Türkiye’de İslâmî değerlerin aşınması, anlam boşluğunun oluşması, sığ bir Kemalizm anlayışının tam da bu nedenle tavan yapması, elbette tedirgin edici gelişmeler.

Bu sorunları tespit edip üzerinde kafa yormak zorundayız. Bunun için köklü, sahici bir özeleştiri süreci başlatmamız, toplumun değerlerine sahip çıkması için önemli adımlar atmamız ve yaşadığımız bu sosyo-kültürel çözülmeye aşmamız gerekiyor öncelikle.

İşte ondan sonra Türkiye, bölgenin kaderinin belirlenmesinde, bin yıl önce olduğu gibi bir kez daha tarihî rolünü oynamaya başlayacak, Batılıların İslâm’ın protestanlaştırılmasına dönük teo-politik stratejilerini biz püskürteceğiz Allah’ın izniyle...

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/dunyanin-alacagi-sekli-islmin-teo-politigi-belirleyecek-2049236

YORUM;

3. BİN YIL TÜRKİYE TEO -POLİTİĞİ ADİL DÜZENDİR!

Yazarımız Papanın Birleşik Arap Emirliklerini ziyareti ve konuşmasından

yola çıkarak, bunu hedefinin müslümanları sünni ve şii olarak bölmek,Türkiy'eyi

Mısır ve Pakistan'ı önledikten sonra ,durdurup protestan bir İslam anlayışına

yöneltmek  ve İran'a yol açıp birbiriyle çatıştırmak olarak belirlemiş.

Adil Düzene göre Türkiye'nin  ve İslam aleminin ve insanlığın teo-politiği

nasıl olmalıdıra gelinirse de burada bir alıntıyla devam edelim;" Dinler neler yapmalıdır?

a)      Dinler lâikliği benimsemektedir. Siyasete, ekonomiye ve ilme baskı yapmamalıdır. Dinler kendi sahalarında kalmalı, iman ve ibadetin yanında insanlığa zorlamadan hidayeti göstermelidir. Tebliğ vazifesini yapmalı, mübelliğ ve mübeşşir olmalı, musaytır olmamalıdır.

b)      Büyük dinler dayanışma içine girerek birbirlerinin eksikliklerini tanımalıdırlar. Artık dört büyük din birbirlerini küfürle itham etmemelidir. Hıristiyanlık, Müslümanlık, Brahmanlık ve Budistlik hak dinlerdir. Bunlar birbirlerini tanımalı, hayırda yarışmalıdırlar.

c)      Bütün dinler Kur’an’dan yararlanmalıdırlar. Son kitaptır, değişmeden lafzıyla ve mânâsıyla elimizdedir. İçtihat ve icma sistemiyle çağların sorunlarını çözecek durumdadır.  Onların kitaplarını müheymin ve musaddıktır. 

d)     En önemli olanı da dini metinlerin yorumu ilmin verilerine göre yapılmalıdır.

Hâsılı, Allah 2000’li yılları bize hazırlamıştır. Biz bunun hakkını vermek zorundayız.

İşte bizim Adil Düzen Çalışmalarımız budur. Hakka inanan herkesi bu çalışmalara katılmaya dâvet ediyoruz. Yanlışımız varsa düzeltin, eksiğimiz varsa tamamlayın. Kaynağımız dört delil ve müsbet ilimdir, aklî ve naklî delillerdir. "SÜLEYMAN KKARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/48/Tum/1/RAD-SURESI-TEFSIRI---7-9AYETLER?seoContent_ASPxGridView1=page2

Zaten Allahu teala insanlığı 3.binyılın hakkı üstün tutan uygarlığına,

Adil Düzene götürmektedir.

İnsanlık mevcut problemlerin çözümünü her yerde aramaktadır, aradaki tek engel

sömürü sermayesinin dünya halklarının örgütlenmesi ve güçlenmesini önleyen

sahte örgütlenmelerdir ki bunlar da mevcut kuvveti üstün tutan medeniyetinin

gerektirdikleridir.

Yusuf Kaplan'a geçirdiği kalp spazmından dolayı geçmiş olsun derken, Allah'(CC)tan

kendisine bundan sonraki ömrünün , Akevlerin 53 yıldır üzerinde çalıştığı ve merhum Erbakan hocamızın da ömrünün son 30 yılında çerçevesini çizerek, adını Adil Düzen koyup

Türkiye ve  dünyaya anlattığı ve bir nevi  müslümanlara emanet ettiği ve vasiyyet ettiği Adil Düzen çalışmalarına katılarak geçirmesini tavsiye  ediyorum.

 


 

 

Ali Bülent Dilek