1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019 BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ... SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM... ADİL DÜZEN 1001 “ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR “VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17) Haftalık Seminer Dergisi; 1001. Hafta - 16 ŞUBAT 2019 - Fiyatı: www.akevler.org’a tıklamak! BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ... “ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ... *KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1001. SEMİNER “HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9) “İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis) Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ, Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51 Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır. GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI *** *“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI Edibali’nin Osman Gazi’ye nasihati ve … *** Edibali’nin Osman Gazi’ye vasiyeti ve … Süleyman KARAGÜLLE *** *“SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER Suriye Devleti için “Geçiş Anayasası” önerisi - 1 Suriye Devleti için “Geçiş Anayasası” önerisi - 2 Kur’an ve ilim 1001. hafta çalışmasına ulaştık… Tedavi Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de Tek çözüm ‘Adil Düzen ve Ekonomik Düzen’dir Selem Sözleşmeli Sistem ve Kooperatif Modeli… Reşat Nuri EROL *** HAC SÛRESİ - 3. Hafta أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ يَاأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ (2) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8) *** ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13) *** ثَانِيَ عِطْفِهِ ÇAvNiYa GiOFiHIy (FAvGıLa FiGLiHIy) “İ’tfinin sanisi” Sure “Ey nâs” diye hitap etmiştir, tüm insanları muhatap almıştır. Kur’an’dan önce her kavme ve devre ayrı ayrı peygamberler gönderilmiştir. İnsanlığın tek millet olması için teknolojinin ve ilmin gelişmiş olması gerekir. Her ikisi de M.Ö 3000 yıllarında Mezopotamya’da Nuh Peygamber ile başlamış ve MS 600 yıllarında Kur’an’ın inmesiyle ilmin ve teknolojinin zirveye çıkmasını sağlayan usul geliştirilmiştir. Fıkıh usulü ile müsbet düşünmeyi öğrenen insanlar bugün üçüncü binyılın başında Kur’an’ı uygulayacak seviyeye ulaştılar. Bu sure, nebilerden sonra tüm nâsa hitap eden peygambersiz oluşacak yeni uygarlığa hitap etmektedir. “Ey nâs” diye başlamış ve “Rabbinizden ittika edin” denmiştir. Sonra nâsın iki grup olduğunu, bunlardan birinin şeytana tabi olan nâs olduğunu bildirmiştir. Bizim bir yorumlama metodumuz vardır. اللَّه kelimesi izhar edilirse, bir durumda âlemlerin rabbini, diğer durumda ise onun yeryüzündeki halifesi olan topluluğu ifade eder. Allah’a ilimsiz olarak ibadet edenlerin biri topluluğa, diğeri âlemlerin rabbine itaat edenlerdir. Metinde kırmızı ile gösterdiğim âlemlerin rabbi ve siyah bıraktığım ise onun halifesi olan topluluğu ifade eder. Şeytana uyanlar var. Bir de âlemlerin rabbi olan Allah’tan başkasına ibadet edenler var. Bundan önceki ayette anlatılanlar bunlardır. Yani kişileri tanrı yapanlardır. Allah’a değil de insanlara tapanlardır. Bunların bu hususta bir bilgileri yoktur. Diktatörlerin, kutbu’l-aktab olanların Allah’a şerik olduğuna dair bir bilgileri yoktur. Onlara yol gösteren elçiler de yok, açık kitaplar da yok. Bugünkü insanlık tam bu durumdadır. Müsbet ilimde en büyük seviyeye ulaştıkları halde, ilmin bütün kesinliği ile ortaya koyduğu Tanrı’nın varlığını inkâr ediyorlar. Kendi sömürülerine ilim adamlarını karıştırmamak için toplum mühendisliği diye istihza ediyorlar. Evet, müçtehit demek toplum mühendisi demektir. Siz toplum mühendisi olmaya çalışıyorsunuz. Yasalar yapıyorlar ama uygulamıyorlar. Yasaları halkı ezmek için araç olarak kullanıyorlar. Türkiye’de 4 milyon yabancı yasa dışı yaşıyor. AK Parti yasa değiştireceğine kaçak işçilere yaşama izni veriyor. Laikliğe aykırı odak maddesi hala yürürlükte, o da başkanlık sistemi ile uğraşıyor. Uyguladıkları kuralları yok. KDV yazılı ama kimse ödemiyor. Kimse gerçek beyanname vermiyor. Bunlar dinsiz yani Kur’an’sız kimseler değiller, beş vakit namaz kılan ve Kur’an ehli olduklarını söyleyenlerdir. Allah yerine kişilere tapanlardır. Bu yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada böyledir. Her yerde, yazılanlar başka yapılanlar başkadır. Kimse Allah’ı inkâr etmiyor ama kimse Allah’a ibadet de etmiyor. Bu girişten sonra bu ayeti açıklayan ayeti yorumlamaya geçebiliriz. |