Köklü sorunlara köklü çözümler gerekir...
14 May 2018, Pazartesi
YUSUF KAPLAN
Türkiye, çok önemli bir seçim sürecinin içinden geçiyor...
Neresinden bakarsanız bakın, bu seçimler, pek çok bakımdan tarihî seçimler olarak tarihe geçecek...
CUMHURİYET TARİHİNİN EN ÖNEMLİ SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ
..............................
TÜRKİYE’NİN SORUNLARI VAROLUŞSAL
Tam bu noktada Türkiye’nin temel sorunlarının varoluşsal sorunları olduğu gerçeğinin altını çizmek istiyorum: Türkiye, her alanda gerçek anlamda bağımsızlığına kavuşma savaşı vermek zorundadır.
Türkiye’nin bağımsızlığının yalnızca teritoryal (toprak eksenli) bir bağımsızlık olduğu gerçeğini görmek zorundayız artık.
Türkiye eğitimde, düşüncede, kültürde, sanatta, medyada, hâriciyede, ekonomide kapsamlı bir bağımsızlık mücadelesi veremezse, kısa vadeli sorunları, kalıcı olarak çözebilmesi de çok zorlaşır.
Türkiye’nin kangrene dönüşen devâsâ bir eğitim sorunu var meselâ. Varoluşsal bir sorun bu. Kendi medeniyet dinamiklerini yitirmiş, Batı’da bile çoktan terk edilmiş pozitivist, sığ, ezberci, mankurtlaştırıcı seküler eğitim sistemiyle bir yere gidilemeyeceği anlaşıldı artık.
Bir eğitim sistemi, o toplumun medeniyet dinamiklerini eksene almazsa, o toplumu yok edecek, çürütecek, zihnen sömürgeleştirecek dinamitleri döşer...
İki asırdır yaşadığımız, son yıllarda apaşikâr bir şekilde gün yüzüne çıkan felâket bu, eğitimde. Ne müfredat bizim medeniyet dinamiklerimize ve ruh köklerimize ait, ne de eğitim kadrosu bizim medeniyet dinamiklerimizi özümsemiş bir kadro.
Eğitimde devrim niteliğinde kararlar alamazsak, hiç bir alanda başarılı olamayız.
Önümüzü açacak, özgüveni yüksek, dünyayı iyi tanıyan öncü kuşaklar yetiştiremeyiz.
Yine adalet sisteminde büyük sorunlar var. Seçimlerin kaderini belirleyecek kadar köklü sorunlar bunlar.
Dahası şehirlerimiz yok oluyor... Dünyanın en güzel, en şirin şiir şehirlerini insanlığa armağan etmiş bir medeniyetin çocukları için ürperticidir bu.
Son olarak ekonomide, yeni, teknolojik alanlarda köklü yatırımlar yapmak zorundayız.
Ekonomik dengelerin korunmasına özen göstermek zorundayız.
Ve ekonomideki gelir dengesizliği ve adaletsizliğini behemehal çözmek zorundayız.
Kısaca dikkat çektiğim eğitim, kültür, adalet, şehircilik ve ekonomik sorunların hepsi varoluşsal sorunlar. Bu nedenle de bu sorunlar, palyatif, geçici tedbirlerle önlenemez, aksine daha da kangrenleşir.
Köklü sorunlara, köklü çözümler gerekir.
Bu da donanımlı, ehliyet, liyakat ve yüksek ahlâk sahibi vefakâr, fedakâr ve cefakâr kadrolarla gerçekleştirilebilir.
Hasılı kelam, sistem değişikliğiyle, Türkiye’nin bu köklü sorunlarının her birinin hızla ve derinlemesine mercek altına alınıp, köklü çözüm yolları üzerinde kafa patlatılmasının söz konusu olacağını düşünüyorum.
