Özgürlük tutsaklığı, kulluğun öz-ü-gürleştirici gücü
26 Kasım 2018, Pazartesi
YUSUF KAPLAN
Özgür bir dünyada yaşadığımızı söyleyebilir miyiz?
Görünüşe bakılırsa özgürlüklerin tavan yaptığı bir çağda yaşıyoruz; peki, gerçekte de öyle mi?
Özgürlük kavramı kadar iğdiş edilen, çarpıtılan, “sömürülen” başka bir kavram olmasa gerek şu çivisi çıkmış, feleğini şaşırmış dünyada.
Çağımızda hem köleleşmenin, hem de her türlü köleleştirme biçiminin adı oldu “özgürlük”.
İnsanlık, özgürlük kavramının tutsağı, her şeyden önce.
İnsanın, kendi beninin, bedeninin, bencilliğinin, fetişlerinin köleleştirici, ayartıcı, çarpık özgürlük anlayışından kurtulması, özgürleşmesi gerekiyor gerçekten özgürlüğüne kavuşabilmesi için.
Bütün cinayetler, bütün işgaller, bütün köleleştirme biçimleri, bütün hâkimiyet kurma biçimleri, özgürlük adına, özgürlük için gerçekleştiriliyor çağımızda!
Sözgelişi, Amerika, işgal ettiği her yeri “özgürlük götürmek, demokrasi götürmek” için işgal ediyor!
Ama bu çağa özgürlük çağı deniyor!
KULLUK BİLİNCİYLE ÖZGÜRLEŞİR İNSAN...
.......................
ÇAĞIMIZDA İNSAN ARAÇLARI KULLANACAĞINA ARAÇLAR İNSANI KULLANIYORSA, İNSAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YİTİRMİŞ DEMEKTİR
Çağımızda insan araçları kullanacağına, sözüm ona özgürleşme adına, araçların, her tür aracın kulu-kölesi olabiliyor ve araçlar tarafından kullanılıyor: İnsanlığını kaybediyor, özgürlüğünü yitiriyor, araçların kölesine dönüşüyor...
Oysa yalnızca Allah’a (cc) kul olan, Allah’a kul olduğunun bilincinde olan, ona göre hayatını yaşayan insan, araçların, arzuların, başka insanların kulu-kölesi olmaktan kurtulur.
Kulluğunun bilincinde olan insan, yeryüzünde tanrılık taslamaya, azmanlaşmaya, dünyayı kutsamaya ve dolayısıyla dünyanın tutsağı olmaya kalkışmaz, aksine, emniyeti teminat altına alma kaygısıyla yaşar ve hayatı yaşanılır kılar...
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ozgurluk-tutsakligi-kullugun-oz-u-gurlestirici-gucu-2048263
YORUM;
ADİL DÜZEN İNSANA ÖZĞÜRLÜĞÜ EN ÜST SEVİYEDE KULLANDIRIR
Yazarımız insanın özgürlüğünü yanlızca Allah'(CC)a kul olduğunun bilinciyle
kullanabileceğini yazmış yazısında özet olarak.
Belki bu tespit bireysel olarak ve düşünce planında insan teki için doğru olabilir,
ancak insanın özgürlüğünü en üst seviyede kullanabilmesi için diğer insanlarla
aralarında bir sözleşme ve iş bölümü yapmış olması da lazımdır.
Bu da ancak adil bir düzen kurulmasıyla sağlanabilir.
Teşkilatlanmak demek bir nevi birbirlerine teminat vermek demektir.
Mümin olmak ta güven vermenin ve teminat vermenin diğer adıdır.
Bu günkü dünyaya baktığımızda zahiri olarak bir teşkilatlanma
var gibi görülse de bu teşkilatlanma hakkı üstün tutan bir anlayışla
yapılmadığından ,insanların neredeyse tamamı açısından ve mağdurların
haklarının korunması bakımından yok gibidir.
İşte bu aşamada bu teşkilatlanmanın nasıl olması gereğini ortaya
koymak çok önem kazanmaktadır.
Kur'an bireyler için kurallar koyduğu ve ölçüler içerdiği gibi
çeşitli kademedeki örgütlenmeleri içinde kaideler ve kuralları içermektedir.
Müminlerin teşkilatlanmalarını da ancak Râsih seviyesindeki alimler içtihatlarıyla
belirleyebilmektedirler.
1967 yılından beri bu düzen Akevler çalışanları tarafından peygamberler sistemi
adıyla, son 30 yıldır da merhum Erbakan hocamızla yapılan çalışmalar sonucunda
namı diğer Adil Düzen adıyla ana hatlarıyla ortaya konulmuştur.
Türk halkının yapacağı iş bu bağrından çıkan Adil Düzene sahip çıkıp
gerektirdiği SEMT KOOPERATİFLERİ örgütlenmelerini gerçekleştirmeleridir.
Burada özgürlükle ilgili bir alıntı yapalım ve devam edelim;" Oysa “Adil Düzen”de istenen, insanın özgür iradesini en yüksek seviyede kullanabilmesi hedefidir. İnsanlar isterlerse çalışacak, isterlerse çalışmayacaklardır. Çalışmayanlar açlıktan ölme durumunda olmayacaklardır. Yeryüzündeki kira payları ile yaşayacaklardır. Çalışanlar istedikleri işi istedikleri zaman yapacaklardır. Onları kimse zorla çalıştıramayacağı gibi, şu saatte işe gel diye de zorlamayacaktır. Çalışanlar istedikleri işleri yapmakta hür olacaklardır. Sonra tüketiciler de istedikleri malları alıp tüketeceklerdir. Yani, piyasada istedikleri malları bulacaklardır. Bu da serbest arz ve talep kanunlarının çalışması demektir. Adil gelir dağılımını sağlar. Sürekli büyüme de yine serbest arz ve talep kanunları içinde olur. Herkes emeğini en verimli hâle getirmeye uğraşır, bu da büyümeyi sağlar. Bu sermayenin büyümesi değil, uzun ömürlü insanı çoğaltmadır. Tam istihdamın anlamı şudur, isteyen istediği işte çalışmalıdır veya çalışmamalıdır. İnsan aç kalacağı için değil, daha çok kazanmak için çalışmalıdır. İşverenle işçi eşit güce ulaştırılmalıdır. Bu da çalışana kredi ile sağlanacaktır."SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/496/47/1-ADIL-DUZENE-GORE-TURUNCUYAZIBTPSIYAHYAZIADIL-DUZEN-PARTISI-HAYDAR-BAS-BTP-MILLI-EKONOMI-MODELI-KRITIGI
Gelin Yusuf hocam artık bireysel inşa çalışmalarının yanında bunu toplumsal örgütlenme modelimizi oluşturarak ta yolumuza devam edelim.
Daha evvel Adil Düzen çalışmalarını gündeme alacağınız sözünüze binaen, arkadaşlarınızla
birlikte Adil Düzeni tartışıp, olgunlaştırıp, uygulayalım da büyük insanlık barış hedefimizi
dünyaya fiilen ilanen ve tebliğ edelim inşaallah...