Dalga-kıran ve dalga-kuran bir öncü: Erbakan
Yusuf Kaplan
27 Şubat 2017
Hürriyet gazetesi,”Karargâh Rahatsız” başlıklı bir manşet attı!
Hem de 28 Şubat post modern darbesinin yıldönümünde!
Bu, darbe çığırtkanlığı değil de nedir, peki?
Yargı, darbe çığırtkanlığı yapan bu manşete sessiz kalamaz, kalmamalı!
.............................
CUMHURİYET TARİHİ'NDEKİ İLK SEMBOL ŞAHSİYET
Rahmetli Erbakan, sadece siyasî bir hareketin öncülüğüne hapsedil/e/meyecek kadar Türkiye'nin kaderinin şekillenmesine vesile olmuş, kilit rol oynamış bir öncüdür: Önalan ve ön açan bir tarihî şahsiyettir.
Daha da önemlisi, Hoca'nın öncülüğü, ön alıcılığı ve ön açıcılığı, sadece Türkiye'nin coğrafî sınırlarıyla da sınırlı değildir; Türkiye'nin medeniyet coğrafyasına kadar uzanır...
Karşımızda, hem Türkiye'nin yakın tarihinin akışında bir dalgakıran rolü oynamış, hem de küresel sistemin zorbalıklarının, haksızlıklarının ve hukuksuzluklarının nasıl aşılabileceğini gösteren D-8 gibi Cumhuriyet tarihinin en büyük küresel projesine imza atmış, dalga kuran işlevi görmüş küresel bir Müslüman şahsiyet var.
Hoca, Cumhuriyet tarihinde çıkardığımız ilk büyük sembol şahsiyettir. Sembol şahsiyet'le karizmatik şahsiyet arasında bir derece farklılığı değil, bir mahiyet farklılığı vardır.
Her sembol şahsiyet, karizmatik şahsiyettir; ama her karizmatik şahsiyet sembol şahsiyet değildir.
Karizmatik şahsiyet, duran tarihi harekete geçirir. Ama sembol şahsiyet, tarihin akışını değiştirir.
MİLAT OLARAK ERBAKAN
İşte Hoca, 1908 yılından itibaren ivme kazanan, Lozan'la birlikte kesin bir dönemece giren ve bizi tarihten sürgün eden başaşağı gidişe “dur” demiş, bu başaşağı gidişi tersine çevirmiş, Türkiye'nin hem tarihî derinliğini, hem de irfanî derinliğini aynı anda harekete ve hayata geçirecek bir silkiniş, diriliş ve varoluş yolculuğunun tohumlarını ekmiş bir sembol şahsiyettir.
İki yüzyıldır iliklerimize kadar yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizinin hem nasıl anlaşılabileceğine, hem de nasıl aşılabileceğine ilişkin tarihî atılımlara ve açılımlara öncülük etmiş dalgakıran ve dalga kuran bir şahsiyet olarak tarihe geçmiştir.
Erbakan, bu dalgakıran ve dalga kuran rolüyle, bu fetret döneminde milat olarak kilit rol oynamıştır: Yakın tarihimizde, bir Erbakan'dan öncesi, bir de Erbakan'dan sonrası vardır artık.
ERBAKAN'DAN ÖNCESİ: YOK OLUŞ SERÜVENİ
Erbakan'dan öncesi, Türkiye'nin tarihî derinliğini ve medeniyet iddialarını yitirdiği, tarihten sürgün yediği bir yok oluş serüvenidir.
Yaklaşık yarım asır süren bu dönem, bizim Müslüman olduktan sonraki tarihimizin en “karanlık dönem”idir.
Tarih yapan, medeniyet kuran ve medeniyeti koruyan, böylelikle tarihin akışını belirleyen bir aktörden, kurucu bir özne'den; tarihte tatil yapan, Batılıların yaptıkları tarihte sadece figüran rolü oynayan bir nesne'ye dönüştüğümüz, tarihten çekildiğimiz ve ruh köklerimizi yitirdiğimiz bir çöküş dönemidir bu.
ERBAKAN'DAN SONRASI: MEDENİYET FİKRİ VE YÖRÜNGE OLUŞTURMA GAYRETİ
Ancak Erbakan'la birlikte, Türkiye, yeniden medeniyet iddialarına sahip çıkan, İslâm'ın adalete, hakkaniyete, sulhe ve kardeşliğe dayalı medeniyet tasavvurunu hem Türkiye'nin siyasî hayatında, hem de sosyal, kültürel ve entelektüel hayatında ülkemizin gündemine taşıyan bir yolculuğa soyunabilmiştir.