Eğer böyle bir şey olmazsa, toplum, uzun vadede, hem belini doğrultamaz hem de mazlum halkların umudu olamaz. Vesselâm
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/koklu-sorunlara-koklu-cozumler-gerekir-2045638
YORUM;
KÖKLÜ ÇÖZÜMLER KÖK HÜCRE BUCAKLARLA BAŞLAR
Yazarımız Türkiye'nin sorunlarının tümünün köklü sorunlar olduğundan , köklü
sorunlara da köklü çözümler gerektiğinden bahisle bunun da donanımlı kadrolarla
gerçekleştirilebileceği tespitiyle bitirmiş yazısını.
Bu konu dünya toplumlarının da en büyük problemi.
Bir çok şeyi ithal edebilirsiniz ama donanımlı kadroları ithal edemezsiniz.
Allahu teala binlerce yıldır bozulan toplumlara peygamberler ve kitaplar
göndermiş ve onlar eliyle toplumların çözümlere ulaşmasını irade etmiştir.
Peygamberlere uyan topluluklar kurtulmuş uymayanlar helak olmuştur.
Bugün Türkiye ve genelde dünya da aynı durumdadır, yani bozulmuş ve çözüm
arar durumdadır ,artık peygamber ve kitap ta gelmeyeceğine göre sorunlarını
nasıl çözeceklerdir?.
Biz Akevler Adil Düzen çalışanları olarak bu çözümün Kur'an Düzeni ve Peygamberler
Sistemiyle olacağını 50 yıldır çalışıyor anlatıyor ve yazıyoruz.
Bunu bir alıntıyla özetleyelim" Köklü çözüm olan “Adil Düzen” nasıl gelecektir?
1) Önce bir Adil Düzen aşireti oluşacak, bunlar “Adil Düzen”i öğrenecekler ve kendilerine bir başkan yetiştireceklerdir.
2) Ondan sonra yüz kadar aşiret birleşerek bir kabile/bucak oluşturacaklar. Bu bucak kooperatif olacaktır. Ceza maddeleri uygulanmayacak ama uymayanlar kooperatiften çıkarılacaktır. İşte bu kabilenin başkanı toplulukta bir defa inkılâplar yapacaktır. Hazreti İsa diyor ki; ‘Benim size söyleyeceğim çok şeyler vardır. Ama dayanamazsınız. Ben gideceğim, o gelecek, o söyleyecek.” Hazreti Muhammed Hazreti İsa’dan 600 sene sonra gelmiş ve halk onu dinlemiştir. Mesele örf ve âdetleri terk edip yeni örf ve âdetleri ortaya koymaktır. Bu kolay bir iş değildir. Bunu askeri baskı ile veya dış baskı ile yaparsak bir hayrı yoktur.
3) İşte, Adil Düzen Cemaati oluştuktan sonra, Adil Düzen Kooperatifi herkesin gıpta ettiği kooperatif olacaktır. Orada yaşayanların akrabaları oraya gelecek ve görecekler. O site dünya ile alışveriş kuracaktır. Buradan öğrendikleriyle onlar da benzer sitelerini oluşturacaklardır. Her sitede böyle kendisine itaat edilen başkana ihtiyaç vardır.
4) İşte bu “Adil Düzen”i benimseyen partiler iktidar olacaklar. Yerinden yönetim olduğu için merkez karışmayacak, merkez “Adil Düzen”le yönetilecek. Mekke merkezli “Adil Düzen” insanlığı kurulacaktır. Bu asrın sonunda oraya varılmış olacağını ümit edebiliriz. Yani “Adil Düzen” bir asır içinde süper güç olur."
http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/323/35/1-HUCURAT-1-5--AYETLER--473475SEMNER-23AGUSTOS2008-HUCURAT-SURESI-TEFSIRI
Yazarımız Yusuf Kaplana yıllarca önceden yapılan bir daveti tekrarlamakla yetinelim; bundan sonra gelin Yusuf hocam arkadaşlarınızla beraber söz verdiğiniz Adil Düzen çalışmalarına elinizdeki tüm imkanları seferber ederek katılın tartışalım olgunlaştıralım ve
bu uygulamayı hayata geçirerek hem ülkemiz insanları hem İslam alemi hem de dünya insanlığının köklü problemlerine çözümler bulan salihler ve muhsinler kervanına katılmış olalım vesselam ...