02.06.2018
“Canım altı üstü klasik CHP’li işte”, “Yahu bunların da tek bildikleri şey laiklik” falan türü sözleri... Yerlere çaldı.
*
Başörtülü annesiyle, kamyoncu babasıyla falan... “Halktan kopuk CHP’li elit” falan türü algıları... Yerlere çaldı.
*
Hitabetiyle, son dönemde ortaya çıkan “hitabet sanatı, sadece imam-hatipte öğrenilir” anlayışını... Yerlere çaldı.
*
Düğünlerde pistten inmek bilmeyen kız tarafı dayısı imajıyla, kasıla kasıla bir hal olma triplerini... Yerlere çaldı.
*
“Doğru soru o soru değil, doğru soru bu soru” falan türü çıkışlarla özgüven eksikliği yaşayan CHP’li imajını... Yerlere çaldı.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Zırcahiliye Dönemi
Televizyonlarda, radyolarda siyasetçileri seyrediyorum, dinliyorum.
Maalesef hepsi aynı.
Şunu düzelteceğim, bunu düzelteceğim diyor duruyorlar ama nasıl düzelteceklerini hiç söylemiyorlar. Ben gelince düzelecek diyorlar. Ellerinde sihirli bir değnek var ya onunla düzeltecekler. Ama hiçbir şey bilmeden düzeltecekler.
Yaptıkları en önemli şey memurların maaşlarını artırma sözü, taşeron işçilerine yatarak maaş verme sözü.
Vah Türkiye’m vah, vah Türkiye’m vah.
Borçla refah içinde yaşayanın sonu ne olur? Borcu ödemesi gerektiğinde ne olur? Bunu düşünen yok.
Yok emekliye fazladan ikramiye, yok polise ek gösterge, yok bilmem kime fazladan maaş. Eee, ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, ne kullanacağız? Kim üretecek bunları? Kolayı var, elimizdeki fabrikaları, malları satar dışardan ithal ederiz. Zaten sata sata bir şey kalmadı geleceği satıyoruz (köprüler, şehir hastaneleri). Muhalefet ise bunları eleştireceğine daha fazlasını vaad ediyor. Herkese bol bol paralar, maaşlar v.s. v.s.
Kuran öncesi Mekke dönemine “Cahiliye Dönemi” deniyordu. Günümüze ise ancak ve ancak “Zırcahiliye Dönemi” denebilir.
Üretimden bahseden yok. Üretim denince akla sanayi geliyor ve onda da büyük Sermaye’nin işçisi olmayı düşünüyorlar sadece. Hepsini geçelim de bari gıdamızı üretelim. Yok yok üretmeyelim, ne gerek var. Hepimiz memur olalım, ek gösterge alalım, yaz kış ikramiye alalım, maaşlarımızı alıp rahat rahat yaşayalım. Ama sonunda şu borçları öde ya da ülkeni bana ver derlerse ne yapacağız sayın siyasetçiler. Ne yapacağız?