24.10.2015
Önümüzdeki 1 Kasım seçimlerinden bir koalisyon değil, tek partili bir iktidar çıkması, Türkiye'nin istikrarını ve gelişmesini koruyup sürdürmesi açısından elbet en doğru sonuç olacaktır... Keşke iktidara alternatif muhalefet partilerimiz de olsaydı ve iktidar adayı olacak, birden fazla parti bulunsaydı...
Ama anası ve yavruları ile muhalefet partilerinin ülkeyi daha parlak yarınlara taşıyabileceklerini, onlara oy verenler bile pek düşünmüyor... Bunların ülke sorunlarına bakış açılarını ve aralarındaki ilişkileri en iyi tanımlayabilecek bir Temel fıkrası bile var...
Temel modeli siyaset
Temel bir hazine bulur. Hazineyi evine götürmek ister fakat çok ağırdır. Ertesi gün bir katırla gelip almak üzere hazineyi gömer... Üstüne de "Temel buraya hazine gömmedi" diye bir tabela koyar. Ertesi gün hazineyi almak üzere gittiğine tabelada "Dursun buradan hazineyi almadı" yazısını görür.
Cumhurbaşkanı seçiminde ortak "Çatı Adayı" çıkartan ve 7 Haziran seçimleri ertesinde Bahçeli'ye Başbakanlık teklif eden CHP'nin, bugünlerde MHP ile ilişkilerinin hangi düzeyde olduğunu görmüyor musunuz? Ya da HDP sözcülerinin terörden ötürü sürekli devleti ve hükümeti suçlarken, PKK'yı hiç söz konusu etmemeleri sizi şaşırtıyor mu?
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2015/10/24/keske-iktidara-alternatif-muhalefet-de-olsaydi
Yorum:
Güçlü’nün yanında hakkı arama çırpınışları
Hepimizin aynı hataya düştüğünü üzülerek görüyorum. O kadar çaresiz hissediyoruz ki, ülke elden gidecek diye ‘kötünün iyisi’ kavramına sonuna kadar sığınabiliyor ve istikrarın sağlanabilmesi için tek kozumuz olan oyumuzu bile hiç edebiliyoruz. Bu kapana kısılmışlık hissinin arkasında da olsa olsa Allah’a yeterince güvenmemek durumu olabilir. Bu nasıl bir acizlik? İktidar partisi, muhalefet partisi, onların yancıları, hepsi ama hepsi, bunlar kim ki?
Neden haklıya ‘haklı’, haksıza ‘haksız’ diyemiyoruz? Neden bir şeyler düzelmemişken ve ortada öyle bir kaygı dahi yokken kendimizi tercih yapmak zorunda hissediyoruz ki? Bugün esnaf ziyaretlerini artıranların ve şekilden şekle girenlerin, koltuğu kapınca kulaklarını tıkadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Buna rağmen ancak çok azımız had bildirme işini sandıkta yapabiliyor, gerisi akıntıya kapılıyor.
Partilerin mevcut zihniyeti Türkiye’deki temel aksaklıkları(adalet, ekonomi, eğitim, sosyal yaşam) giderme yönünde değişmedikçe ne muhalefetin adının, ne de iktidarın şanının bir önemi vardır. Batıl daima batıldır, ambalajı onu hak yapmaz. Allah istedikten sonra hakkı batılın eliyle de olsa getirir, kaygımız olmasın. Biz sadece daha adil bir Türkiye, daha adil bir dünya için çalışalım. Bunu yaparken de Allah’a güvenelim, güce değil.