Galeyana gelmiş kalabalıklar, dünyanın her yerinde, her zaman, insanlığın en ilkel duygularını dile getirirler!
Gerçek demokrat liderler, “galeyana gelmiş kalabalıklar böyle istiyor” diye dile getirilen arzulara boyun eğmez, liderliklerini, demokratik değerlerin korunması için kullanırlar...
Ancak demokrasiye inanmayan demagoglar, insanlığın en ilkel dürtülerine teslim olmuş heyecanlı kalabalıkların isteklerine uygun davranırlar!
***
Uzak tarihe veya son 12 yılda 39 kişinin haksız yere idam edildiğini belirten ABD’de idam cezası uygulayan eyaletlere bakmadan, hemen kendi ülkemizin çok yakın tarihine ilişkin bir soru soralım:
“İdam cezası uygulansaydı, şimdi bütünüyle haksız ve hukuksuz olduğu saptanan Ergenekon ve Balyoz davalarında, darbeye teşebbüs ettikleri ve terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle kaç kişi idam edilmiş olacaktı?”
***
Yine kendi ülkemizin yakın tarihinden örneklerle soruları sürdürelim:
Adnan Menderes ve arkadaşlarının Anayasa’ya aykırı davrandıkları gerekçesiyle idam edilmeleri politikacıların Anayasa’ya aykırı davranmaları engelleyebilmiş midir?
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmiş olmaları, soldaki ya da sağdaki gençlerin silahlı eylemlerini önleyebilmiş midir?
Soruyu daha geniş anlamda da sorabiliriz:
İdam cezası herhangi bir suçun işlenmesini engelleyebilir mi?
Eğer engelleyebilseydi, idam cezası uygulanan ülkelerde bu cezayı gerektirensuçların tümüyle ortadan kalkması gerekmez miydi?
***
İdam cezası herhangi bir suçun işlenmesini engelleyemez ama devletin, vatandaşlarını idam ediyor olması, herkese kötü örnek olur:
“Madem ki devlet vatandaşlarını ölümle cezalandırabiliyor, o halde insan öldürmekbazı hallerde doğru ve gerekli bir cezadır” anlayışı herkesin zihnine yerleşir.
Bizim gibi, zaten neredeyse gün aşırı, bir kadının bir erkek tarafından öldürüldüğü bir ülkede, bunun nasıl bir etki yapacağını düşünmek bile istemiyorum!
***
Ayrıca siyaseten idam, toplumu zehirler, demokrasinin ve insan haklarının altını oyar:
Bugün hâlâ Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, sanki onlardan intikam alınırmışçasına idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarının (iktidar milletvekilleri, Meclis’te idamları onaylarken, “üç, üç” diye parmaklarıyla işaret ederek bağırıyorlardı) toplumda açtığı yaraların bedellerini ödüyoruz!
***
Her gerekçe bir yana, dinsel ve etnik terörle mücadele eden ülkemizde, bütün terör örgütlerine, terör örgütü üyelerine ve dünyaya karşı, “Bakın Türkiye Cumhuriyeti’nde idam cezası bile yok ama teröristler bu devleti yıkmak için cinayet işliyor, katliam yapıyor” eleştirisi, terörle mücadeleyi, siyasi, ahlaki ve hukuki açılardan daha etkili kılmaz mı?
***
Türkiye, 15 Temmuz krizini, geri gidip ilkelleşerek değil, ileri gidip uygarlaşarak atlatmalıdır!
İdam cezası çağdaşlıktır
İslam tarihi boyunca Kur'an, defalarca tefsir edilmiştir. Her tefsir, kendi dönemine ait ictihadı kapsar. İctihadı yapan kişi kendi ictihadını uygular. Fethullah Gülen'in Kur'an ayetleri üzerinden yazdıkları kendi yorumu ve kendi ictihadıdır. Çünkü her yazdığı kelimenin analizi yapılamaz. Yapılırsa cevaben kitap yazılması gerekiyor. İctihadındaki samimiyetin de sorgulayıcısı Allah'tır. Bizim yapacaklarımız zahirde uygulananlarla ilgilidir.
Yaptıklarının bilirkişilerce ıspatı gereklidir. TSK, MİT, Milli Eğitim, Emniyet gibi kurumlarda oluşturulan kadrolaşma, uluslararası bağlantılar, Amerika'nın ev sahipliği ve en önemlisi 15 Temmuzdaki darbe girişimi, ıspat olarak yeterlidir.
Hristiyanlık ve Yahudiliğe karşı ki tutumuna gelince;
Bakara Sûresi 62. ayette Allah, - Şüphesiz, inananlar ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden "Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır" - buyurmuştur. Buna göre yazdıklarının, bunca kavram kargaşası, bilgi kirliliği ve müslümanlar arasındaki bid'at ile hurafelere göre bir ehemmiyeti de yoktur. Bu muğlak profilden kurtulmak için elzem olan şey bilgidir.
Kısacası; söyledikleri ve yazdıklarının doğru veya yanlış olmasının bir önemi yok aslında. Çünkü doğru olsa bile suç işlenmiştir. Kur'an ceza hukukuna göre de, suç işleyenin suçu sabitlenmiş ise ilminin bir ehemmiyet ve etkisi bulunmamaktadır. Suç eğer vatana ihanet ise cezası idamdır. İdamın da ilkellikle bir ilgisi olmamakla birlikte caydırıcılığı açısından gayette medeni bir ceza türüdür.