Medeniyet tasavvurunuz yoksa, yok olmaktan kurtulamazsınız!
Yusuf Kaplan
06 Şubat 2017
Kendi tarihimizi biliyor muyuz?
Hayır!
Niçin?
Tarih bilincimiz linç edildiği için.
Kendimizi tanıyor muyuz, peki?
Hayır!
Dahası, kendimizi tanımadığımızın farkında mıyız?
Hayır!
Sorular da, cevaplar da ürpertici!
…………………….
TARİHİ, MEDENİYET TASAVVURUNA SAHİP TOPLUMLAR YAPAR...
Medeniyet tasavvuru, her şeye bütünlüklü / bütüncül bakma imkânları ve melekeleri kazandırır.
Medeniyet tasavvuru, bir toplumun hem özgüvene hem de tevazuya sahip olduğunu gösterir.
Özgüven ve tevazuya aynı anda sahip olan toplumlar, ayaklarını yere sağlam basarlar; o yüzden başkalarına saplantıyla ve nefret duygusuyla yaklaşmazlar; yapılan yanlışlıkları görür, muhasebe yapar ve geleceğe daha emin adımlarla koşarlar...
Medeniyet tasavvuruna sahip toplumlar, hem kendilerini hem de içinde yaşadıkları dünyayı iyi tanırlar; korkularla değil umutlarla yaşarlar; o yüzden yalnızca içinde yaşadıkları çağa hapsolmazlar; çağrılarının hem başka çağlarla ve çağrılarla buluşmasını sağlarlar hem de bütün çağlardan ve çağrılardan devşirdikleri hakikatleri kendilerine mal etmesini ve insanlığa armağan etmesini iyi bilirler.
BİR TOPLUMUN BAŞINA GELEBİLECEK EN BÜYÜK FELÂKET!
Bir medeniyet fikrimiz yok bizim: Batılılar, sivilizasyon anlamında uygarlık'tan ne anlıyorlarsa, biz de medeniyet'ten onu anlıyoruz.
O yüzden İslâm medeniyetinden sözettiğimiz zamanlarda bile, yalnızca Batılıların uygarlıktan anladıkları şeyi anlıyor ve anlatıyoruz.
Yine o yüzden İslâm medeniyetinden söz ettiğimizde bile zihnimiz, Batılı perspektiflerle işliyor: İki asırdır, iliklerimize kadar yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizi nedeniyle Batı'ya karşı gerek seküler kesimlerde gerekse İslâmî kesimlerde ürpertici bir aşağılık kompleksi hâkim olduğu için her şeye Batılı perspektiflerle bakıyoruz; kendimizi, kendi tarihimizi bile Batılı bakış açılarıyla görüyor, yazıyor ve anlatmaya kalkışıyoruz çocuklarımıza!
Sadece bir örnek: İslâm düşüncesine ilişkin yazılan kitapların hepsi, yalnızca Batılı bakış açılarıyla yazılan kitaplar! Kendi düşünce tarihimizi bizim bakış açılarımızla yazamayacak kadar zihnen körleşmiş ve köleleşmiş durumdayız.
Bir toplumun başına bundan daha büyük bir felâket gelebilir mi?
Sözün özü: Esaslı, köklü, derinlikli ve içselleştirilmiş bir medeniyet fikrine sahip olmayan toplumlar, tarih tasavvuruna da sahip olamazlar; kendilerini tanıyamaz ve kendi tarihlerini bile yazamazlar.
O yüzden öncelikle bu ülkenin metamorfoz yemiş aydınlarına şunu söylüyorum: Köklü bir medeniyet tasavvurunuz yoksa, başkalarının önce zihnen, zamanla fiilen kölesi olmaktan, dolayısıyla yok olmaktan kurtulamazsınız, diyorum. Vesselâm.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/medeniyet-tasavvurunuz-yoksa-yok-olmaktan-kurtulamazsiniz-2036010
yorum;
Kültür ve medeniyet farkı!
Yazarımız Yusuf Kaplan en sonunda kararını vermiş.
“Bir medeniyet fikrimiz yok bizim”diyor yazısında.
Ve bunu en büyük felaket olarak ilan ediyor.
Biz en son kendi yazılarından bir medeniyet tasavvuru
üzerinde çalıştığını ve bunu bir kitap olarak
yayınlayacağını okumuştuk.
Fakat seneler geçti bir sonuç çıkmadı.
Kendisine yol açması açısından bir alıntıyla
katkıda bulunalım.
“-İnsanda dört meleke vardır: Doğruyu yanlıştan ayıran fikir, iyiyi kötüden ayıran his, yararlıyı zararlıdan ayıran irade ve zulmü adaletten ayıran ünsiyet melekeleri vardır. İnsan bunları ifade etme gücüne sahiptir: Fikirleri dil ile, hisleri sanat ile, iradeyi teknik ile, ünsiyeti örf ile ifade ve icra eder. Bunlarda insanın belirleme yetkisi vardır. Bu araçları kendisi icad eder. Bunlar topluluklardan topluluklara değişir. Bu yönleri ile inşaidir. Bunlara “kültür” diyoruz. Diğer taraftan fikirlerin dil ile oluşturulan içitmai hâsılasına ilim, hislerin sanatla oluşturulan içtimai hâsılasına din, iradenin teknikle oluşturduğu içtimai hâsılaya ekonomi, ünsiyetin örfle oluşturduğu içtimai hâsılaya yönetim demekteyiz. Bunların ortak adı “medeniyet”tir. Medeniyet fertlerin özel araçlarla oluşturduğu bir oluştur ama fertlere bağlı değildir. Beşerîdir. Kültür yönüyle kişiler topluluklardan farklıdır ve kendi öz varlıklarını korurlar. Medeniyet yoluyla kişiler insanlığın üyeleridir, insanlığın birlikteliğini oluştururlar. Böylece kişi varlığını koruyarak topluluğun üyesi olabilmektedir.”
http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/84/9/5-HARS-ZUMRESI-MEDENIYET-ZUMRESI-TURKLESMEKISLAMLASMAKMUASIRLASMAK--ZIYAGOKALP—KRITIGI
Bir katkıda daha bulunalım.
Hocam, Akevler 50 yıldır yeni 3.bin yılın medeniyeti için
çalışıyor size de davet yapılmıştı seneler önce.
Köşenizde neler neler yazdınız da bir tek Akevlerin
bu medeniyet çalışmasından bahsetmediniz.
Neden acaba?
Buyurun Akevler Adil Düzen çalışmalarına katılın
katılmalara vesile olun bu hayati eksikliğimizi
giderelim inşaallah…