„Millî Görüş” hareketi, Türkiye'de, medeniyet iddialarımızı ümmet bilinci ekseninde bu topraklarda yeşerttiğimiz bin yıllık İslâmî ruhu eksene alan, çok yönlü, bütün medeniyet coğrafyamıza uzanan yerli ama hem bölgesel hem de küresel bir harekettir.
„Millî görüş” hareketinin motto'su hâline gelen “millî ve manevî kalkınma” fikri, sanıldığı gibi, modern, seküler, kalkınmacı, niceliksel bir siyasî, iktisadî ve sosyal kalkınma fikri değildir.
Bir direniş ve silkiniş, bir diriliş ve varoluş hamlesidir. Bir medeniyet çağrısıdır.
Bütün bir İslâm dünyasını ortak bir hedefe, gayeye ve yöne yönlendirme kaygısı güden bir hakikat yolculuğudur.
HEPİMİZ, ERBAKAN'IN PALTOSUNDAN ÇIKTIK!
Hak-Batıl mücadelesine dayanan medeniyet fikri ekseninde yapılan “millî görüş” yolculuğu, Türkiye genelinde, hayatın her alanında, İslâm'ı, yörünge konumuna yerleştirmeyi başarmıştır.
Artık, Türkiye'de hiç bir hareket, hiç bir oluşum, İslâm'ı devre dışı bırakarak var olamaz. İslâm'ı devre dışı bırakan her hareket, kısa devre yapmaya mahkûmdur.
İslâm, hayatın her alanında, geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde, yörünge hâline gelmiştir zira.
Hoca'nın dalgakıran ve dalga kuran mirası, aynı zamanda, yansımasını İslâm dünyasında da bulmuştur.
D-8 projesi, hem İslâm dünyasının nasıl toparlanıp yeniden tarihe gireceğinin, hem de küresel sistemin haksız hegemonyasının nasıl kırılabileceğinin, dolayısıyla yeni bir dünyanın temellerinin nasıl atılabileceğinin en önemli göstergelerinden biri olan küresel bir projedir.
O yüzden şu cümleyi gönül rahatlığıyla kurabilir ve Hoca'yı rahmetle, minnetle ve şükranla böyle anabiliriz: Hepimiz, Erbakan'ın paltosundan çıktık. Hepimiz, Erbakan'dan, onun kurduğu «millî görüş” hareketinden “süt etmiş” hakikatin hakikatliçocuklarıyız. Vesselâm.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/dalga-kiran-ve-dalga-kuran-bir-oncu-erbakan-2036466
yorum;
Sembol şahsiyet Erbakan ve karizmatik şahsiyet Erdoğan!
“Her sembol şahsiyet karizmatik şahsiyettir ama her karizmatik şahsiyet
Sembol şahsiyet değildir.”
Yazarımız Yusuf Kaplan burada Erbakan ve Erdoğan’ın mukayesesini
yapmış aynı zamanda ve sanki Erdoğan’ın yetersizliğini de ortaya koymuş.
Bu yazıyla yazarımızın yaptığı diğer en güzel şey bu kadar kelimeyle
Erbakan merhumu anmak fakat Erbakan’ın tek derdi ve vasiyeti olan
Adil Düzen’ den tek kelimeyle söz etmemek, helal olsun.
Bu garabet sadece yazarımızda yok hemen hemen bütün refikleri de
ne hikmetse ne Akevlerden ne karagülle den nede Adil Düzen’den
bahsetmiyorlar yemin etmişler gibi.
Halbuki ortada etiyle kemiğiyle yılların emeğiyle ortaya konmuş
özgün bir sistem var ve milyonlar tarafından oy desteği almış.
Normali bunun olgunlaştırılıp benimsenmesi değil midir?
Anormalleri yapmakta sanki ülkemiz insanı and içmiş.
Erbakan’dan bahsedip onun”Adil Düzen gelecek bu kesin şart ama kanlı mı
gelecek kansız mı buna halk karar verecek”sözünü anmadan da geçemeyiz.
Akevler 50 yıldır buna çalışıyor.
Allah(cc)Türk halkını 200 yıldır buna hazırlıyor.
Allah boşa hazırlamaz ve Akevleri de boşuna çalıştırmaz.
Yazarımız ve refiklerine davete devamla diyoruz ki;
Yusuf hocam gelin Akevler Adil Düzen çalışmalarına katılın.
Hem kendinizin hem de size uyacakların tövbe ve halaslarına vesile olun.
Zaman henüz erkenken yoksa küresel bir sosyal tufan geliyor
Dünyayı kasıp kavuracak haberiniz ola...